Çorlu tren faciası ile ilgili davada karar ertelendi
29 Şubat 2024Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 7'si çocuk 25 kişinin ölümüyle sonuçlanan tren faciasına ilişkin yaklaşık altı yıldır süren davanın 19'uncu duruşması bugün yapıldı. Karar çıkması beklenen dava 25 Nisan'a ertelendi.
8 Temmuz 2018'de meydana gelen ve 328 kişinin de yaralandığı tren faciasına ilişkin 13 sanıklı dava Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşma öncesinde aileler, Çorlu Santral önünde bir araya gelerek duruşmanın yapılacağı Çorlu Halk Eğitim Merkezi'ne kadar yürüyüş yaptı. Ailelerin "Adalet istiyoruz" yazılı pankart ve "Hak, hukuk, adalet; kaza değil, cinayet" sloganıyla yaptığı yürüyüşe CHP Genel Başkanı Özgür Özel de katıldı.
Tren faciasında 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel ile eski eşi Hakan Sel'i kaybeden Mısra Öz, duruşma sonrasında yaptığı açıklamada üye hakimin mazaret izni alması nedeniyle davada kararın ertelenmesine tepki gösterdi. Mısra Öz, "Bugün burada bu kadar kalabalığı gördükleri için bugün burada sayın Genel Başkan yanımızda olduğu için siyasi partiler yanımızda oldukları için yurttaşlar bize destek verdikleri için ilk defa Çorlu tren katliamı davası bu kadar kalabalık olduğu için korkup karar açıklayamadılar. Ve kararı açıklamak için seçimden sonrasını bekliyorlar. Daha kalabalık olmak zorundayız. Daha çok dayanışmaya bir arada olmak zorundayız. Daha çok mücadele etmek zorundayız. Çünkü adalet ne yazık ki bize hizmet etmiyor" ifadelerini kullandı.
Öz duruşma öncesindeki açıklamasında da sanıkların "olası kastla" ceza almalarını istediklerini söyledi. Mısra Öz, "Bugün Devlet Demiryolları yöneticileri, üst düzey yöneticileri, bürokratlar bir kez olsun sorgulanmamışken bugün bu davada bizim karşımızda ceza almaları gerekliydi fakat ne yazık ki biz bugün bunu göremedik. Etimizle tırnağımızla kazıya kazıya getirdiğimiz bu davada 4 kişiden 13 kişiye çıkarttığımız sanıkların elbette ki suçları var ve onların bugün bilinçli taksirle değil, olası kastla ceza almalarını istiyoruz" dedi. Öz, "Çünkü bu davalarda cezasızlık politikası devam ettikçe adalet, yargıya değil; hükümete, iktidara hizmet ettikçe bu toplumsal cinayetler Soma'da, Çorlu'da, İliç'te, Pamukova'da, Hendek'te hepimizin başına gelecek" şeklinde konuştu.
24 Ocak'ta da hüküm çıkmamıştı
Davadan aslında 24 Ocak'ta hüküm çıkması bekleniyordu, ancak mahkeme elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi için dosyanın tekrar incelenmesini kararlaştırarak duruşmayı ertelemişti.
Davada alınan ikinci bilirkişi raporu sonrası sanık sayısı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) 1'inci Bölge müdürleri ve yöneticilerini kapsayacak şekilde dörtten 13'e çıkmış, kaza günü TCDD Genel Müdürlüğünde görevde olan üst düzey bürokratlar için yargı ise yolu açılmamıştı. Dava süresince şimdiye dek tek bir tutuklama gerçekleşmiş, davanın 11. duruşması sonrası Ekim 2022'de tutuklanan 1. Bölge Bakım Müdürü Mümin Karasu yaklaşık bir buçuk ay sonra tahliye edilmişti.
Faciada yakınlarını kaybeden ailelerin üst düzey yetkililerin yargılanması talepleri birçok kez reddedildi.
Tutuksuz yargılanan sanıklar hakkında "taksirle öldürme" suçundan ceza isteniyor. Mahkeme soruşturmanın genişletilmesine yönelik yeniden bilirkişi incelemesi yapılması talebini de reddetmişti.
"Sorumlu TCDD birimleri önlem almadı"
Davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını veren savcı, kaza itibarıyla TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü'nde görevde olan Bölge Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu, Halkalı 14. Demiryolu Bakım Müdürü Turgut Kurt ve Yol Bakım Şefi Özkan Polat'ın "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan cezalandırılmalarını ve tutuklanmalarını talep ediyor. Savcı, TCDD 1. Bölge Müdürü Nihat Aslan, 1. Bölge Müdür Yardımcısı Levent Muammer Meriçli, Üstyapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Levent Kaytan, Altyapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Nizamettin Aras, Hat Bakım Onarım Memuru Celaleddin Çabuk, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım, Yol Kontrolörü Burhan Ortancıl, Mühendis Deniz Parlak, Kubilay Başkaya, Yüksek Mühendis Tevfik Baran Önder'in ise "basit taksir" suçundan cezalandırılmalarını savundu.
Savcılık mütalaasında kazanın meydana gelmesindeki temel etkenin şiddetli yağış sonucu ray altındaki desteğin kaybolması ve hava durumunun resmi hava tahmini raporları ile önceden takip edilmemesi olduğu belirtiliyor. Hava durumu takip edilmediği için şiddetli yağışın meydana geldiği saat ile kaza saati arasında gerekli hat muayenesinin yapılmadığı ve önlemlerin alınamadığı ifade edilen mütalaada, tren kazasının oluşumunda temel etken olarak kabul edilen demiryolu hattındaki eksikliklerin oluşmaması için önceden önlem alınması ve şiddetli yağış sonucu üzerinde meydana gelen kusurun muayene ile tespit edilip giderilmesi bakımından, kazanın meydana geldiği menfezin bulunduğu hat kesiminin bakım, onarım ve takibinden sorumlu TCDD birimlerinin ilgili mevzuat uyarınca alınması gereken önlemleri almadıkları ifade ediliyor.
Aileler "olası kasıt" suçundan ceza istiyor
Yakınlarını kaybeden aileler ve avukatları ise mütalaaya itiraz ederek TCDD üst yöneticileri ve Ulaştırma Bakanlığının yargılamaya dahil edilmemesine tepki gösteriyor. Ailelerin avukatları, "sonucu engellemek yönünde bir eylemleri olmadığı için" mevcut sanıkların "olası kast" yönünden ceza almaları, cezada indirim yapılmaması ve üst düzey yöneticilerin de mutlaka yargılanmaları gerektiğini söylüyor.
Mısra Öz, davanın 24 Ocak'taki duruşmasında "Altı yıldır oğlumun acısını yaşıyorum. Sizlerin de oğlu olabilirdi. Biz yıllardır sizi hukuk çerçevesinde anlamaya çalıştık. Siz bizi hiç anlamaya çalışmadınız. Buraya tanık olarak bile getirmediğiniz Genel Müdür ve Yardımcılarına biz de ulaşamadık, onlar şirketlerini kurdular, hayatlarına devam ettiler. Olası kasttan ceza alıp tutuklanmalarını istiyoruz. Aksi halde geçmişte birilerini öldüren yarın başkalarını da öldürebilecek kişilere göz yummuş olursunuz" demişti.
Ailelerin vekillerinden Avukat Yalçın Deniz Özen de demiryolu işletmeciliğinde özelleştirme hamlelerinin, TCDD'nin kurumsal yapısının darmadağın olmasına, birimler arası koordinasyonun tümüyle yok olmasına ve meydana gelen katliamlarda sorumluluktan kaçmanın, altyapı üstyapı dengesizliğinin müthiş bir boyuta varmasına yol açtığını savunmuştu.
Facianın gerçekleştiği sırada İsa Apaydın TCDD Genel Müdürlüğü, Veysi Kurt TCDD Taşımacılık A.Ş. Genel Müdürlüğü görevini yürütüyordu. Süleyman Karaman, Talat Aydın, Şükrü Kutlu ve Ümit Ulvi Canik'in 'yol bekçiliği sisteminin kaldırılmasına ilişkin' Devlet Demir Yolları İşletmesi Yönetim Kurulu'nun 27.06.2008 tarih ve 11/132 sayılı kararında ve 02.06.2010 tarih ve 11/78 sayılı kararında imzası bulunuyordu.
Bilirkişi raporları ne diyordu?
Dosya kapsamında alınan 2018 tarihli bilirkişi raporunda Turgut Kurt ve Özkan Polat'ın yanı sıra Köprüler Şefi Çetin Yıldırım ve Hat Bakım Onarım Memuru Celalettin Çubuk'un da gerekli denetim ve kontrolleri yapmadıkları gerekçesiyle asli kusurlu oldukları belirtildi. Savcılık tarafından seçilerek getirilen bu bilirkişilerin sonradan TCDD ile ticari ve benzeri bağlantıları olduğu avukatlarca ortaya kondu.
Ailelerin ve avukatlarının mücadelesinin ardından, olay yerinde yeniden keşif işlemleri yapıldı ve yeni bilirkişi raporları alındı.
2021 tarihli bilirkişi raporunda kaza bölgesinde yer alan menfezin hizmet ömrünü doldurduğuna işaret edilirken, 2023 tarihli ek bilirkişi raporunda TCDD asli kusurlu bulundu.
Raporda, "Olağanüstü hava koşulları ile ilgili gerekli önlemleri almayan ve meteorolojik durum ile hava koşulları hakkında gerekli koordinasyonu sağlamayan; TCDD Genel Müdürlüğü AR-GE Birimi, Merkez ve 1'inci Bölge Demiryolu Emniyet ve Risk Yönetimi Müdürlükleri ve diğer ilgili müdürlüklerin asli kusurlu oldukları görüş ve kanaatine varılmıştır. Demiryolu altyapısı ve sanat yapılarını üstyapıda yapılan yenilemelere uygun hale getirmeyen; TCDD Genel Müdürlüğü'nün altyapı ve sanat yapılarını yenilemeden sorumlu Başkanlığı'nın asli kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Mevcut durumda, demiryolu altyapısı ve üstyapısının, olası problemlere karşı her gün düzenli olarak kontrol edilmesi için sorumlu personel olan Yol ve Geçit Kontrol memurlarını yeterli sayıda istihdam etmeyen; TCDD Genel Müdürlüğü'nün Yol ve Geçit Kontrol Memuru istihdam etmekle sorumlu başkanlığının asli kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır" ifadeleri yer alıyordu.