1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bush’tan Filistin’e İsviçre peyniri benzetmesi

Carsten Schmiester / Washington25 Nisan 2008

Görev süresi sona erinceye kadar Ortadoğu barış sürecinde mesafe kaydetmek isteyen ABD Başkanı Bush, Filistin lideri Abbas’ı kabul etti. Gözlemciler Bush’a arabuluculuk çabalarında şans tanımıyor.

https://p.dw.com/p/DoR1
Bush, 2009 yılı başlarında Filistin devletinin ”tanımlanmış” olacağını söyledi
Bush, 2009 yılı başlarında Filistin devletinin ”tanımlanmış” olacağını söylediFotoğraf: AP

Geçen yılın Kasım ayında yapılan Annapolis konferansından bu yana Ortadoğu barış sürecinde ilerleme sağlanamamış olmasına rağmen Başkan George Bush İsrail-Filistin anlaşmazlığına çözüm bulunabileceğinden hala ümitli. Bush Beyaz Saray’da Filistin Özerk Yönetim Konseyi Başkanı Mahmud Abbas ile yaptığı buluşmada kanaatine göre, 2009 yılı başlarında Filistin devletinin ”tanımlanmış” olacağını söyledi.


Bush umudunu koruyor

ABD Başkanı George Bush 2007 yılının Kasım ayında Washington yakınlarındaki Annapolis’te yapılan Ortadoğu konferansında iddialı bir hedef tayin etmişti: görev süresinin dolacağı 2009 yılının Ocak ayına kadar İsrail ile Filistinliler arasında barışın sağlanması. Buluşmanın üzerinden beş ay geçmiş olmasına rağmen müzakereleri girdiği çıkmazdan kurtarmak mümkün olmadı. Anlaşmazlık İsrail’in yerleşim politikasında düğümleniyor. Başkan Bush yine de, Mahmut Abbas ile yaptığı buluşmada ümitli göründü. Bu hedefe varmalarının hala mümkün olduğunu belirten Başkan Bush yıl sonuna kadar müstakbel Filistin devletinin “tanımlamasını” yapabileceklerine olan inancını koruyor: “Yönetimim bu devlete büyük önem veriyor. Bu devlet kendi ayakları üzerinde durabilmeli, adeta İsviçre peyniri gibi delik deşik olmak yerine umut kaynağı olmalı...”

Carter'ın Ortadoğu temasları gündemde
Carter'ın Ortadoğu temasları gündemdeFotoğraf: AP

Başkan Bush’a desteğinden dolayı teşekkür eden Mahmud Abbas, Başkan’ın koyduğu hedefe varılabilmesi için kalan zamanın daraldığına dikkat çekti. ABD Başkanı’nın barış arayışını hızlandırmakta kararlı olduğu görülüyor. George Bush mayıs ayında bu yıl içinde ikinci kez ziyaret edecek. İsrail devletinin 60. kuruluş yıldönümü vesilesiyle Ortadoğu’ya gidecek olan Bush öncelikle Başbakan Ehud Olmert’i, Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim yerlerini genişletme planlarından vazgeçirtmeye çalışacak. İsrail’in yerleşim politikası, barış müzakerelerini girdiği çıkmazdan kurtarma çabalarını baltalayan başlıca faktör.

Bush’a şans tanınmıyor

Uzun yıllar ABD’nin Ortadoğu özel temsilciliğini yapan Aaron David Miller Başkan Bush’a başarıya ulaşma şansı tanımayan uzmanlardan: “Olmert’in tek başına yerleşim programını durdurabilecek güçte olduğunu sanmıyorum. Bush yönetimi de İsrail Başbakanı’nı buna zorlayacak kadar sert değil.”

Abbas, Rice'dan yerleşim politikasında Amerikan yönetiminin ağırlığını koymasını talep etti
Abbas, Rice'dan yerleşim politikasında Amerikan yönetiminin ağırlığını koymasını talep ettiFotoğraf: AP

Abbas Washington’a bu durumu değiştirmek için gitmişti. Bir konuşmasında İsrail ile Filistinliler arasındaki aşılması son derece zor görüş ayrılıklarından söz eden Abbas Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile yaptığı buluşmada da yerleşim politikasında Amerikan yönetiminin ağırlığını koymasını talep etti. Beyaz Saray ise sadece İsrail yerleşim birimleriyle Batı Şeria’nın İsviçre peynirine çevrilmemesi uyarısında bulunmakla yetindi. Washington’daki kuşkulu siyasi gözlemciler bunu yeterli görmüyor ve Başkan’ın iyimserliğini de inandırıcı bulmuyorlar. Nobel barış ödülü sahibi Demokrat Partili eski Başkan Jimmy Carter’in, Suriye Devlet Başkanı ve radikal Hamas’ın önde gelen temsilcileriyle yaptığı, ancak Bush yönetimi tarafından eleştirilen temasları daha gerçekçi bir yaklaşım olarak nitelendiriliyor.

”En küçük ilerleme bile sağlanamadı”

Washington’daki siyasi çevreler, İsrail ile Filistinliler arasındaki anlaşmazlığın temelinde yatan nedenleri ortadan kaldırma yolunda en küçük ilerlemenin dahi kaydedilemediği görüşünde. Bu da son derece cesaret kırıcı bir değerlendirme. Herkes barışın hayalini kuruyor ama uzun müzakerelerin sonunda hiç bir şeyin kazanılamadığını da teslim etmek zorunda kalıyor.