Şiddeti siviller yaşıyor
9 Ağustos 2012Lübnan – Suriye sınırında günlerce iki ateş arasında kaldılar. Silahların sustuğu bir gece onlara kalkan olmuş ve böylece sınırı geçebilmişlerdi. Ancak Suriyeli aile komşu ülkeye vardığında iki çocukları yanlarında yoktu. Çocuklar, Lübnan dağlarının engebeli arazisinde kaybolmuştu. Anne ve baba, bir mart gecesi dağların dondurucu soğuğunda saatlerce çocuklarını aramıştı, ancak nafile. Savaş ailenin sadece malını mülkünü kaybetmesine değil, tamamen parçalanmasına yol açmıştı.
Bu, herşeyini kaybeden Suriyeli ailelerden sadece biri. BM'nin verilerine göre, şiddet olaylarının başlamasından bu yana Suriye'yi terk ederek başka bir ülkeye sığınanların sayısı 276 bini geçti. Sığınmacılardan yaklaşık 150 bini Ürdün'e giderken, 50 bini aşkın Suriyeli de Türkiye'ye sığındı. Ülkede şiddet devam ediyor ve her gün bu sayılara yenileri ekleniyor.
En büyük zararı çocuklar görüyor
Marc Andre Hensel, Dünya Vizyonu Almanya (World Vision Deutschland) Derneği adına Lübnan'a sığınan Suriyeli mültecilere yardım ediyor. Her gün başka bir drama tanık olan Hensel, kamplarda çocukları yaralanan, ölen, kötü muamele gören ya da tıbbi yardıma ulaşamayan sayısız aile bulunduğuna dikkat çekiyor.
Savaştan en çok çocukların zarar gördüğünü söyleyen Hensel, “Bizler daha çok yaralı olarak getirilen çocuklara tanık oluyoruz. Şu anda birkaç tane yaralı çocuğumuz var. Bunlar fiziksel olarak yaralanmış çocuklar, ancak bu psikolojik sorunları da beraberinde getiriyor. Kâbus görüyorlar, takip edildiklerini sanıyorlar, güvensizlik duygusu içindeler, geceleri de sık sık korkuyla uyanıyorlar. Sadece gitmek istiyorlar, ayrıca çok fazla içlerine kapanıklar, suskunlar ve hala şoktalar. Pek bir şey anlatmıyorlar, ayrıca hiç dışarıya çıkmayan çocuklar da var. Bazıları da ilgi çekmek için herşeyi anlatıyor" diyor.
Sık sık yer değiştirmek zorundalar
Mülteci kamplarında, Beşar Esad'a bağlı birliklerin aileleri itaate zorlamak için çocuklarını rehin aldığına dair hikâyeler anlatılıyor. Aynı yöntemin muhalefete bağlı güçler tarafından da kullanıldığı belirtiliyor. Marc Andre Hensel de kamplarda dinlediği hikâyeleri şöyle aktarıyor: “Suriye'den kaçan anne ve babalar tarafından bana şunlar anlatılıyor: Tanklara molotof kokteyli atılmaması ya da ateş açılmaması için çocuklar canlı kalkan olarak tanklara kelepçeleniyormuş… Ayrıca anne ve babaların gözünü korkutmak veya onları yerlerinden sürmek için çocuklar rehin alınıyormuş. Çocuklar kaçırılarak ya da çocuklara işkence edilerek de anne – babalar savaşçı olmaya zorlanıyormuş. Buralarda dolaşan hikayeler böyle…”
Halep'de bir süre bulunan Uluslararası Af Örgütü'nden Donatella Rovera da bölgede büyük korku ve endişe yaşandığını belirtiyor. Bölge halkının şiddetten korunmak için sık sık yer değiştirmek zorunda kaldığını kaydeden Rovera, insanların hastanelere dahi gitmeye korktuğunu anlatıyor.
Rovera, “İnsanlar hastaneye gitmekten çok korkuyorlardı. Çünkü orada tutuklanabileceklerini biliyorlar. Zira tutuklandıkları zaman işkence görmeleri söz konusu. Bu nedenle tıbbi yardım almaktan çekiniyorlar. Kendilerine sunulan tıbbi olanaklardan vazgeçmek durumunda kalıyorlar. Kimi zaman gizli bir şekilde evinde hizmet veren doktorlar tarafından tedavi ediliyorlar…” ifadelerini kullanıyor.
Doktorlar işe gidemiyor
Öte yandan Suriye'de birçok sağlık merkezi ve hastane de saldırılar yüzünden yerle bir olmuş durumda. Bir kısmı elektrik sağlanamadığı için hizmet veremiyor. Çatışmaların yoğun olduğu bölgelerde de doktorlar ve diğer sağlık elemanları çalıştıkları hastanelere gidemiyor. Gidebilenler de gerekli tıbbi malzemeler bulunmadığı için hastalarını tedavi edemiyor. İnsani durumun giderek kötüleştiği ülkede gıda sıkıntısı da çekiliyor. BM'nin verdiği bilgilere göre, ülkede 3 milyon kişinin gıda ve insani yardıma ihtiyacı var. Acil gıda yardımına ihtiyaç duyanların sayısı ise 1,5 milyonun üzerinde.
© Deutsche Welle Türkçe
Kersten Knipp / Çeviri: Hülya Köylü
Editör: Beklan Kulaksızoğlu