1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Seçmen bıktı

29 Ekim 2018

DW'den Ines Pohl, Hessen eyalet seçimleri sonrasında sağ popülist AfD partisinin tüm eyalet parlamentolarında temsil ediliyor olacağına dikkat çekiyor ve kan kaybeden iktidar partilerinin durumunu irdeliyor.

https://p.dw.com/p/37Iqe
Landtagswahl in Hessen 2018 - Wahlplakate
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Revierfoto

Hafta sonunda dünya Pittsburgh'daki sinagog baskınında öldürülenlerin yasını tutarken Almanya'da sağ milliyetçi Almanya için Alternatif (AfD) partisi, 16 eyalet arasında temsil edilmediği son eyaletin de parlamentosuna giriyordu. AfD en yüksek ücretlerin ödendiği ve işsizliğin sürekli azaldığı Hessen eyaletindeki parlamento seçimlerinde yüzde 13'ün üzerinde oy topladı.

İki gelişme arasındaki paralellik AfD eş başkanlarından birinin geçenlerde Yahudi soykırımını "tarihin kuş pisliği" olarak nitelendirmesi nedeniyle ürkütücü geliyor. Söz konusu parti artık sadece Federal Meclis'te değil, 16 eyaletin parlamentolarında da temsil edilecek. Aslında bu gerçeğin Almanya'yı sarsması ve Almanya haberlerinin başında gelmesi gerekirdi. Ama durumun öyle olmaması AfD'nin nasıl bu kadar başarı kazanabildiğiyle de oldukça alakalı.

Deutsche Welle Baş Editörü Ines Pohl
Deutsche Welle Baş Editörü Ines PohlFotoğraf: DW/P. Böll

Seçmen çekişmelerden bıktı

Angela Merkel 13 yıldır Almanya'nın başbakanı. Merkel'in anket oranları hiç şimdiki kadar düşük çıkmamıştı. Düşüş biraz da yıpranmaktan kaynaklanıyor. Aynı zamanda başbakanın tartışmalı mülteci politikası da gözden düşmesinde rol oynuyor. Ama hepsinden önemlisi, koalisyon ortakları arasındaki bitmek bilmeyen sürtüşmelerin Merkel'in beğenilirliğini aşındırmasıdır. Hristiyan Demokrat Birlik ve Hristiyan Sosyal Birlik partileriyle (CDU/CSU) Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) kurdukları koalisyon, başından beri halkın beğenisini kazanması mümkün olmayan vizyonsuzluğuyla bir zaruret ortaklığı idi. Bütün anketler, kamuoyunun gözleri önünde sürdürülen güç çekişmesinin en çok seçmeni sinirlendirdiğini gösteriyor.

Almanların belirgin çoğunluğu artık bu koalisyonu istemiyor. Dolayısıyla Hessen'deki seçim de Angela Merkel ve hükümeti için "kader seçimi" sayılıyordu. Merkel'in samimi dostu ve Eyalet Başbakanı yeniden seçilmeseydi, Merkel'e karşı açık ayaklanma patlak verebilirdi. CDU Hessen'de yüksek oranda oy kaybetmesine rağmen birinci parti konumunu açık ara koruyabildi. Bu açıdan Merkel'i endişelendirebilecek bir gelişme söz konusu değil. Ancak hükümet ortaklığı da bu sonuçla garantiye alınmış sayılmaz. Çünkü büyük koalisyondaki ortağı SPD, Hessen'de de kan kaybederek yüzde 20'lere geriledi. Sosyal Demokratların köklü parti sayıldığı bir eyalet olması bakımından Hessen'de alınan sonuç düşündürücüdür.

SPD artık güvenilir ortak değildir

Bu seçim bozgunundan sonra Merkel ile kurduğu hükümet ortaklığından en kısa zamanda çekilmediği takdirde SPD'nin siyasi bakımdan hayatta kalamayacağını söyleyenler artacaktır. Bu tartışma önümüzdeki haftalarda da devam edecek ve hükümet doğru dürüst çalışamayacaktır. Bu manzaranın Almanya için olduğu kadar, sürekli kutuplaşan ve dış çeperlerinden çözülmeye başlayan Avrupa için de ne kadar vahim sonuçlara yol açabileceğini söylemeye lüzum yoktur.

Hessen seçimlerinden iyi haberler de gelmedi değil. Hessen'de üyeleri anayasaya sıkı sıkıya bağlı ve eyaleti anayasa zemininde yönetebilecek bir hükümet kurulabilecektir. Sağ milliyetçi güçler artık Almanya'nın bütün parlamentolarında yer alsa da, Yahudi aleyhtarları hükümette kendilerine yer bulamayacaklardır.

Ines Pohl

© Deutsche Welle Türkçe