1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yine mi kriz?

Ufuk Cakir31 Ocak 2014

Fed'in varlık alımlarını azaltması bardağı taşıran son damla oldu. Genç sanayi ülkelerindeki krizin asıl nedeni siyasi istikrarsızlık ve yapısal reformların ihmali.

https://p.dw.com/p/1Azv6

Dünya finans piyasalarında sinirler gergin. Etkisi kısa süren faiz artırımları. Yoğun devalüasyon baskısı altındaki milli paralar… Amerikan merkez bankası Fed'in para politikasındaki yüz seksen derecelik dönüş ekonomileri türbülansa soktu.

Türkiye Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı herhalde hesabını böyle yapmamıştı. Başçı'nın faizleri çok yüksek oranlarda arttırmasının ardından ekonomi dünyası soluklanır gibi oldu ama faiz ayarlamasının finans piyasalarındaki etkisi uzun sürmedi. Dünya borsalarındaki düşüş durmadı. Brezilya, Hindistan ve Rusya'nın para birimleri üzerindeki baskı daha da arttı.

Hatta, birçok Doğu Asya ülkesini vuran 1997 kriziyle paralellikler olduğunu söyleyenler de var. Ekonomiyi daha da derin bir kriz mi bekliyor? Bütün bu gelişmeler yeni bir küresel finans krizinin habercisi mi? Berenger Bank baş iktisatçısı Holger Schmieding bu endişelere katılmıyor.

Schmieding “Dünyayı yeni bir finans krizinin beklediğini sanmıyorum. Ama kalkınmaktaki birçok ülkenin karşılaştığı ciddi problemlerin bu ülkeleri mali krize sürüklemesi mümkün. Batı ülkeleri ise nispeten iyi durumdalar. Kalkınmaktaki ülkelerde meydana gelen çalkantıların Batı ülkeleri üzerinde kalıcı etki yapacağına ihtimal vermiyorum” diyor.

Fed'in de payı var

Kalkınmışlığın eşiğindeki ülkeler arasında da önemli farklar var. Zwermann Financial şirketinin genel müdürü Christoph Zwermann, Türkiye ve Arjantin'in siyasi krizle boğuştuğunu, Hindistan ve Brezilya'nın ise krizi kendiliğinden savuşturabilecek döviz rezervine sahip olduğunu söylüyor. Christoph Zwermann, olumsuz gelişmede Fed'in para politikasını değiştirmesinin payı olduğunu da inkâr etmiyor.

Zwermann “Uzun süre dışarıya akan yatırım sermayesi ABD'ye dönmeye başladı. Ama bu krize yol açmaz ve piyasadaki dengesizlikleri giderir. Düzeltme yapılması gerektiğinden, dengesizliklerin ortadan kalkması hayırlı da olur. Bu nedenle sanayileşmiş ülkelerin hisse senedi piyasalarında da oynamalar olmasını bekleyebiliriz” açıklamasını yapıyor.

‘Ev ödevleri tamamlanmamış’

Fed'in varlık alımlarını azaltmaya başlamasının sarsıntılardan sorumlu olup olmadığı sorusuna ise Holger Schmieding “Hayır, bu kez Amerikalıları suçlamak doğru olmaz. Onlar ekonomilerinin durumu nedeniyle uzun bir süre gevşek para politikası uyguladılar. Şimdi dizginleri kısmaları onların da çıkarınadır. Amerikan ekonomisi varlık alımlarını gerektirmeyecek derecede düzeldi. Amerikan merkez bankası doğru olanı yapıp ABD'nin ekonomik konjonktürünü yönlendiriyor. Bazı genç sanayi ülkelerinin ekonomisini düzeltmek yerine ucuz Amerikan doları ile yetinmiş olmasından ABD sorumlu tutulamaz. Genç sanayi ülkeleri tamamlaması gereken ev ödevlerini yapmalılar” yanıtını veriyor.

Yapısal reformların ihmal edildiği Brezilya ve Hindistan ekonomilerini rekabetten korumak için himayecilik politikası uyguluyor. Türkiye'deki yolsuzluklar sonunda siyasi krize yol açtı. Yatırımcı ürktü ve Türk ekonomisindeki büyüme durdu. Arjantin Peso krizini atlatamadı. Endonezya'nın sanayisi sürekli büyümeye zemin oluşturamayacak kadar zayıf. Yabancı yatırımcı bu nedenle parasını çekip, ekonomisi yeniden büyümeye başlayan ABD'ye ve krizi savuşturmaya başlayan Euro Bölgesi'ne yöneldi. Schmieding, dünya ekonomisindeki toplam payı yüzde on olan genç sanayi ülkelerindeki sarsıntıların küresel krize dönüşmeyeceği kanaatinde.

Schmieding “Tehlike bence doğru seçilmiş bir kelime değil. Bizi sadece normale dönüş ihtimali bekliyor” şeklinde konuşuyor.

‘Küresel tehlike yok'

Christoph Zwermann da aynı görüşte. Zwermann “Tehlike ancak finans piyasalarının göstereceği tepkinin etkisini reel ekonomide hissettirmesi durumunda söz konusu olabilir. O takdirde gerçekten zor duruma düşeriz. Ama 2013 ve 2014 daha önceki yıllara kıyasla ekonomik düzelmenin daha geniş bir tabana yayıldığı bir dönem olacak” diyor.

Birçok ekonomist 2014'ün geçiş yılı olacağını söylüyor. Taze merkez bankası parasıyla beslenen destekleme politikası sona erecek ve ekonomik gelişme gıdasını büyümeden alacak. Ama bu geçiş de türbülanssız olmayacak. 2014 dünya ekonomisinin inişli çıkışlı gelişme göstereceği bir yıl olmaya aday.

Deutsche Welle Türkçe

Henrik Böhme / Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu