1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türk hükümetine iklim için acil eylem çağrısı

8 Aralık 2018

Sivil toplum kuruşları Türk hükümetine iklim değişikliği konusunda acil ve iddialı adımlar atma çağrısı yaptı. DW Türkçe’ye konuşan Prof. Dr. Uyar, “Geciktikçe daha ağır bedeller ödenecek” uyarısında bulundu.

https://p.dw.com/p/39jJN
Fotoğraf: DW/A. Bowen

Türk hükümetinin Polonya'da devam eden BM İklim Konferansı’nda, tutulmayan sözleri ve yararlanamadığı fonları öne sürerek Paris İklim Anlaşması’nı onaylamayacağı sinyalini vermesi, Türkiye’de çevre ve iklim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarında (STK) endişeye yol açtı.

25’i aşkın STK, iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki zayıf taahhütlerini güncellemeyi reddederek yüksek karbonlu kömüre ve diğer fosil yakıtlara dayalı ekonomik büyümede ısrar eden Türk hükümetine acil eylem çağrısında bulundu. Yapılan ortak açıklamada, “Türkiye, bütün dünyanın ve mevcut finansman kaynaklarının hızla terk ettiği fosil yakıtlara esir olmamalı” denildi. Çağrıda, "Türkiye hükümeti ivedilikle Paris Anlaşmasını onaylayıp, iklim hedeflerini güçlendirerek küresel mücadelenin liderleri arasında yer almalı” beklentisine yer verildi.

Türkiye 2016'da imzaladığı Paris Anlaşması'nı henüz meclisten geçirmedi. Ankara, Paris Anlaşması'nın temelini oluşturan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nde "gelişmiş ülkeler" listesinde olduğu için mali kaynaklardan yeterince faydalanamadığını belirtiyor ve bu nedenle söz konusu listeden çıkmak istiyor. Bu durumun yol açtığını savunduğu mağduriyetten dolayı da Paris Anlaşması’nı onaylamaya yanaşmıyor. Türkiye Paris Anlaşması kapsamında, 2030 yılı için öngördüğü sera gazı salınımlarını, en az yüzde 21 oranında azaltmayı taahhüt etmişti. Ancak Ankara’nın bu taahhüdü iklim uzmanları tarafından zayıf bulunuyor.

STK’ların yaptığı ortak çağrıyı imzalayan oluşumlar arasında yer alan Avrupa Yenilenebilir Enerji Birliği (EUROSOLAR) Türkiye Başkanı ve Türkiye Çevre Platformu koordinatörü Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Türkiye’nin kaybedecek vakti olmadığını belirterek, “Geciktikçe daha ağır bedeller ödenecek” uyarısında bulundu. Aynı zamanda Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Uyar’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar
Prof. Dr. Tanay Sıdkı UyarFotoğraf: Privat

DW Türkçe: Paris İklim Anlaşması’nı onaylamaya sıcak bakmayan Türkiye'nin sunduğu gerekçeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Uyar: Alınabilecek tutar 1 milyar dolardır. Bence ülkemiz 1 milyara dolara ihtiyaç duyacak bir ülke değil. Türkiye büyük bir ülke. Ben kişisel olarak bu tutara ihtiyaç duyduğumuzu düşünmüyorum. Bir önceki hükümetin başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek yenilenebilir enerji ihalesi sonrasında Türkiye’nin cari açığını yenilenebilir enerjiyle kapatılabileceğini açıklamış, “Günümüzde rüzgârdan elektrik üretimi, kömürden daha ucuz” demişti. Mali bir kısıt yok, hatta aksine yenilenebilir enerjiye geçmek bir avantaj. Bu sayede kanser hastaları, hastane masrafları azalıyor, sosyal güvenlik fonları olumlu yönde etkileniyor, tarım ürünleri kaybı azalıyor. Bunların hepsi bir artıdır. Toplumsal maliyetleri de ortadan kaldırır.

DW Türkçe: STK’lar olarak Türk hükümetini iklim değişikliği konusunda acil ve iddialı adımlar atması çağrısını yaptınız. Bu çağrınızın nedenlerini açıklar mısınız?

Türkiye’de yüzde yüz yenilenebilir enerjiye geçmek mümkün. Gecikmeden adım atılması gerektiği, çözümün yenilenebilir enerji ve enerjinin etkin kullanımı olduğu görüşündeyiz. Kentlerde, yaygın fosil yakıt kullanımı nedeniyle artık her ailede bir kanser hastası var.  Ayrıca yenilenebilir enerjiye geçmek Türkiye için en ucuz, enerjide dışa bağımlılığı da azaltan yol. En yararlı, en ucuz yolda hızlıca adım atarak bir an önce çözüm için ilacı uygulamalı, sistemi, ekonomiyi iyileştirmeliyiz.

DW Türkçe: BM dışında da Türkiye’nin mali kaynak bulabilmesi mümkün mü? Örneğin AB ile yenilenebilir enerji ortaklığı yoluyla mali destek bulunamaz mı?

Biz kendi imkânlarımızla rüzgârdan, güneşten elektriğimizi üretebiliriz. Avrupa standartlarında enerjinin etkin kullanımına geçtiğimiz zaman paraya da gerek yok. İklim fonu gibi şeyleri hiç düşünmeden en yeni, en verimli teknolojileri kullanarak, başka ülkelerden kirli, eski, terk edilmiş teknolojiler ithal etmeyerek, sıfır enerjili konutlar inşa ederek, sanayide yüzde 80 daha az elektrik tüketen motorları alarak, sadece Led ampulleri kullanarak enerji sorunumuzun yarısını zaten hemen ve bedelsiz çözüyoruz. Geri kalan kısmı da dünyanın en rüzgârlı, en güneşli ülkesi olarak hemen yüzde yüz yenilenebilir enerjiye geçerek çözeriz. Doğalgazmış, petrolmüş, kömürmüş gibi sorun olan şeyleri yapmayıp, hedefe doğru yürüdüğümüzde, çok kısa zamanda buna ulaşabiliriz. Çakıllı, taşlı bir yol değil bizim hedefimize ulaşacağımız yol. Yeter ki yarım saatlik bir yolda beş dükkâna girip 12 değişik gömleği denemeyelim. Çünkü gecikmemiz ülkemize ek maliyetler getiriyor.

DW Türkçe: Peki hedef bu kadar ulaşılabilir ise sorun ne?

Bilemiyorum. Bunu ilgililere sormak lazım. Biz çözümün mümkün olduğuna inanıyor, çözümün çalışmasını yapıyoruz. Çözümden yana olunduğunda biz hazırız. Başarabiliriz. Kamu öğretim üyesiyim. Maaşımı yurttaşların vergilerden alıyorum. Bunun için de doğru olanı yapmak, çözüm sunmak, yenilenebilir enerjinin kullanımı, kentlerde yaygınlaşmasını sağlamak için elimden geleni yapıyorum.

DW Türkçe: Türkiye, Paris İklim Anlaşması’nı onaylamazsa ne olur?

Onaylasın, taahhüt altına girsin. Ama onaylasa da onaylamasa da fark etmeyecek. Serbest piyasada yenilenebilir enerjiye doğru gidiliyor. Ok yaydan çıktı. Bütün dünya bunları anladı artık. Ve artık bir geçiş dönemi zaten yaşanıyor. Bunu hızlandırmak lazım. Tüm bu adımları bir anlaşma öngördüğü için değil, ülkemiz için en yararlı, en ucuz yol bu olduğu için atmalıyız. Gayet tabii ki birileri bunu geciktirmeye çalışıyor olabilir. Bu da onların problemi çünkü geciktirdikçe daha ağır bedeller ödeniyor.

Değer Akal

© Deutsche Welle Türkçe