1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Türkiye Suudi Arabistan’a taviz verdi”

16 Nisan 2016

13. İslam Zirvesi Konferansı, Suudi Arabistan yanlısı ülkelerin İran karşıtı sonuç bildirgesi ile sona erdi. DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre, İran’ın kınanması Türkiye’nin Suudi bloğa verdiği tavizin sonucu.

https://p.dw.com/p/1IWtN
Fotoğraf: picture alliance/Photoshot

İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarının katılımı ile 14-16 Nisan 2016 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen 13. İslam Zirvesi Konferansı’na, sonuç bildirgesinde teşkilat üyesi İran’ın kınanması damgasını vurdu. Bildiride "İran'ın bölge ülkelerinin içişlerine karışması" ve İran'da Suudi Arabistan diplomatik temsilcilerinin saldırıya uğraması kınandı.

DW Türkçe’ye konuşan uzmanlar, Yemen krizi ile birlikte Müslüman dünyada oluşan Suud-İran bloklaşmasının giderek sertleştiğine dikkat çekerek, “Zirvede Türkiye, İran konusunda Suudi Arabistan’a taviz vermiş oldu” değerlendirmesinde bulundu.

13. İslam Zirvesi Konferansı, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarının katılımı ile 14-16 Nisan 2016 tarihlerinde İstanbul’da yapıldı. Üç yılda bir toplanan İslam Zirvesi’nin bir önceki toplantısı, Şubat 2013’te Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleştirilmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirveye ev sahipliğinden ötürü gelecek 2 yıl boyunca zirve başkanlığı görevini yürütecek.

Mısır ile buzlar eriyor mu?

56 ülkeden temsilcilerin katıldığı zirveye, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al-Suud, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Katar Emiri Temim Bin Hamad Al Sani, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzzetbegoviç, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ve Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas gibi isimler katıldı. Muhammed Mursi'yi darbeyle devirdikten sonra Cumhurbaşkanı seçilen Abdelfettah El-Sisi'nin devlet başkanlığını sırasında ilk kez Türkiye ile Mısır arasında diplomatik temas da sağlanmış oldu. Mısır, dönem başkanlığını Türkiye’ye devrederken, zirveye Mısır’ı temsilen Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry katıldı.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani
Fotoğraf: Getty Images/AFP/B. Ozkan

Zirve sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İslam ülkelerine yaptığı işbirliği önerileri ve zirve sonuç bildirgesindeki İran kınaması öne çıktı. Erdoğan, İslam Interpolü denilebilecek İstanbul merkezli Polis İşbirliği ve Koordinasyon Merkezi, ortak Kızılay teşkilatı ve İslam ülkeleri arasında bir tahkim sisteminin hayata geçirilmesini istedi. Erdoğan ayrıca İstanbul’da düzenli aralıklarla toplanacak bir kadın konferansı oluşturulmasını önerdi. Öte yandan zirve sonunda İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İslam Zirvesi ortak bildirisi yayımlandı. Bildiride "İran'ın bölge ülkelerinin içişlerine karışması" ve İran'da Suudi Arabistan diplomatik temsilcilerinin saldırıya uğraması kınandı.

İslam dünyasında bloklaşma sertleşiyor

Zirvenin sonuçlarını DW Türkçe Servisi'ne değerlendiren Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkanı Süleyman Şensoy, teşkilat üyesi İran’ın sonuç bildirgesinde kınanmasını İslam dünyasındaki bloklaşmanın son halkası olduğu değerlendirmesinde bulundu. Yemen krizi ile derinleşen süreç ve İslam Ordusu kurma girişimleri ile birlikte İslam dünyasında Suudi Arabistan’ın başını çektiği bazı ülkelerin İran’ın bölgesel politikaları karşısında sertleşmeye başladığına işaret eden Şensoy, “Görünen o ki, zirve sonucunda böyle bir bildiri kaleme alınması Suud baskısı ile oldu” dedi. Dönem başkanlığını devralan Türkiye’nin Suudi bloğunun İran hamlesi konusunda taviz verdiğini ifade eden Şensoy, “Anlaşılıyor ki, Türkiye Suudi Arabistan’ın söylemlerini bir açıdan kabul eder bir pozisyona girdi. Ancak bu bloklaşma konusunda çok daha dengeli bir politika izlenmeli. Suudi Arabistan-Türkiye ilişkileri çok önemli ama unutulmamalı ki coğrafyamızda Türkiye – İran ilişkileri daha da önemli” diye konuştu.

“Önerilerin hayata geçmesi zor”

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirvede dile getirdiği önerilerin kayda değer olsa da İslam İşbirliği Teşkilatı’nın oldukça yavaş işleyen ve kurumsal etkinliği bulunmayan bir yapı olduğuna dikkat çeken TASAM Başkanı, “Ayrıca üye ülkelerin birbirlerine karşı çok ciddi restleşmeleri var. Bu dört öneri çok yerinde olsa da, bunların hayata geçmesi pek kolay değil” değerlendirmesinde bulundu. Mısır Dışişleri Bakanı’nın İstanbul’daki zirveye katılmasına ise Türkiye ile Mısır arasında kopan diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması konusunda çok anlam yüklenmemesi gerektiğini vurgulayan Şensoy, “Başkanlığın devir teslimi için zaten Mısır’dan bir yetkilinin gelmesi gerekiyordu. O yüzden bu ziyarete büyük anlamlar yüklemek doğru olmaz. Ancak alt seviyede bir müsteşar ya da bakan yardımcısı yollamak yerine Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’ye gelmesi kayda değer bir mesaj olarak algılanmalı” şeklinde konuştu.

“AB ile ortak nokta bulunmalı”

Bu arada zirve devam ettiği sırada Türkiye’nin son AB İlerleme Raporu’nu iade edeceğini ilan etmesi de 13. İslam Zirvesi Konferansı’na damga vuran gelişmelerden biri oldu. TASAM Başkanı Süleyman Şensoy, Türkiye’nin tek taraflı olarak rapor yok saymasının raporun varlığını ortadan kaldırmadığını belirterek, “AB üyelik hedefi, Türkiye siyaseti ve ekonomisi için bir çıpa olmaya devam ediyor. Türkiye’nin bundan sonraki süreçte mülteci krizine bel bağlamadan AB ile ortak noktalarda buluşmaya çabalaması önemli” değerlendirmesinde bulundu.

“Türkiye birleştirici rol üstlenebilir”

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Uzmanı Nihat Ali Özcan ise Türkiye’nin İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığının AB ile ilişkilerde olumlu sonuçlar doğurabileceğine işaret etti. Özellikle küresel terör tehdidi konusundaki işbirlikleri açısından Türkiye’nin bu dönemde takınacağı tavrın belirleyici nitelikte olduğuna işaret eden Özcan, “Türkiye’nin başkanlığı önemli bir fırsat. AB terörle mücadele konusunda Türkiye’ye karşı nasıl bir yaklaşım sergilerse, Türkiye de aynı şekilde karşılık verecek. İslam dünyası ile batı arasında daha samimi çıkar ilişkilerinin kurulması için Türkiye’nin rol üstleneceği bir döneme girilebilir” dedi.

© Deutsche Welle Türkçe

Aram Ekin Duran