SZ: Seehofer'in hedefinde Merkel var
2 Temmuz 2018Süddeutsche Zeitung (SZ) Hristiyan Birlik partileri arasında mülteci anlaşmazlığının koalisyonu tehdit ettiğine dikkat çekiyor:
"Almanya İçişleri Bakanı ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisinin genel başkanı Horst Seehofer uzun zamandır otoritesini koruyacak siyasi başarı elde edemediğini biliyor. Mülteci üst sınırını belirleme zorunluluğu ortadan kalktı ama Seehofer yine de bu sınırı zorla kabul ettirdi. İstemediği bir bakanlıkla yetinmek zorunda kaldı. Markus Söder'in yükselişini durdurmakla övündüğü halde Söder'in Bavyera eyalet başbakanlığına gelmesini önleyemedi. Angela Merkel'in değil ama Seehofer'in sönüşü durdurulamaz hale geldi. Partide sözü geçenler onu gerekli olduğu yerlerde kullanabiliyor. Başbakan Merkel ile 14 yıldır çekişen Horst Seehofer'in tek bir siyasi hedefi kaldı: ‘Gidersek, birlikte gideriz.'"
Neue Osnabrücker Zeitung (NOZ) Hristiyan Birlik partileri arasındaki mülteci anlaşmazlığına şu satırları ayırmış:
"Bavyera partisi CSU başbakanı elden geldiğince aşağılıyor. İçişleri Bakanı Seehofer partisinin kısıtlayıcı mülteci politikasını yüzde 90 oranında kabul ettirmesine ve yıllık mülteci sayısının 120 binlik üst sınırın çok altında kalmış olmasına rağmen Angela Merkel'i başbakanlıktan ettirmeye çalışıyor. Bu acımasızlığın nedeni hangisi olabilir? Seehofer her şeyden önce, Merkel'in 2015'te her gün binlerce mültecinin Almanya'ya girmesine izin vermesini önleyemediği için kendine kızıyor. Pozitif göç politikasını tek başına becerebileceğine güveniyor. Merkel ise CSU'nun oyununu bozamadığı ölçüde itibar kaybediyor. Neden Angela Merkel harekete geçip Hristiyan Birlik partileri arasındaki ortaklığı feshetmiyor?"
Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin hafta sonundaki kongresini konu alan yorumunda önümüzdeki eyalet seçimlerinde mülteci krizinden kendine pay çıkartmaya çalıştığını yazıyor. Yorum şöyle devam ediyor:
"AfD, kendine karşı bir ‘düşmanlar konstelasyonu' oluşturduğu gerekçesiyle Başbakan Angela Merkel'in Adolf Hitler'in izinden gittiğini iddia edebiliyor. Pegida, komplo teorileri ve dost düşman ayrımının bayraktarlığını yapan bu parti Almanya'daki siyasi sistemin ortadan kaldırılmasını savunuyor ama paraya gelince, aniden gerçekçi kesiliyor. Bir yandan sistemi kötülerken, diğer yandan kurduğu vakıflar için devletten para istemeyi biliyor. Böyle bir saçmalığı destekleyen ve ‘gerçekliğin' egemen olduğu bir dünyanın hayalini kuran istikrarlı bir seçmen kitlesinin bulunmasına insan akıl erdiremiyor."
Die Welt gazetesi AfD kongresinde ortaya atılan iddialara akıl erdirmenin zor olduğunu vurguluyor:
"AfD'nin eş başkanı Aleksander Gauland yine öfke uyandıracak sözler sarf etti. Demokrat Almanya Federal Cumhuriyeti'ni Doğu Almanya'daki diktatörlüğe benzetti. Doğu Almanya'nın son günlerini ‘hatırladığını' belirten Gauland Almanya Başbakanı Angela Merkel'i eski Doğu Alman devlet ve parti başkanı Erich Honecker ile aynı kefeye koydu. Liderlik kadrosu bağnazca yıkıcı bir ideolojinin peşinden koştuğu için Almanya'nın çökmekte olduğunu söyledi. Bu gibi hayal ürünü iddialar AfD dışında da duyulmaya başladı. Buna karşı hazırlıklı olmak için, önce bu gibi çöküş senaryolarına ne kadar yatkın olunduğunun bilincine varmak gerekir."
DW, dpa, afp/AG, BÖ
© Deutsche Welle Türkçe