Geri adım atamıyor: Ukrayna’ya karşı giriştiği saldırganlık savaşını kaybetmesi, Putin’in gücüne, belki daha fazlasına da mal olacak. Aynısı, kaderlerini kayıtsız şartsız Kremlin’in şefine teslim eden hükümetteki ve Duma’daki siyasetçiler için de geçerli. Panik içindeler. Ukraynalıların ülke topraklarını geri almada sergiledikleri başarı nedeniyle Moskova gerçekten de askeri bir mağlubiyet riskiyle karşı karşıya. Bunu Moskova’da kimse öngörmemiş, hesaba katmamıştı. Putin bu nedenle kısmi seferberlik ilan etti, 300 bin yedek askeri cepheye sürmek istiyor. Bu askerlerin de, Ukraynalıların ilerleyişini durdurmaları isteniyor. Ki bu ilerleyiş, Rus ordusunun içinde bulunduğu vahameti de gözler önüne seriyor.
Zayıflamış ve izole edilmiş bir Putin
Daha bir kaç gün önce, Özbekistan'daki Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) buluşması esnasında rahat görünmeye çabalayan Putin, Rusya’nın Ukrayna’da aceleleri olmadığını söylüyordu. Gerçekte ise dünya, gücünü kaybetmiş, izole edilmiş bir Putin gördü. Kameralar, diğer devlet ve hükümet başkanlarının beklettiği, yaşlanmış bir adamı yansıttı. Uslu, uslu koltukta oturan Putin, diğerlerinin ona söyleyeceklerini dinliyordu. Türkiye, Hindistan, hatta Çin bile, Putin’in savaşını kabul edilemez bulduklarını, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana olduklarını görünür kıldılar. Makul gerekçeleri var: Savaş dünya ekonomisini, bu nedenle de Putin’in saldırganlık savaşı için destek umduğu her politikacının iktidarını, zora sokuyor.
Kremlin rota değiştirdi
Kremlin, bu şekilde devam edilemeyeceği sonucuna vardı. Putin, bu nedenle, Moskova’ya döner dönmez alelacele rota değiştirdi. Nihayetinde ilan edilen kısmi seferberlik, Rusya’nın Doğu Ukrayna’daki askeri zayıflığının bir itirafı. İşgal edilen bölgelerde, bir kaç gün içerisinde, Rusya Federasyonu’na katılım için “oylama” yapılmak istenmesi, Ukraynalıların aslında Rusya’ya dahil olmak istemediklerinin açık bir göstergesi. Çünkü savaşın yol açtığı yıkımın ortasında, tüfek ve top namlularının doğrultulduğu bir ortamda yapılacak referandumları, dünyada kimse ciddiye almayacaktır.
Putin, yağmalanan toprakları güvence altına almak istiyor. İşgal edilen bölgelerin Rusya Federasyonu’nun bir parçası olması isteniyor. Putin böylelikle, tüm askeri yöntemleri devreye sokarak, bu bölgeler için vatan savunması çağrısını yapmak istiyor. Aslında Rusların günlük hayatını pek de etkilemeyen, süresi ve kapsamı bakımından sınırlı “askeri özel operasyondan” bu yolla “Rus topraklarının” savunulması söylemine geçiş yapılmış olunacak. Bu savunmada da, nükleer silahlar dahil her araç kullanılacak.
"Özel operasyonun” sonu
"Özel askeri operasyon” teriminin kullanımına yakında son verileceğini söylemek için büyük bir kahin olmanız gerekmiyor. Kremlin propagandalarıyla bu terim artık defnedilecek. Onun yerine, daha çılgın, daha kafa karıştırıcı yalanlar ile uydurma hikaye ve tehditlerle, devletin yönlendirdiği televizyon kanalları, Rusları endoktrine etmeye çalışacak. Şimdiden, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşmadığı, Ukrayna’da kendini aslında ABD ve İngiltere’ye karşı savunmakta olduğu iddia ediliyor. Kim inanmak istiyorsa inansın.
Putin, ateşle oynuyor ve şu sıralar Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için New York’ta bir araya gelen dünya liderleri de gelişmeleri ciddiye alacaktır. Ancak Moskova’ya karşı izledikleri politika büyük ölçüde değişmeyecektir. Kiev, silah desteği almaya devam edecek ve savaşmaya devam edecek. Peki ya 300 bin Rus yedek askeri? Hiç savaşmadılar, ekipmanları kötü. Kendi iradeleri dışında günlük hayattan koparılan bu erkeklerin aileleri var, bir kısmı baba. Ukrayna’da, suçlular ve Çeçen askerlerle birlikte, Rusya’yı savunmaları isteniyor. Bu süreç iyi sonuçlanmaz. Ukraynalıların Rusya’ya ait olmak istemediklerini kendi gözleriyle görecekler. On binlercesi, Putin ve çevresindekiler iktidarda kalabilsin, Rus halkına karşı işledikleri suçların hesabını vermek zorunda kalmasınlar diye ölecek. Kremlin’in şefinin son hesap hatasının gerçek trajedisi de bu.