Pentagon'da casus mu var?
30 Ağustos 2004”ABD’nin Ortadoğu politikalarına ilişkin önemli stratejik belge ve bilgilerin İsrail’e sızdırıldığına ilişkin iddialar, Kudüs’te tepkiyle karşılandı. Adının Larry Franklin olduğu belirtilen üst düzey Pentagon görevlisiyle sadece ‘iş gereği‘ bazı ortamlarda görüşüldüğünü kabul eden İsrail hükümet yetkilileri, ancak bu görüşmelerde kendilerine gizli bilgilerin aktarıldığının kesinlikle doğru olmadığını kaydetti. İsrail, Franklin aracılığı ile Bush yönetiminin Ortadoğu politikaları üzerinde etkili olmak istediği yönündeki iddiaları de reddetti.
İsrail hükümetinin ifade ettiği son nokta belki inandırıcı olabilir. Zira, Pentagon görevlisi Larry Franklin, Beyaz Saray’ın politikaları üzerinde etki sahibi
olabilecek kadar güçlü bir konumda değil. Ancak bu konuda en ufak iddiaların dahi gündeme gelmesi bile, İsrail’in Washington’da ne kadar nüfuz sahibi olduğununun bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
ABD’de hiçbir ülkeye İsrail kadar sempati beslenmiyor ve yine hiçbir ülkenin lobisi İsrail kadar güçlü değil. Bu ülke adına lobi faaliyeti yapanlar arasında aşırı milliyetçilerin yanı sıra ”neo-muhafazakarlar” da yer alıyor. Bush yönetiminin Ortadoğu ile ilgili stratejilerinde etkin entellektüellerden oluşan ve İsrail ile bağlarını herzaman taze tutan ”neo-muhafazaklar” büyük bir öneme sahip. Bu grupta yer alanların büyük bir bölümü Yahudi ve yıllar önce liberallerin saflarından ayrılıp Cumhuriyetçi Parti’nin muhafazakar kanadına katılmışlar. Hepsi de iyi eğitim görmüş ve önemli mevkileri işgal eden kişiler.
Washington’un Ortadoğu’da daha fazla siyasi nüfuza sahip olması için çalışan Amerikan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in yardımcısı Paul Wolfowitz, bu ”neo-muhafazakar" grubun en önemli temsilcilerinden biri. Eski Savunma Bakan yardımcılarından Richard Perle de yine bu kategorideki üst düzey entellektüellerden. Irak savaşının en ateşli savunucularından biri olan Perle, İsrail’deki iktidar partisi Likud’a yakınlığı ile biliniyor ve muhafazakar "Jerusalem Post" gazetesinin de müdürü. Keza, Pentagon’un ”üç numaraları adamı” olan Douglas Feith de yine İsrail adına lobi faaliyeti yapan ”neo-muhafazakarlardan”. İsrail adına casuslukla suçlanan Larry Franklin’in de şefi olan Feith, 1997 yılında ABD’deki Likud taraftarlarınca verilen ”İsrail ve Yahudi halkına üstün hizmetlerinden dolayı” takdir belgesi almıştı. Bu isimler, İsrail’in ABD’deki çıkarlarını savunan ve ”neo-muhafazakar” diye adlandırılan gruptan sadece birkaçı...
Bu etkili lobi faaliyetleri sonucu, İsrail ve mevcut Amerikan hükümeti arasındaki işbirliği, hiç olmadığı kadar yakın bir düzeyde devam ediyor. Geçmişte gayrimeşru yollardan elde etmeye çalıştığı bilgilere bugün İsrail, resmi yollardan rahatça ulaşabiliyor. 1985 yılında Amerikan Deniz Kuvvetleri’nden Jonathan Pollard’ın İsrail adına casusluk yaptığı ve yasa dışı yollardan askeri malzeme sağladığının ortaya çıkmasından buyana, Kudüs yönetimi bu konularda çok daha titiz davranıyor. Pollard, 1987 yılında mahkeme tarafından suçlu bulunmuş ve müebbet hapise mahkum olmuştu.
İsrail ve ABD arasındaki ilişkilerin mevcut düzeyi gözönünde bulundurulduğunda ise ”ikinci bir Pollard vakas” pek ihtimal dahilinde görünmüyor. Böyle bir adım hem budalaca hem de gereksiz olurdu. Çünkü İsrail, Washington’dan arzu ettiği bilgilere çok daha rahat ve güvenli yollardan ulaşabilir."