Pahalı dönüşüm
16 Ekim 2013Rüzgâr, güneş biyokütle ve diğer yeşil enerji kaynaklarından üretilen elektriğin dağıtım şebekesine ve havai hatlara aktarılması ek yatırım gerektiriyor. Bu para elektrik şirketlerinin değil, finansman açığını kapatmak zorunda olan tüketicinin cebinden çıkıyor. Örneğin geçen yıl ekolojik elektriğin Almanya'daki maliyeti 19 milyar euroyu bulmaktaydı. Ancak elektrik borsasındaki fiyatlar baz alındığında, sadece beş milyar euroluk yeşil elektrik üretildiği görülüyor. Kalan 14 milyar euro katılma payı adı altında özel hanelerin elektrik faturasına yansıtıldı.
Bu yıl yeşil elektrik üretimi düşmüş olmasına rağmen 2014 yılında katılma payı daha da artarak kilovat saat başına 6 cente çıkacak. Bunun nedeni büyük elektrik şirketlerinin yenilenebilir enerji satın alma yükümlülüğünün kaldırılmasıydı. Bu durumda elektrik fazlası borsada arz – talep mekanizmasına göre el değiştiriyor. Ek elektrik arzı borsa fiyatını düşürüyor ama tüketici ucuz elektrikten yararlandırılmıyor. Aksine fark büyüdüğü için katılma payına zam geliyor. Kömürle işleyen termik santrallerin ürettiği elektriğe de yenilenebilir enerji payı ödeniyor.
Uluslararası Yenilenebilir Enerjiler Forumu'ndan Norbert Allnoch yeşil elektriğin kent şebekesine verilmesi gerektiği görüşünde. “Yenilenebilir enerjiler katılma payıyla finanse edilen elektriğin de kent şebekesine verilmesi yani fiziki yönlendirme yapılması gerekiyor” diyen Allnoch, abonenin hangi elektriği harcadığını bilemediğini belirtiyor ve ekliyor:
“Yenilenebilir enerjinin katılma payını ödeyen tüketici elektrik şirketinin portföyünde, doğru olmadığı halde, yeşil elektriğin de bulunduğunu sanıyor.”
Özel şirketlerin katılım payı düşük
Katılma payına zam yapıldıkça, bu payı ödemek istemeyen özel şirketlerin sayısı da hızla artıyor. Enerji sarfiyatı yüksek sanayi branşlarının rekabet gücünü koruyabilmesi için çıkarılan yasa bunu mümkün kılıyor. Özel şirketlerin katılma payı 1,3 centi geçmiyor. Toplam elektriğin yüzde 18'ini tüketen özel şirketlerin yenilenebilir enerji katılım payının son derece düşük tutulması haksızlık sayılıyor. Aradaki fark özel hanelerle küçük işletmelerden tahsil ediliyor.
Ekolojik elektriğin Alman kamuoyunda pahalılık kaynağı ve sübvansiyon rekortmeni olarak algılanmasına bu yüzden şaşmamak gerek. Ancak şu da gerçek ki, yenilenebilir enerjiler on yıldır teşvik edilirken, kömür ve nükleer enerji santralleri on yıllardır vergilerle sübvanse ediliyor. Avrupa ülkeleri 2011 yılında nükleer enerjiye 35, kömür ve doğalgaza 26, yeşil enerjilere ise 30 milyar euro sübvansiyon ödedi. Avrupa Birliği Komisyonu'nun enerjiden sorumlu üyesi Günther Oettinger rapor taslağındaki bu rakamları, veriler sağlam olmadığı gerekçesiyle sildirtti ama en azından Avrupa'da sübvanse edilen tek enerjinin yenilenebilirler olmadığı ortaya çıktı.
‘Bazı gerçekler gözden kaçıyor'
Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü'nün enerji uzmanı Claudia Kemfert, toplam maliyetlerin sadece üretimle sınırlı olmaması nedeniyle bazı gerçeklerin gözden kaçtığını söylüyor:
“Bunun nedenleri geçmişe uzanıyor. Nükleer enerjiye başından beri vergi indirimi uygulandı ve ihtiyat akçesine el sürülmedi. Ayrıca nükleer atıkların tasfiye ve depolanmasının yüksek maliyeti de sonunda toplum tarafından karşılanıyor.”
Almanya'nın, istihdamı koruma gerekçesiyle taş kömürünü başından beri sübvanse ettiğini hatırlatan Kemfert, kömür ve nükleer enerjinin sürdürülebilir enerji dönüşümünde yeri olmadığını ve kömürün atmosfere yüksek miktarda karbondioksit saçtığını söylüyor.
‘Sadece Almanya'da yok'
Claudia Kemfert, enerji katılım payının sadece Almanya'da alınmadığını, örneğin İngiltere'nin aynı uygulamayı nükleer enerji için başlatacağını belirtiyor ve sözlerini şöyle bitiriyor:
“Avrupa'da modası geçmiş teknolojilere sübvansiyon ödenmesinin anlamı kalmamıştır. İleriyi düşünerek, geleceğin teknolojisi sayılan yenilenebilir enerjilerin de piyasa olgunluğuna eriştirilmesi için yeşil enerjinin desteklenmesi gerekir.”
Sübvansiyonların yol açtığı ek harcamaların bundan böyle de Alman elektrik abonesinin cebinden çıkacağı, kesin. Her yıl yeni katılım payının açıklandığı 15 Ekim'lerde suratların asılmasına artık alışacağız.
©Deutsche Welle Türkçe
Friedel Taube / Ahmet Günaltay
Editör: Beklan Kulaksızoğlu