Hükümete ağır F-35 eleştirileri
18 Temmuz 2019ABD'nin, Rusya'dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemleri yüzünden Türkiye’yi F-35 programından çıkardığını açıklamasının ardından Ankara-Washington hattında gerilim tırmandı.
Washington’a yazılı olarak “İlişkilerde onarılmaz yaralar açılmasın. Hatadan dön” çağrısı yapan Ankara, bir yandan yoğun bir telefon diplomasisiyle ikili ilişkileri rayına sokacak hamleler yapmayı, bir yandan da ABD’nin kararına karşı uluslararası düzeyde neler yapılabileceği üzerine kafa yormaya başladı.
Türk diplomatik kaynaklar, Türkiye'nin F-35 projesi için zaten 1,25 milyar dolar ödediğini hatırlatırken, şimdiye kadar yapılan ödemelerin ABD’den geri istenebileceğini, ABD’nin Türkiye’ye yaptırımları artırması durumunda da konuyu uluslararası tahkim mahkemesine götürebileceklerini söylüyor. DW Türkçe’ye bilgi veren diplomatik kaynaklar, ABD ve NATO’yla diyalog kanallarının açık olduğunu belirtirken, S-400 ve F-35 konusundaki anlaşmazlıkların diyalogla çözülmesi için Washington yönetimi nezdindeki girişimlerin sürdüğünü vurguluyor.
“Akılcı olmayan dış politika”
ABD’nin Ankara’yı F-35 programından çıkarmasının hemen ardından muhalefet partileri hükümete dış politikaları yanlışların düzeltilmesine dönük çağrılar yapmaya başladı. CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, Türkiye'nin ABD'den Patriotları alamadığı için S-400’leri almaya mecbur kalmış gibi bir görüntü verdiğini ancak meselenin özünde Patriotlar konusunda ABD ile müzakerelerin düzgün yürütülemediğini söylüyor.
Çeviköz, “Hiç hesap kitap yapılamadı, akılcı bir politika izlenmedi. ABD’den teknoloji transferi yapamayacaklarını ancak Rusya’dan yapacaklarını düşündüler. Olmayacak şeylere inandılar, kamuoyunu da inandırmaya çalıştılar” diyor.
ABD’nin Türkiye’yi F-35 programından çıkarmasının Türkiye’ye ‘çok pahalıya geleceğini’ söyleyen Çeviköz, F-35’in 900 parçasının Türkiye’de imal edildiğini hatırlatırken, “ABD’nin kararıyla birlikte bu imalatı yapan firmaların 12 milyar dolarlık üretim yapamayacaklar. 30 bine yakın çalışanı var bu firmaların. Bu insanlar şimdi ne yapacak” diye soruyor.
Çeviköz “Türkiye F-35 alamayacak ama Yunanistan alacak. Böylesi ileri teknoloji ürünü bir savunma uçağına Türkiye’nin sahip olamaması, büyük bir güvenlik açığı yaşayacağımızın da habercisidir” çıkışında da bulunuyor. Çeviköz, F-35 anlaşmazlığının uluslararası bir mahkemeye götürülemeyeceğinin de F-35 anlaşmasında olduğunu, Türkiye’nin bu gerçeği de kavraması gerektiğini istiyor.
“NATO’ya aykırı davranışlar”
Emekli Büyükelçi ve İYİ Parti Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin de, ABD’yle yaşanan son gerilimden bağımsız olarak, Türkiye'nin NATO’yla sürekli sıkıntı yaşadığına dikkat çekiyor. Sezgin, “Türkiye bir NATO üyesi olarak, NATO’nun tüm tehdit değerlendirmelerine imza koydu, operasyonlarına katıldı ama Türkiye neden ısrarla NATO’nun tehdit değerlendirmelerine aykırı davranıyor? Hükümet bunun açıklamasını yapmalı” çıkışında bulunuyor. Sezgin, iktidarın söyledikleriyle yaptıklarının çeliştiğini dile getiriyor ve “Türkiye’nin savunmasının güçlenmesi konusunda hiçbir ileri adıma karşı duramam ancak Türkiye’nin savunmasını en iyi şekilde temin etmesi için, tutarlı politikalar ve stratejiler izlemesi lazım” diyor.
HDP Sözcüsü Saruhan Oluç da, iktidarın dış politikadaki yanlışlarının hesabını kamuoyuna vermesi gerektiğini söylüyor. Oluç, “Türkiye bu kadar ağır bir ekonomik krizden geçerken, kaynaklarını, bütçesini silahlanmaya, silah yatırımlarına ayıracak lükse sahip değildir. S-400 de F-35 de, Türkiye’nin bugünkü ekonomik krizine baktığımızda yanlış kararlardır” yorumu yapıyor.
“Dış politika çıkmazda”
Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu, ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası'na (CAATSA) dayanılarak hazırlanan bir yaptırım listesinin ABD Kongresi’nde olduğunu hatırlatıyor. Loğoğlu, Türkiye’nin ağır yaptırım riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtirken, bu riske giden yolu Ankara’nın diplomaside ‘hamasi söylemlerle’ döşediğini anlatıyor:
“S-400 kararı sallapati bir şekilde alındı. Kayıplar hiç hesaplanmadı. Yanlış üstüne yanlış politika dış politikada sizi çıkmaza sokar” diyen Loğoğlu, Ankara’nın önümüzdeki süreçte Rusya’yla en azından ‘uçak alım-satımı’ işine girmemesi gerektiğini söylüyor. Loğoğlu, “Türkiye, ikili diplomatik ilişkilerde en zor dönemini yaşıyor. AB’den, ABD’den yaptırım kıskacında olmak demek dış politikanın çıkmazda olması demek” diyor.
TOBB Üniversitesi Siyaset Bilimi’nden Burak Bilgehan Özpek, “Türkiye’nin alamadığı F-35’leri Yunanistan alabilir ve Türkiye’nin milli güvenlik kavramı sekteye uğrar. Türkiye, S-400’lerde ısrar ederek NATO’nun tehdit değerlendirmelerine aykırı davrandı. Günün sonunda Türkiye daha güvensiz” diye konuşuyor. Özpek’e göre ABD –Türkiye ilişkileri kaçınılmaz olarak bozulacak ancak bu bozulma Türk-Rus ilişkilerine de bir iyileşme olarak yansımayacak. Özpek, “Çünkü Rusya’nın karşısında da, ABD ile ilişkilerini bütünüyle zora sokmuş bir Türkiye var artık. Türk dış politikası bir an önce günü kurtarmaya dönük girişimlerden, kararlardan kurtarılmalıdır” diyor.
“İki taraflı dalaşma”
AKP’nin ilk dışişleri bakanı Yaşar Yakış ise, ABD ile yaşanan F-35 geriliminin tırmanmasını “iki taraflı dalaşma” olarak tanımlıyor. Yakış, “Bu dalaşmadan her iki taraf da zarar görür. Herkes eteğindeki taşları döküp, ikili ilişkileri nasıl sağlamlaştıracağı üzerine politika üretmeli” diyor “Türkiye, mümkünse megafon diplomasisinden vazgeçsin ve sessiz diplomasiye geçsin” tavsiyesinde bulunuyor.
Yakış, Türkiye gibi coğrafi konumu kritik önemdeki bir ülkenin hava saldırı silahı olmadan idare etmesinin mümkün olmayacağını belirtirken de “Ankara, F-35’lerin yaratacağı boşluğun doldurulacağını söyleyebilir ama Türkiye’de bir NATO altyapısı var. Bu yüzden Ankara, neyin nasıl olacağını hesaplasın da ona göre hareket etsin” uyarısı yapıyor.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe