Merkez bankalarına rağmen tansiyon düşmedi
1 Aralık 2011Dünyanın önde gelen merkez bankaları sürpriz bir karara imza attı. Merkez bankaları, koordineli bir operasyonla ticari bankalara daha fazla para vermeyi kararlaştırdı. Amaç, finans piyasalarındaki gerginliği giderip, muhtemel bir kredi sıkıntısını önlemek. Dünya merkez bankaları bu hamle ile ekonomik büyümenin teşvik edileceğini de önemle vurguladı. Ancak tüm kurtarma girişimlerine rağmen Euro Bölgesi’nde tansiyon düşmüş değil. Çarşamba günü Brüksel'de bir araya gelen Avrupa Birliği'ne üye 27 ülkenin maliye bakanları da bu durumun farkında.
'Avrupa yol ayrımında'
Avrupa Komisyonu’nun para ve malî işlerden sorumlu üyesi Olli Rehn, Avrupa Birliği’nin bir yol ayrımında olduğunu söylüyor: "Avrupa Birliği’nin krize karşı vereceği yanıtları belirlemek için 10 günlük kritik bir döneme giriyoruz. İki cephede birden çalışmak zorundayız. Bir yandan piyasa dalgalanmalarını sınırlandırmak için inandırıcı güvenlik duvarları örmeliyiz. Diğer yandan da ekonomi yönetimimizi daha da güçlendirmeliyiz."
Kast edilen güvenlik duvarı, Avrupa Mali İstikrar Fonu (EFSF). Euro Bölgesi’ne üye bazı ülkelerin maliye bakanları yaptıkları toplantıda, fonun finansman olanaklarını genişletmeye karar verdiler. Ancak borç toplamının ne kadar olacağı konusunda bir karar çıkmadı. Başlangıçta bir trilyon euro üzerinde düşünülüyordu, ancak daha sonra çeşitli uzmanlar bunun yeterli olmayacağını ifade etti. Ekonomi yönetiminde koordinasyonun şart olduğu tüm katılımcılar tarafından kabul edildi, ancak anayasal engeller nedeniyle bunun biraz zaman alacağı öngörülüyor.
'Altın gibi fırsat'
İsveç Maliye Bakanı Anders Borg, İtalya ve İspanya’daki hükümet değişikliklerinin krizin aşılması noktasında önemli bir şans olduğunu vurguluyor: "İki yeni hükümetimizin olması bakımından elimizde altın gibi bir fırsat var. Devraldıkları tüm sorunları şimdi giderebilirler. Ve piyasaların bir balayına izin vermeyeceğinin de farkında olmaları gerek. Eğer bu olursa, aralık başındaki Avrupa Birliği zirvesi çok daha iyi bir temele kavuşacaktır, zira o zaman piyasalarda güvenilirlik çok daha fazla olacaktır."
Ne var ki kimse piyasaların sırf reform tedbirleri alındı diye bu kadar kısa sürede sakinleşeceğine inanmıyor. Euro ülkelerinin birçoğu Uluslararası Para Fonu IMF'den borç almaya hazır. IMF, kurtarma fonuyla birlikte tehlikedeki ülkelere yardım edebilir. Çarşamba günü gelen haber hem rahat nefes alınmasına, hem de borsalarda kur kârlarına yolaçtı. Bu haber, Avrupa Merkez Bankası ile ABD, Kanada, Japonya, İngiltere ve İsviçre merkez bankalarının malî piyasalarını desteklemek üzere ortak bir program üzerinde anlaşmaya varmış olması haberiydi."
Enflasyon yüzde 3
Bu adımların yeterli olmaması halinde Avrupa Merkez Bankası'nın devlet tahvilleri satın alması da görüşülen konular arasında. Euro Bölgesi'nde enflasyon yüzde 3 oranında. Bu oran resmî hedef olarak açıklanan yüzde 2'nin bir hayli üstünde. Hollanda Maliye Bakanı Kees de Jager, Avrupa Merkez Bankası'nın kurtarıcı olarak devreye girmesi halinde, devletler üzerindeki ticaret baskısının azalacağına işaret ediyor: "Bu, bütçe disiplini ve ekonomi reformlarının yerini alacak bir girişim değil. Bütçe disiplini ve ekonomik reformlardaki eksiklik bizi bu krize soktu, o nedenle bu temel konulardan işe başlamak gerek."
Merkez bankaları, borçlu Euro ülkelerinin tahvillerini kredi faizlerini istikrara kavuşturmak için satın almaya başladı. Bu bankalardan bazıları satın alma programını daha da genişletecek. Almanya ise Euro tahvillerine olduğu gibi, bu girişime de karşı çıkıyor. Hükümet yetkilileri, her iki adımın da borçların tüm ülkelere yayılması anlamına geldiğini ve bunun da ilk olarak Almanya'yı etkileyeceğini vurguluyor.
Avrupa'da tansiyon yükseliyor. Tasarruf programları ve güvenlik duvarları piyasaları sakinleştirmek için yeterli olmazsa, o zaman Euro tahvilleri ya da banknot basımı üzerinden devlet finansmanı gündeme gelecek.
© Deutsche Welle Türkçe
Christoph Hasselbach / Çeviri: Ercan Coşkun
Editör: Çelik Akpınar