'Maastricht' 20 yaşında
7 Şubat 2012Bundan 20 yıl önce, 7 Şubat 1992'de imzalanan Maastricht antlaşmasıyla, Avrupa Topluluğu'nun adı Avrupa Birliği olmuştu. Ortak dış ve güvenlik politikalarının temelini atan antlaşmayla ortak para birimine geçilmesi ve para birliğinde yer alacak diğer milli paralar gibi Alman Mark’ının da tarihe karışması kararlaştırılmıştı.
Avrupa Topluluğu Maliye Bakanları bütün gece görüştükten sonra, Alman Mark'ının en geç 1999 yılında tedavülden kaldırılmasında anlaştıkları haberi Alman sevinç gösterilerine yol açmamıştı.
Almanya'nın istikrar sembolü olan Mark piyasadan kalkalı ve Avrupa Topluluğu, Avrupa Birliği adını alalı çok oldu. Ama maliye bakanlarının geceleri hâlâ müzakere maratonlarıyla geçiyor. Ama güzellikler beklediği için değil, kötülükler kapıya dayandığı için. Euro krizde. Kriz o kadar derin ki, Helmut Kohl, François Mitterand ve Jean-Claude Juncker'in yavrusu Euro hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Ekonomi siyasî birleşmenin önüne geçince
Lüksemburg Başbakanı Juncker iyimserliğinden bir şey kaybetmemiş. Juncker, "Bu yavru, ki artık bebeklik çağını atlatıp ergenliği de geride bıraktı, bütün karmaşa ve yol şaşırmaları yara almadan atlatacak ve uzun ömürlü olacak" diyor.
Ama Maastricht'in mimarları ergenlik sonrası olgunluğun böyle olacağını tahmin edememişlerdi. O dönemde tek amaçları Avrupa'yı daha fazla bütünleştirmekti. Bu nedenle ortak dış ve güvenlik politikalarında karar kılmış ve Avrupa'daki derinlemesine birleşmeyi öncelikle ortak parayla teşvik etmeye çalışmışlardı. Avrupa parasının adını sonradan Almanya Maliye Bakanı Theo Waigel koydu. Euro onun kollarına doğmuştu. Waigel yavrusunu korumak için diğer onbir maliye bakanıyla bir pakt kurdu. Euro ülkeleri fazla para harcamayacak, borçlanmada ölçüyü kaçırmayacak ve adamakıllı bütçe politikası uygulayacaklardı. Waigel’in istikrar paktından anladığı, bu ilkelerdi.
‘Daha fazla Avrupa' disiplin getirmedi
Waigel her fırsatta şu anekdotu anlatır: "İstikrar paktını önerdiğimde İtalyan maliye bakanı kesinlikle pakttan yana olduğunu söyledi. İçimden, 'vay uyanık, benimle dalga geçiyor', dedim. Sonra ona istikrar paktından neyi kastettiğini sordum. O da gayet dürüst ve açık şekilde, 'İtalyan iç politikasına borçların azaltılmasını şahsen kabul ettirmem mümkün değil. Bu ancak Avrupa’nın baskısıyla başarılabilir' dedi."
Ama Avrupa'nın baskısı zayıf kaldı. İstikrar paktı kağıt üzerinde kaldı. Almanya da pakta uymayarak, izin verilenden daha fazla borçlandı. Hem de ceza almadan. Almanya istikrar paktının ihlal eder de diğer Euro ülkeleri durur mu? Öncelikle de, şimdi herkesin ortak para bölgesine alınmayı hak etmemişti dediği Yunanistan. Ama 1992 yılında kimse Yunanistan’a kafa yormuyordu. Maastricht antlaşmasını imzalayan liderler kendi kamuoylarını ikna etmekle meşguldüler.
Zamanın Almanya Başbakanı Helmut Kohl, Avrupa milletlerinin kimliklerini, özelliklerini, çehrelerini kaybetmekten korktuklarını, halbuki Maastricht antlaşmasının amacının tamamen farklı olduğunu söylüyordu.
Gündem aynı
Günümüzde tartışılan konular 20 yıl önce de Maastricht görüşmelerine konu olmuştu. Avrupa Birliği Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu'nun daha fazla yetkiyle donatılacağı ortak ekonomi politikaları o zaman da tartışılmış ama çoğunluk bulmamıştı. Kimse egemenliğinden taviz vermeye yanaşmıyordu. Bu nedenle antlaşma istisnalara yer verecek şekilde esnek tutuldu. İngiltere ve Danimarka milli paralarını Euro'ya feda etmeye yanaşmadı.
Diğer ülkeler ise ortak paradan yararlanacağı düşüncesiyle Euro Bölgesi’ne katıldı. Mali paktla Maastricht antlaşmasına daha sıkı bir korse giydirmek zorunda kalınacağını tahmin edememişlerdi. Mali paktın mucidi Almanya Başbakanı Angela Merkel, "Euro sadece bir para birimi değildir. Euro batarsa, Avrupa dağılır. Değerlerimizi ancak birlikte savunup koruyabileceğimiz için Avrupa'ya muhtacız" diyor.
Korumak ya da başaramamak. Maastricht antlaşmasının 20. yıldönümünde manşetleri işgal eden haberler hep bu iki kavram etrafında dönüyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Sabine Henkel/Ahmet Günaltay
Editör: Ercan Coşkun