“Kosova’da şiddet yeniden hortlayabilir“
12 Haziran 2007ABD Başkanı George Bush, aylardır rafta bekleyen bir konuyu yeniden gündeme taşımayı başardı. Kosova’nın bağımsızlığı konusu AB için işleyen bir saatli bomba gibi. Arnavut halk arasında hoşnutsuzluk artıyor, özellikle gençler arasında işsizlik tırmanışta. Siyasi belirsizlik ne kadar uzun sürerse, patlama potansiyeli o kadar güçlenecektir.
Zamanın daraldığını Almanya Başbakanı Angela Merkel da Heiligendamm’daki Sekizler Grubu Zirvesi’nde haklı olarak gündeme getirmiş, hiçbir şey yapmadan zaman geçirilmesi durumunda çözümün mümkün olmayacağını söylemişti.
Kosova’da 2004 yılı ilkbaharına benzer şiddet olayları yeniden patlak verebilir. Şiddet bir kez tırmandı mı, bölgedeki Batılı KFOR birliklerinin müdahaleleri, onları istenmeyen güç haline getirebilir.
İki yıldır uluslararası arenada Kosova’nın geleceği müzakere ediliyor. BM özel temsilcisi Martti Ahtisari’nin sunduğu plan masada duruyor. Ancak uluslararası arabuluculukla bir yılı aşkın süredir yürütülen görüşmelerden sonuç çıkmadı.
Süreci bloke edenlerin başında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geliyor. Putin, tüm tarafların kabul edebileceği bir çözüm bulunsun diyor, devlet sınırlarının değiştirilmesinin benzer çatışma bölgeleri için de örnek teşkil edebileceği uyarısında bulunuyor. Bu bölgeler arasında Çeçenistan ve İspanya’daki Bask bölgesini sayıyor.
Ancak Rus liderin vetosu bazı Sırp politikacıların ruhunu okşasa da yakın tarih Belgrad’a duyduğu yakınlığa rağmen Moskova’nın Batı ülkeleriyle gerçek bir çatışmaya girmek istemediğini gösteriyor. Rusya aslında kendisini dünya gücü olarak sunmak ve kendi onayı olmadan önemli kararların alınamayacağını göstermek istiyor.
Kosova şu an uluslararası yönetim altında olsa da aslında uygulamada çoktan bağımsız hale geldi. Sekiz yıldır artık bir önem taşımayan devletler federasyonunu yeniden canlandırmanın mümkün olduğuna inanmak zor. Ayrıca Sırbistan bırakın Kosova’da artan suç örgütlenmelerini engellemeyi, ekonomik olarak Kosova ile ilgilenebilecek durumda değil.
Açıkça görülüyor ki Sırp politikacılar “Kosova’yı elde tutmak için tüm gücümüzü kullandık, elimizden geleni yaptık“ mesajıyla kendi halkına karşı karizmayı kurtarmaya çalışıyor. Gerçekleri konuşma cesareti göstermeleri çok daha iyi olur.
Amerikan Başkanı’nın son baskısı, Kosova’nın tanınması için ülkeler arasında bir yarışa yol açma tehlikesini de beraberinde getiriyor. Bu, Batı ülkelerini ikiye bölebilir. AB, 90lı yılların başlarında Yugoslavya krizinin başlangıcında yaşanan olumsuz deneyimleri yeniden yaşamamalı. Ama sorunu erteleyip durmak da çözüm değil.
Tek umut, hem Sırbistan hem de Kosova’ya yapıcı bir şekilde davranarak, Avrupa ailesi içinde daha iyi bir gelecek perspektifi sunabilmekte yatıyor. Sırbistan’a NATO ve AB üyeliği teklifi bu nedenle Belgrad’da hafife alınmamalı.