Karikatürün iktidarla imtihanı
17 Ekim 2017Her dönemin müzmin muhalifleri mizahçılar, Türkiye’de son dönemde geçmiş yıllara oranla daha sıkıntılı bir süreç yaşıyor. Nedeni, gerilimli siyasi atmosfer ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) geçen yıl 15 Temmuz’da yapılan darbe girişimi sonrasında ilan ettiği Olağanüstü Hal’le (OHAL) birlikte daha da sertleşen siyasi söylemi ve uygulamaları.
Çünkü, özellikle muhalif karikatüristler ve mizah dergileri pek çok soruşturma ve davayla karşı karşıya. Cumhuriyet gazetesi davasında 18 arkadaşıyla birlikte yargılanan karikatürist Musa Kart, 9 ay hapis yattıktan sonra geçen Temmuz ayında tahliye edilmişti.
Kart gibi, muhalif gazetelerden Evrensel’in birinci sayfasında hemen her gün çizen mizah dünyasının kıdemli ismi Sefer Selvi, hakkında çok sayıda soruşturma ve dava açılan mizahçılardan biri. Selvi, muhalif haftalık mizah dergisi Leman’da da çiziyor. Ona göre, Türkiye hemen her dönemde süregiden gerilimli siyasi ortamı nedeniyle mizahçılar için verimli bir yer.
“Ancak” diyor Selvi ve ekliyor. “Türkiye’de karikatür çizmek bir sürü şeyi göze almak demek. Son yıllarda 12 Eylül 1980 askeri darbesi döneminde bile yaşamadığımız şeylerle karşı karşıya kalıyoruz. ‘Tek adam’ın söylediği her şey doğru kabul ediliyor çünkü.”
"Bazen savcılar bile gülüyor karikatürlerimize"
Selvi’nin ‘tek adam’ söyleminden kastı, AKP lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Erdoğan, pek çok karikatürist hakkında kişisel tazminat davaları da açıyor. Ancak, mizahçıları en çok endişelendiren ceza davaları. Selvi, şöyle devam ediyor: “Yaptığımız işin hapis cezası gerektirecek bir şey olmadığını biliyoruz. Bu çok absürt bir durum. Bazen savcılar bile çizdiğimiz karikatürlere gülüyor. Çünkü, içinde hakaret yok, küfür yok. Biz espri yapıyoruz, sanat yapıyoruz. Gündemi analiz ediyoruz.”
"Referandumdan sonra 3 dergi kapağı davalık oldu"
Deneyimli bağımsız çizer Tan Cemal Genç, son süreçteki siyasi atmosferi değerlendirirken, “Türkiye’de yeni bir dönem yaşandığını” söylüyor. Genç’in son dönemle ilgili düşüncesi şöyle: “4-5 yıl önce pek çok yasa Avrupa Birliği’yle (AB) uyumlu hale getirilmişti. 2013 yılındaki Gezi parkı protestolarından sonra hızlı bir geriye gidiş oldu ve otoriter bir süreç başladı. Bu süreç, geçen yıl 15 Temmuz’daki darbe girişimi sonrasında ise, zirve yaptı. 16 Nisan’daki başkanlık referandumundan sonra, haftalık bir mizah dergisinin 3 kapağı dava konusu oldu. Oysa bunlardan biri, iki yıl önce çizilmişti. Bu, gözdağı ve korkutma amaçlı.”
Genç, Musa Kart’ın yargılandığı davayı örnek göstererek, 'niyet okumalarla' açıldığını söylediği davalar sonucunda, 'mahkemelerin komediye dönüşmüş durumda olduğu' görüşünü dile getiriyor. Geçmiş yıllarda çalıştığı dergilerde hakkında çok sayıda dava açılan karikatüristlerden Tan Cemal Genç. Şimdilerde işlerini daha çok sosyal medya üzerinden yayınlıyor.
"İktidarlara göre sesi kesilmesi gerekenlerdir"
Leman ve ağırlıklı olarak kadın karikatürist ve yazarların yer aldığı aylık Bayan Yanı dergisinin çizerlerinden Gülay Batur, mizahçıların bu baskılı ortamda işlerini nasıl icra ettikleri sorusunu, “Türkiye’de, uzun bir zamandır gönül rahatlığıyla bir şey icra etmenin zor olduğu söylenebilir” diye yanıtlıyor.
Batur, “Tabii ki bu zorluk, sadece eleştiri ve itiraz mekanizmaları için geçerlidir. Çünkü iktidarlar, kurguladıkları yaşam adına bozdukları ya da dayattıkları uygulamalara karşı yapılan ‘itirazları’ insani bir talep ya da öneri olarak değil de, salt kendilerinin yıkılmasına sebep olacak muhalif hareketler olarak görmeye şartlanmışlardır. Bu anlamda, yaşamsal olana aykırı ne varsa kendine dert edinen karikatür-mizah da, tahammülsüz iktidarların doğal muhaliflerinden olup, sesi kesilmesi gerekenlerdendir dolayısıyla” diyerek düşüncesini aktarıyor. .
Yine de umut var
Ancak, üç deneyimli çizer de, mizahın gücünden umutlu. Sefer Selvi, siyasi baskılara ek olarak, hem iktidara yakın medyada, hem de sosyal medyada zaman zaman linç kampanyalarıyla karşı karşıya kaldıklarını belirtiyor, ama mücadeleye devam edeceklerini söylüyor.
Tan Cemal Genç, baskılara karşın mizah dergilerinin muhalefet yapmayı sürdürdüklerini söylüyor. Ancak, kısmen karamsar. “Mizah dergilerinin bağımsız olmalarından kaynaklanan bir gücü var. Bu nedenle pek fazla dokunmuyorlar. Ama, bu durum değişebilir” diyor Genç.
Gülay Batur ise, baskılı siyasi atmosferin, “karikatürist için sanatını icra etmesini ‘imkânsız’ kılmaya yetmeyeceği” görüşünde. Batur şöyle devam ediyor: “Karikatür-mizah sanatı açısından Türkiye’nin yakın geleceği oldukça parlak görünüyor, ne yazık ki! Karikatürün konusu ‘yolunda gitmeyen her şey’ olduğuna göre, bizlere de daha çok yazıp-çizmek düşecek bu gidişle. Ama devlet mekanizmasının da, bu sanatın ekmeğini boğazımıza dizmek gibi bir niyeti var belli ki.”
Sefer Selvi de, Türkiye’deki siyasi ortam nedeniyle karikatüristlerin espri bulmakta fazla zorlanmadıkları görüşünde. Yoğun gündem içinde zaman zaman hangi konuyu çizmeyi tercih edeceklerini düşünmek zorunda kaldıklarını söylüyor.
Peki, Türkiye’de on yıllardır neredeyse müzmin hale dönüşen ve mizahçılara verimli bir alan sağlayan bu gerilimli siyasi atmosfer, ola ki bir gün değişirse karikatüristlerin malzemesi azalır, işleri zorlaşır mı? “Hayır” diyor Selvi, “O zaman çiçek-böcek esprisi yaparız. Daha rahat ve üretken oluruz.”
Kürşat Akyol
© Deutsche Welle Türkçe