Krebsbehandlung mit Gold
5 Ağustos 20091997 yılında Tayvanlı bilim insanları tesadüfen altının milimetrenin milyonda biri büyüklüğüne sahip nano parçacıklarını keşfetti. Bu parçacıkların büyüklükleri 20 ila 40 nanometre arasında değişiyor ve görünümü adeta minik sosisleri andırıyor. Son birkaç yıldan bu yana ise uzmanlar bu küçük altın parçacıklarını farklı boy ve ebatlarda üretmeyi başardı. Bu uzmanlardan biri Profesör Dr. Michael Cortie. Kendisi Avustralya Sydney Teknik Üniversitesi Nanoteknoloji Bölümünde görevli.
Mucize karışım
Profesör Cortie yaptıkları işlemi şöyle anlatıyor:
“İşe altın tuzunu suda eritmekle başlıyoruz. Bu çözeltinin içine bol miktarda, bir çeşit sabun ilave ediyoruz. Ayrıca sihirli iksirimiz; gümüş nitrattan bir damla damlatıyoruz. Bir miktar da Vitamin C ilave ediyoruz. Yaklaşık bir saat sonra altın nano çubuklu, pembe ve maviye çalan bir karışım oluşuyor”
Profesör Cortie’nin anlattıkları daha çok bir tür sihirli iksir yapımını andırsa da bilim adamları ne yaptıkları konusunda oldukça emin görünüyor. Michael Cortie ürettikleri parçacıkların özelliğiyle ilgili şunları söylüyor:
“Muhteşem özellikleri var. Örneğin ışık üzerindeki etkisi gibi. Büyüklükleriyle bağlantılı olarak çubuklar ışığı etkili bir biçimde emebiliyor. Günümüzde büyüklüklerini oldukça kesin bir biçimde ayarlayabildiğimiz için parçacıkların hangi rengi emmesi gerektiğini de örneğin kırmızı, mavi, yeşil gibi tüm renk paletini net olarak belirleyebiliyoruz.”
Yaygın kullanım alanı
Bu altın nano çubukların, optik veri depolamadan, sıvı kristal yapıdaki LCD ekran yapımına ya da daha etkili güneş panellerine kadar birçok kullanım alanı var. Ancak bu mucize parçacıklar tıp alanında da oldukça işlevsel. Bilim adamları bu parçacıkların özellikle prostat kanserinin erken teşhisine yardımcı olacak yeni bir yöntem üzerinde çalışıyor. Altın nano çubukların bu yöntemde rolü büyük. Zira çubuklar belirli boy ve ebatlarda kızıl ötesi ışınları çok güçlü bir biçimde emebilme özelliğine sahip.
Kanserin erken teşhisinde etkili
Alman Frauenhofer Enstitüsüne bağlı St. Ingbert Biyotıp Merkezinde görevli Yvone Kohl, altın çubukların ışınları emme özelliğinden yola çıkarak kanserin erken teşhisi için yeni bir yöntem üzerinde çalışıyor. Bu yöntemde hastaya önce içinde az miktarda nano altın çubuklarının bulunduğu bir karışım enjekte ediliyor. Altın çubuklar kanser hücrelerini bulup, hücre duvarına yapışıyor. Uzmanlar da daha sonra düşük seviyeli bir enfraruj lazer yardımıyla bu kanserli dokuya ışın yolluyor. Yvon Kohl süreci şöyle anlatıyor:
“ Bu lazer ışın yolluyor. Işınsa parçacıklar tarafından emiliyor. Bir sonraki aşamada parçacıklar ses ve ısı çıkarıyorlar. Bu ses ve ısı, daha sonra bir detektör aracılığıyla bir sinyale dönüştürülüyor.“
Elde edilen bu sinyallerle kanserli doku şimdiye kadarki görüntüleme yöntemlerinden, örneğin ultrasondan daha net bir biçimde görüntülenebiliyor. Yvon Kohl, “Bunun faydalarından biri, cildin daha derinlerine nüfuz edebilmesi. Bu sayede cildin oldukça derinindeki muhtelif tümör türlerini de belirleyebiliyoruz” diyor.
Yaygın kullanım için 8 yıl
Uzmanlar, geliştirme çalışmalarının sürdüğü bu yeni kanser teşhis yönteminin hastanelerde kullanılmaya başlaması için daha 8 ila 10 yıla ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.
Frank Grotelüschen / Çeviren: Meltem Karagöz
Editör: Beklan Kulaksızoğlu