1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Erdoğan’a "Kadınların sesine kulak ver" çağrısı

30 Mart 2021

"Kadınların sesine kulan verin" talebiyle bir araya gelen hak savunucuları, Erdoğan’a "Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını geri al" çağrısı yaptı.

https://p.dw.com/p/3rMIn
Fotoğraf: Getty Images/AFP/A. Altan

Avrupa Birliği’nin "Kadınların sesine kulak verin- Kadına karşı şiddetin son bulması için somut adımlar" başlıklı konferansında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunuldu, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararından vazgeçmesi istendi.

Avrupa Konseyi nezdindeki AB Büyükelçisi Meglena Kuneva’nın moderatörlüğünde yapılan ve birçok ülkeden uzmanlar ve kadın hakları savunucularının katıldığı konferansta, Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi çabalarında karşılaşılan güçlükler ele alındı.

İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını denetlemekle görevli olan GREVIO’nun Başkan Yardımcısı Iris Luarasi, Türkiye’nin kadına yönelik şiddetin önlenmesini amaçlayan sözleşmeden çekilmesi ile ilgili dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

"Aileyi sözleşme değil şiddet yıkıyor"

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkesini, kadınların korunması için tasarlanmış İstanbul Sözleşmesi’nden çıkardı. Resmi Gazete’de çekilme ile ilgili olarak herhangi bir gerekçe sunulmadı" diyen Luarasi, Türkiye ve diğer bazı ülkelerde sözleşmenin "aile yapısına zarar verdiğini ve şiddete yol açtığını" iddia eden siyasi güç odakları bulunduğunu, ancak bu kesimlerin gündeme getirdikleri itirazların tamamen dayanaksız olduğunu vurguladı.

"İstanbul Sözleşmesi hayat kurtarır" diyen Luarasi, Türkiye, Bulgaristan, Polonya ve Slovakya gibi ülkelerdeki sözleşme karşıtlarının, sözleşmeyi "aile değerlerine bir saldırı" söylemiyle hedef aldıklarını hatırlattı, "Aileleri ve evlilikleri, aile içi şiddeti önleme ve mücadele önlemleri değil, aile içi şiddettin kendisi yıkıyor" diye konuştu.

Symbolbild Türkei und Gewalt gegenüber Frauen
Fotoğraf: Meltem Ulusoy

"Türkiye’nin çekilmesi gerilemenin örneği"

Konferansta, AB Komisyonu'nun eşitlikten sorumlu biriminin başkan yardımcılığını yürüten Ingrid Bellander Todino da değerlendirmelerini aktardı. Todino, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda son dönemde hem AB ülkeleri içinde, hem de AB dışında gerileme olduğuna dikkat çekerek, "Ne yazık ki Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme adımı da cinsiyet eşitliği alanında yaşanan gerilemenin bir örneği" dedi.

"Kadına karşı şiddet, aileyi ilgilendiren özel bir mesele değil, bir suçtur" diyen Todino, İstanbul Sözleşmesi’nin iddia edildiği gibi, herhangi bir gizli gündemi olmadığının altını çizdi.

İstanbul Sözleşmesi’nin hedeflerinin "çok açık" olduğunu vurgulayan AB yetkilisi, "Sözleşme şiddetin önlenmesini, kurbanların korunmasını ve faillerinin yargılanması öngörüyor" dedi.

"Radikalleri cesaretlendirebilir"

Konferansta Türkiye’deki son gelişmeleri Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) Brüksel Temsilcisi, Avrupa Kadın Lobisi Yönetim Kurulu Üyesi Aslıhan Tekin aktardı.

İstanbul’un ismini taşıyan sözleşmeyi imzalayan ilk ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatan, sözleşmenin TBMM’de oybirliği ile kabul edilmesinden de büyük gurur duyduklarını anlatan Tekin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir gece yarısı duyurulan çekilme kararının ise herkes için bir şok olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesinin sadece kadın hakları bakımından değil insan hakları bakımından da bir gerilemeyi temsil ettiğine vurgu yapan Tekin, bunun aynı zamanda radikal hareketleri, fanatikleri, kadınlara ve kız çocuklarına karşı tavırlarında, uyguladıkları baskıda daha da cesaretlendirebileceğine işaret etti.

"İstanbul Sözleşmesi'nin feshi failleri cesaretlendirecek"

"Türkiye’de sırada ne var?"

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin, hem Türkiye hem de Avrupa Konseyi’nin demokratik ilke ve değerlerinin ihlali anlamına geldiğini söyleyen Aslıhan Tekin, "Soru şu: Peki şimdi sırada ne var?" diyerek de endişelerini dile getirdi. Tekin, Erdoğan’ın adımını bundan sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden çekilme gibi başka adımların izleyip izlemeyeceğinin bilinmediğine işaret etti.

Türkiye’de yaşanan son gelişmelere insan hakları ve özgürlükler perspektifinden bakılması gerektiğini vurgulayan Tekin, "Birlik olmalıyız, kadın, LGBT+ insan hakları alanında gerilemeye izin vermemeliyiz. Her türlü şiddete karşı mücadele için hem bizim hem tüm hükümetlerin İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak zorunda" diye konuştu.

"Nefret söylemine son verilmeli"

Türk Hükümeti’nin sözleşmeden çekilmek için LGBT+ topluluğunu bahane olarak gösterdiğini, hedef aldığını, artık buna son verilmesi gerektiğini söyleyen Tekin, "Hükümet yetkilileri nefret söylemine, cinsiyet ve cinsel yönelim temelli ayrımcılığa son vermek zorunda. Türkiye Anayasası’nın hükümleri görmezden gelinmemeli, ihlal edilmemeli. 19 Mart’ta yayımlanan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı Anayasa’yı ihlal ediyor ve hemen geri alınmalı" görüşünü dile getirdi.

Çekilme kararını kabul etmediklerini vurgulayan Aslıhan Tekin, başlatılan hukuki mücadele hakkında bilgi verirken, tüm Avrupa Konseyi üyelerine, tüm bölgesel ve küresel kadın örgütlerine, feminist ve LGBT+ hak savunucularına dayanışma sergilemeleri çağrısını yaptı.

Avrupa ülkelerine Türkiye çağrısı

Öte yandan Uluslararası Af Örgütü’nün Finlandiya’daki cinsiyet eşitliği uzmanlarından Pia Puu-Oksanen, İstanbul Sözleşmesi’nin kadınların şiddetten korunması için büyük önem taşıdığını dile getirdiği rakamlarla savundu.

Finlandiya’da her üç kadından birinin hayatlarında en az bir kez fiziksel ya da cinsel şiddete hedef olduğunu, sadece bir yılda cinsel şiddet yaşayan kadınların sayısının 50 bini aştığına dikkat çeken Puu-Oksanen, "Bu veriler Finlandiya’nın, kadınlar için Avrupa’daki en tehlikeli ülkelerden biri olduğunu ortaya koyuyor. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi hepimiz için bir umut ışığı" diye konuştu.

"Siyasi baskı olduğunda, imkansız görünen reformlar mümkün oluyor" diyen Puu-Oksanen, hem Ankara’ya hem Avrupa başkentlerine çağrı yaparak şunları kaydetti:

"Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini öngören karar geriletici bir adımdır ve Türkiye’deki kadın ve kızların şiddete karşı korunmasında önemli bir araçtan mahrum bırakılmasına yol açmaktadır. Türk makamları, şayet gerçekten de iddia ettikleri gibi kadın ve kızları şiddetten korumak istiyorlarsa, o zaman hemen sözleşmeden çekilme kararını geri almalılar. Tüm Avrupa ülkeleri Türkiye ile her ne alanda temas halinde olurlarsa olsunlar, bunun merkezine kadın hakları ve cinsiyet eşitliğini koymalılar."

Değer Akal

©️ Deutsche Welle Türkçe