İki devletli çözüm reçetesi
2 Haziran 2009Ortadoğu’daki kanlı anlaşmazlığa çare olması öngörülen iki devletli çözüm neredeyse unutulup gitmişti. Avrupalı politikacıların, egemen Filistin devleti kurulmasının İsrail ve Filistinlilere güvenli barış getireceği şeklindeki sözleri, söylemiş olmak için söylenmişe benziyordu.
Örneğin Almanya Başbakanı Angela Merkel. Merkel, “Almanya, İsrail’in Yahudi devleti olarak varlığını güvence altına alıp, resmen tanınmış sınırlar içindeki Filistin devletinin işlerliğini garanti edecek olan iki devletli çözümü desteklemektedir” açıklamasında bulunmuştu.
Filistinliler de kuşkuluydu
İki devletlilik, Ortadoğu’da giderek daha az yandaş bulmaya başladı. İsrail’deki tartışmalarda bu formül artık rol oynamıyordu. Yerleşim politikası devam ederken ve yeni yerleşimler kurulup eskileri genişletilirken, Filistinli politikacılar da iki devlet formülünü giderek kuşkuyla karşılamaya başladılar.
Filistinli hekim ve politikacı Mustafa Barguti, Amerikan CBS Televizyonu’nda kuşkularını şöyle dile getirmişti: “Kalbim iki devletli çözümün mümkün olduğunu söylese de beynim bunun tam tersini düşünüyor. Yerleşimler yüzünden. Yerleşimciler, iki devletli çözümün bölge halklarına sunduğu barış umudunu tahrip ediyor.”
Barış savunucuları umutlandı
Ama ABD Başkanı Barack Obama, iki devletli çözümü yeniden gündeme getirdi. İsrail barış hareketinden Jeff Halper, Obama’nın göreve başladıktan hemen sonra çözüm arayışını uluslararası ajandaya taşımasından umutlandıklarını ve yeni Amerikan yönetimi açısından İsrail – Filistin çatışmasına son verilmesinin Arap dünyasıyla Washington arasındaki barışın ön şartı olduğunu söylüyor.
Halper sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yeni Amerikan yönetimi İsrail – Filistin anlaşmazlığıyla Ortadoğu’daki diğer sorunlar arasında doğrudan bağlantı bulunduğunu açıkça söylüyor. Eski dışişleri bakanlarından James Baker de İsrail – Filistin anlaşmazlığının bütün İslam dünyasındaki istikrarsızlığın merkez üssü olduğunu söylemişti. Beyaz Saray’ın Yahudi Kurmay Başkanı Rahm Emanuel de daha geçen hafta, İsrail – Filistin sorunu aşılmadan İran meselesiyle uğraşamayacaklarını söyledi. Washington’da çok önemli ve umut verici değişiklikler oldu. Ancak yine de uyanık olmamız lazım.”
Yerleşim birimleri sorunu
İsrail barış hareketi, Washington’da hazırlanan planların titizlikle incelenmesi gerektiği görüşünde. Halper, Obama’nın, selefi Bush’un Batı Şeria’daki en büyük Yahudi yerleşim biriminin boşaltılmasında ısrar etmeme kararına uymasının mümkün olduğunu söylüyor.
Amerikan asıllı Etnoloji Profesörü Halper, İsrail hükümetinin yerleşim politikasına karşı çıkıyor. Halper, Batı Şeria ile Kudüs yakınlarındaki büyük yerleşimler dağıtılmadan yaşama gücüne sahip bir Filistin devletinin kurulamayacağı görüşünde.
Halper bu görüşünü şöyle dile getiriyor: “Yerleşim blokları Filistin bölgesini üç kantona ayırıyor. Bu bölgelerde Filistinliler belki toprakların yüzde 80’ine sahip olabilir. Ama birbirinden kopuk olması ve İsrail tarafından kontrol edilmesi ve hiçbir Arap devletine sınırı olmaması bu bölgeyi tecrit ediyor. İsrail aynı zamanda hem suyun başında hem de Filistin devletinin ekonomik kalbi olması beklenen Kudüs’ü kontrol altında tutuyor.”
Halper, aksi takdirde Filistinlilerin ırk ayrımı Güney Afrika’sını andıran yerleşim birimlerine hapsolacağını söylüyor. İsrail ve Filistin barış hareketleri, Obama’nın bu gerçeği idrak edip, gerçek iki devletli çözüme yarayacak yeni bir plan hazırlamasını umuyor.
Bettina Marx / DW, Çeviren: Ahmet Günaltay
Editör: Hülya Köylü