Küçük yaştaki evliliklere tartışmalı çözüm
29 Ekim 2019Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçen Mayıs ayında açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında çıkartılması hedeflenen paketlerden ikincisiyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Yaklaşık 160 maddelik düzenleme için toplamda 5 ya da 6 paketin çıkartılması hedefleniyor. Ancak ikinci paketle ilgili hazırlıklar daha tamamlanmadan pakette yer alacağı tahmin edilen nafaka ve küçük yaştaki evliliklerle ilgili iki düzenleme tartışmalara yol açtı.
Konuya yakın siyasetçilerden edinilen bilgiye göre, ikinci ya da üçüncü pakette yer verilmesi konuşulan ancak son halini almayan düzenlemeye göre “çocuk ile şahıs arasındaki yaş farkının 10’un üzerinde olmaması ve evlilik gerçekleşmesi halinde cezanın ertelenmesi” düşünülüyor.
DW Türkçe’nin konuştuğu MHP’li vekiller de “şartlı ceza indirimi ve infaz düzenlemesi” beklentilerini paylaşarak bu kapsamda “küçük yaşta evlenmiş, ancak erkek cezaevinde olduğu için mağdur olan aileler” için bir düzenlemenin de plan dahilinde olduğunu ifade ediyor.
Bu mağduriyetin de açılan kamu davasının yaklaşık 5-6 yıl sürmesiyle de 2-3 çocuklu bir ailenin babasının hapse girmesi olarak oluştuğuna dikkat çekiliyor. Sorunu gündeme getiren milletvekillerine göre Türkiye’de bu tür 5 bine yakın aile bulunuyor.
Sözüer: "Tecavüzcüyle evlendirme zihniyeti devam ediyor”
Ceza hukukçuları ile kadın dernekleri düzenlemeyi savunan partilerle aynı görüşte değil. Mağdur ailelerin siyasetçiler tarafından “göz boyama için kullanıldığı” belirtilerek düzenlemenin arkasında başka amaçlar bulunduğu belirtiliyor.
Ceza hukukçusu Prof. Dr. Adem Sözüer, DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, çocukları cinsel istismar suçundan cezaevinde bulunanları mağdurla evlendirerek cezasız bırakmak isteyenlerin bu konuyu sürekli gündemde tuttuğunu savunuyor. Sözüer, “Tecavüzcüyle evlendirme uygulaması 2005’te yeni Türk Ceza Kanunu ile kaldırılmasına rağmen, belli kesimlerde bir zihniyet olarak maalesef duruyor. Toplumda tecavüzcüyle evlendirmeye karşı büyük tepki olduğu için özellikle siyasette bu açıkça ifade edilmiyor ama başka sorunların arkasına gizlenerek yine geri getirilmek isteniyor” diyor.
AKP, 2016 yılında "cebir tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın işlenen cinsel istismar suçunda mağdur ile failin evlenmesi durumunda cezanın uygulanmasının ertelenmesini” teklif etmiş, ancak kadın dernekleri ve muhalefetten gelen büyük tepki üzerine geri adım atılmıştı.
Sözüer, 15 yaşına gelmemiş çocukların aileleri tarafından bazen “davul zurnayla”, bazen de imam nikahı adı altında bir araya getirildiğine, iki çocuk arasında “cebir, tehdit ya da hile” ve dolayısıyla istismar söz konusu olmadığı halde erkek çocuğun kanuna aykırı olarak cezalandırıldığına dikkat çekiyor. Sözüer, aslında kanunen evlenmeleri mümkün olmamasına rağmen küçük yaştaki çocukları karı-koca gibi yaşamaya sürükleyen kişilerin sorumlu tutulması gerektiğini vurguluyor.
Sorunun Yargıtay’ın kanuna aykırı içtihadından kaynaklandığını savunan Sözüer'e göre kalıcı çözüm ise aralarında 3 yaş fark olan akran çocukların birbirlerine karşı, cebir, tehdit veya hile olmadan gerçekleştirdikleri cinsel davranışlara, dünya örneklerinde olduğu gibi ceza verilmemesi. Sözüer değerlendirmesini "Defalarca her alandan uzmanlar bunu önerdi, ama bence bilerek böyle çözülmüyor. Çünkü hâlâ kafalarda cinsel suçlarda mağduru tecavüzcü ile evlendirerek namusu kurtarma fikri ile 12 yaşını bitiren kız çocuklarını imam nikahı veya başka bir ad altında baş-göz etmeyi meşru gören bir zihniyet var” şeklinde sürdürüyor.
TÜİK verilerine göre 2018'de Türkiye’de 23 bin 906 çocuk yaşta evlilik var.
Güllü: “Eskisinden daha kararlıyız”
Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü de bu düzenlemeye karşı çıkan isimler arasında.
Anayasa Mahkemesi’nin “resmi nikah olmadan dini nikah kıyılamaz” maddesini 2016’da iptal etmesiyle resmiyetin içinin boşaltılıp din insanlarının kıydığı nikahların önünün açıldığını söyleyen Güllü şunları aktarıyor: “Şimdi diyorlar ki af getireceğiz, ama ortada bu karar dururken bu tür nikahların sayısı sürekli artacak. Hapistekiler çıkacak ama o zaman suç cezasız kalmayacak mı? Suçun cezası açıkta kaldığı ve suç işlemenin önüne engel koymadığınız müddetçe bugün bu affı yaparsınız ama 10 yıl sonra yine yapmak zorunda kalırsınız.”
Güllü, bu affın getirilmesi durumunda devletin “tecavüze çanak tutmuş” olacağını ifade ederek “Devlet affedici değildir, devletin affetme hakkı yoktur. Devletin gelecek nesillerini koruma görevi vardır ve bunu yapmak zorundadır” diyor.
Düzenlemeyi getirmek isteyen AKP ile MHP ise bunun “tecavüzcüleri aklama” olmadığını, erken yaşta evlilik yapmış ve bu evlilikten çocukları da olmuş ailelerin mağduriyetini gidermeyi amaçladıklarını, arkasında başka bir niyet bulunmadığını belirtiyor.
Ancak kadın dernekleri düzenlemenin pakete konulması durumunda 2016’da gösterdikleri tepkiyi yinelemeye hazırlanıyor. Güllü, şu an için resmi görüşmelerle konuyu halletmeye çalıştıklarını ancak her zamankinden daha kararlı olduklarını söyleyerek “Merhamet denilerek hukukun üstüne geçilemez, biz merhamet adaleti değil hukuk adaleti istiyoruz” vurgusu yapıyor.
Nafaka düzenlemesi ile kadınlara ev hapsi
İkinci yargı paketinde yer verilmesi düşünülen ve tepki çeken bir başka madde de yoksulluk nafakasının sınırlandırılması ile ilgili. Henüz son halini almayan paket ile nafakanın ik yıldan az olmamak şartıyla evlilik süresi kadar verilmesi düşünülüyor.
Nafaka Hakkı Kadın Platformu ve TCK 103 Kadın Platformu üyesi 196 kadın örgütü, 18 Ekim'de ortak bir bildirge yayımlayarak düzenlemeye karşı çıkmıştı.
Yeni yargı paketinde bunlara ek olarak kadınlara ve yaşlılara ev hapsi gibi düzenlemeler de öngörülüyor.
MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın yaptığı son açıklamaya göre MHP’nin talep ettiği şartlı ceza indiriminin kanunlaşması durumunda, ilk etapta 93 bin, zaman içinde ise 36 bin olmak üzere toplam 129 bin kişinin tahliye olması bekleniyor.
Gülsen Solaker / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe