1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hakarete cezanın yasal çerçevesi

21 Eylül 2012

"Tanrı'ya ve peygamberlerine hakaret" suçu nerede başlar, fikir ve ifade hürriyeti nerede biter tartışması Almanya'da da yürütülüyor. Almanya'da bu alanda bir kanun bile yürürlükte.

https://p.dw.com/p/16CRt
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Almanya'da Tanrı'ya ve peygamberlerine hakaret, ceza kanununda bir suç olarak tanımlanıyor. Son olarak 1969 yılında değişikliğe uğrayan Alman Ceza Kanunu'nun 166'ncı maddesi, "kamu huzurunu bozacak nitelikte başkalarının dinî inançlarına hakaret ve küfür eden kişilerin üç yıla kadar hapisle cezalandırılmasını" talep ediyor.

Regensburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku ve Kriminoloji Kürsüsü uzmanlarından Prof. Dr. Henning Ernst Müller, 166'ncı maddenin 1969'da reformdan geçmesinden bu yana Almanya'da uygulama örneklerinin hemen hemen görülmediğine dikket çekiyor:

"Ceza Kanunu'nun 166'ncı maddesinde tanımlanan dine hakaret düzenlemesinden hüküm giyenlerin sayısı 10 civarında. Bu maddenin uygulamada çok az anlamı olduğunu söyleyebiliriz. Bu maddeye dayanarak soruşturma açılması talepleri ise savcılıklar tarafından düşürülüyor. Savcılık bu tür kararlarda ifade hürriyetini esas alır ve kamu huzurunun bozulmamış olduğunu vurgular."

1994'te Trier'de, Katolik Kilisesi'nin başvurusu üzerine bir müzikalin gösterimi Ceza Kanunu'nun 166'ncı maddesine dayanarak yasaklandı. 2006 yılında ise "Kuran" yazdırdığı tuvalet kağıtları rulolarını dağıtan bir kişi, bir yıl tecilli hapis cezasına çarptırıldı.

"166'ncı madde sertleştirilsin"

2000 yılında ise bir grup muhafazakâr Alman politikacı, 166'ncı maddenin daha da sertleştirilmesi için girişimde bulundu. Girişimde bulunan siyasetçiler, mevcut haliyle düzenlemeden İslam dinine mensup kişilerin yararlandığına dikkat çekiyor.

"Mensupları bir hakaret ve küfür karşısında özellikle saldırgan tepki gösteren, duygusal tavır alabilen bir dine hakaret edildiğinde, bu hakaret kamu huzurunu bozabilecek bir nitelik taşır. Buna karşılık daha hoşgörülü bir dinin mensupları uygulamada Ceza Kanunu'nun bu maddesinden fiilen yararlanmamış olur."

Regensburg Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Müller, 166'ncı maddenin tamamen kaldırılmasından yana olduğunu belirtiyor:

"Kamu huzurunun bozulması ölçütünü bir kenara bıraktığınızda dine hakaret ve ifade hürriyeti arasında bir kıyaslama yapmanızın da anlamı kalmıyor. Bu noktada iş, hâkimin neyi tam olarak hakaret çerçevesinde değerlendirdiğine kalıyor. Kanımca bu maddeyi Ceza Kanunu'ndan tamamen çıkarmak gerek."



© Deutsche Welle Türkçe

Michael Gessat / Nihat Halıcı

Editör: Ercan Coşkun