"Batı ile kavgalı Türkiye Rusya'yı mutlu ediyor"
6 Ağustos 2018Güvenlik uzmanı Metin Gürcan, Amerikan Senatosu'nun Türkiye’ye F-35 teslimatının durdurulması yönündeki kararı üzerinden Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu savunma risklerini değerlendirdi. Ankara’nın aynı anda ABD ve Rusya’yla kritik savunma işbirliği yürütmesinin imkansız olduğunu söyleyen Gürcan, DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
DW Türkçe: F-35'lerin Türk ordusu için anlamı nedir?
Metin Gürcan: ABD F-35 uçaklarıyla birlikte kendisi için ürettiği savunma ve uzay teknolojisini NATO müttefiklerine açtı. F-35, beşinci nesil savaş uçağı ama sadece uçak anlamı taşımıyor. Bir stratejik kültür ve kimlik beyannamesi niteliğinde. Radara yakalanmayan F-35’ler, özel bir NATO savunma ağı yaratıyor. Türk Hava Kuvvetleri F-35 projesini Türkiye’yi uzaya taşıyacak bir proje olarak tanımladı, F-35’lerin sadece hava sahası hakimiyeti için değil Türkiye’nin uluslararası uzay yarışında elini kuvvetlendireceğini duyurdu. Yani siz NATO savunma ağını kullanmazsanız, F-35’i uçaramazsınız. Bu yüzden Türkiye, F-35’lerle birlikte Batı savunma ağının önemli bir parçası olacak.
NATO müttefiki Türkiye, NATO’nun ihtilaf yaşadığı Rusya ile aynı anda savunma işbirliği yürütebilir mi? Türkiye, Rusya’yla S-400 bağı kurmaya çalışıyor.
Hem F-35 hem de S-400 sistemleri; savunma ve güvenlik alanında çok kritik önem taşıyor. Tıpkı F-35’ler gibi, S-400’lerin de sadece rampa ve uçaktan oluştuğunu düşünmemek lazım. İki proje de yüksek irtifada savunma ve güvenlik özelliği taşıyor ve uzay çalışmalarında rol oynuyor. Bu yüzden F-35’ler ile S-400’ler iki ayrı karpuzdur ve bir koltuğa sığmaz. Yani siz; aynı anda Rusya ve ABD'yle kritik savunma alanında işbirliği yürütemezsiniz. S-400’lerin bataryalarının nerelere konulacağına Rus subaylar karar verecek. Hem Rusya’nın savunma ağında olacaksınız hem de Amerika’nın; örneğin İran ve Rusya’dan nasıl korunacağına ilişkin geliştirdiği NATO ağında olacaksınız. Ateşle baruttur F-35’ler ile S-400’ler. Aynı anda iki işbirliğinin yürümesi imkansız.
Trump, ABD Senatosu'nun F-35 savaş uçaklarının Türkiye’ye teslim edilmemesi yönündeki yaptırım kararını uygulayabilir mi?
F-35’leri yapan bir konsorsiyum, ticari bir entite. Türkiye konusunda karşılıklı anlaşmalar yapıldı. Ve Türkiye’ye verilen taahhütler var. Türkiye, F-35 tedariğinde geri dönülmez hattı geçti. Sadece, krizler yüzünden gecikme yaşanacağını söyleyebiliriz. Bu yüzden konsorsiyum, ABD yönetiminden krizin bitip Türkiye’ye verilen taahhütlerin yerine getirmesini isteyecektir.
"Gürültülü diplomasi sonuç getirmez”
Türkiye ile ABD arasında perde arkasında bir takım pazarlıkların yapıldığı konuşuluyor. Kriz tırmandıkça, Türkiye’nin istediğini elde etmesi mümkün mü?
S-400’lerin Türkiye’ye gelmesi, teslimi büyük resimde teferruat görünüyor. Rusya’nın derdi Türkiye’ye S-400’leri teslim etmek değil, S-400’ler aracılığıyla Batı ile Türkiye arasındaki kavgayı büyütmek. Batı ile kavgalı bir Türkiye, Rusya’yı mutlu ediyor. Rusya, Suriye’yi ortaya atarak Ukrayna dahil dünyanın pek çok yerinde yarattığı ihtilafların üstünü kapatabiliyor. Türkiye’nin önümüzdeki süreçte ABD ile krizi daha da tırmandırarak bir şey elde etmesi mümkün görünmüyor. Etkin ve sessiz bir diplomasi yerine gürültülü bir diplomasi tercih eden Ankara; ekonomisi başta olmak üzere hem kendi içindeki hem de bölgedeki siyasi dengeleri sarsabiliyor. Bölgesel revizyonist bir ülke görüntüsü veren Türkiye, Batı’ya meydan okumalarını popüler düzeye kavga boyutuna taşımasaydı, krizleri sessiz yönetebilseydi Amerika’dan istediklerini daha kolay bir şekilde alabilirdi.
Türkiye’nin ABD ile ‘krizli bir ilişkide olması’, Suriye’deki gelişmeleri nasıl etkileyecek?
Rusya, Suriye'ye 2015 Ekiminde girdi. O günden beri de ABD ile çatışma halinde. Ama son dönemde ilk kez bir uzlaşma zemini yakaladıklar. Suriye’nin güneyinde İsrail, Ürdün ve Mısır’ın arabulucuğuyla masaya oturdular. Suriye’nin güneyinde İran yanlısı milisler geri çekiliyor, bölgede ABD ile Rusya’nın yakınlaştığını gösteren birtakım gelişmeler yaşanıyor. Ankara için ise Suriye’nin kuzeyinde Fırat nehri bir sınırdı. Fırat’ın doğusunda ABD, batısında ise Rusya hakimdi. Ankara, Rusya ile ABD arasındaki çatışmaları iyi değerlendirip bir denge politikası gütmeye çalıştı. Şayet Suriye’nin güneyindeki ABD-Rusya anlaşması, kuzeye de taşınırsa Ankara’nın kuzey Suriye politikası çökecek. Kritik noktanın da İdlip olduğu anlaşılıyor. İdlip’de radikal unsurlar zamanla ABD ve Rusya’nın ortak düşmanı oluyor. Burada, ABD ile Rusya bir uzlaşmaya doğru giderse Ankara’nın Suriye politikası sıkıntıya girecek. Bu yüzden Ankara’nın ‘krizli ilişki’ biçiminden bir an önce çıkıp, işbirliğine dayalı ilişki biçimini geliştirmesi özellikle Suriye’de hayati önem taşıyor.
Erdoğan, yerli savunma projelerine yüklü bütçe ayırmaya kararlı. Türkiye'nin, ABD ve Rusya'dan bağımsız kendi üreteceği uçak ve füze sistemleriyle güvenlik açığını kapatması mümkün mü?
Son üç yıldır savunma sanayinde iyi bir rüzgar yakalandı. Asker-sivil koordineli çalışıyor, vakıf şirketlerinin piyasadaki tekeli kırılmaya, rekabetçi bir piyasa oluşmaya başladı. Üniversite, ordu ve savunma sanayi ortak projeler üretiyor. Ama bu bir sürdürülebilir başarı hikayesi mi? Türkiye, 1 milyar 800 milyon dolar savunma ihracatını 2023’te 25 milyar dolara çıkartmayı planlıyor. Şu anda sektörde 4 bine yakın sağlam mühendis, nitelikli eleman var. İhracatta istenilen düzeye çıkılması demek, sektördeki nitelikli eleman sayısının da 10 kat artırılması demek. Peki siz, 2023’te 40 bin nitelikli elemanın çalışacağı bir ortam yaratabilecek misiniz? Böyle bir politikanız var mı? Ne yazık ki, bu elemanların artacağına dair elimizde bir gösterge yok. Pakistan’a helikopter satıyorsunuz ama ana parçalarını İngilter ve ABD'den temin ediyorsunuz. Türkiye’nin tüm bunları çok iyi hesap etmesi gerekiyor.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe
Metin Gürcan, İstanbul Politikalar Merkezi'nde (İPM) güvenlik araştırmacısı olarak görev yapıyor.