Google'dan veri skandalı
27 Ocak 2015Google yeni bir veri skandalıyla daha karşı karşıya. Wikileaks, Google'ın kendilerine gönderdiği, mahkemenin ilgili arama emirlerini yayınladı. Bu belgelerde mahkemenin, söz konusu Wikileaks çalışanlarına ait silinmiş ve silinmemiş tüm e-posta, adres listeleri ve e-posta taslaklarının paylaşılması talimatı gönderdiği görülüyor. Wikileaks, Google'ın 2012 yılında gönderilmiş bu mahkeme kararları hakkında iki yıldan uzun bir süre boyunca kendilerine bilgi vermemesi nedeniyle öfkeli. Olaydan etkilenenlerden biri olan Wikileaks çalışanı Sarah Harrison'a olayın ayrıntılarını sorduk.
DW: Google Amerikan hükümetine ne tür bilgiler aktardı?
Sarah Harrison: Tüm bildiğimiz, Amerikan hükümetinin sahip olduğumuz tüm Google hesapları ile ilgili her şeyi talep etmiş olduğu. Buna tüm e-postalar, silinmiş e-postalar, adres defterinde yer alan kişi bilgileri, hesaplarımıza giriş yaptığımız IP adresleri de dahil. Bu bizim üzerimizden kuruluşla ilgili her tür bilgiyi elde etme çabasını ortaya koyuyor. Bizim e-posta hesaplarımızla ilgili ilginç olan nokta ise bu hesapların Wikileaks’e katılmadan önceden beri sahip olduğumuz kişisel hesaplar olması. Bu da ABD hükümetinin Wikileaks ile ilgili mümkün olan her tür bilgi kırıntısına ulaşmak için özel hayatımıza ait kişisel bağlantılarımıza kadar hey şeyin haritasını çıkartmaya çalıştığını gösteriyor.
DW: Daha önce Twitter ile de benzer bir deneyim yaşanmıştı. Bu iki olay arasında bir fark söz konusu mu?
Harrison: Evet, Twitter ile de benzer bir durum olmuştu. Amerikan hükümetinden Twitter’a gönderilen birtakım emir ve celpler aracılığıyla Wikileaks'e bağlı farklı kişilerle ilgili bilgi talep edilmişti. Twitter olayında önemli olan ise Twitter'ın bu konuyu ilgili kişilere haber vermesini engelleyen bilgilendirme yasağı kararıyla mücadele etmesi ve bunda da başarılı olması. Bu emsal teşkil eden bir durum. Google vakasında ise bunu denedikleri yönünde herhangi bir kanıt bulunmuyor. Sadece boyun eğip, aynı Amerikan hükümetinin dediği gibi davrandılar ve 2,5 yıl boyunca da bunu bize söylemediler.
DW: Peki Google'ın sizi bilgilendirmede bu kadar gecikmesinin sebebi ne olabilir?
Harrison: Bunun öncelikle mahkemenin getirdiği bilgilendirme yasağına bağlı olduğunu zannediyorum. Peki bu yasak neden tam da şimdi kaldırıldı? Ve ne zaman kaldırıldı? Bunu bilmek mümkün değil... Her halükarda üçümüz de haberi Noel'den bir gün önce aldık.
DW: Sizce adınız neden bu listede yer alıyor?
Harrison: Soruşturma Julian ile ilgili, önce Julian, ondan sonra da Wikileaks ile. Ben de bu kuruluş için çalışıyorum. Peki, neden ben? Açıkçası bu bilinmiyor. Bir diğer ilginç nokta, soruşturmayı yürüten polis yetkililerinin bu izni çıkartabilmek için mahkemeye başvurduklarında, bunun gerekçelerini açıklamaları ve bir takım ciddi iddiaları ortaya koyması gerekiyor. İlginç olan tüm bu gerekçelerin hala gizli bilgi sınıfında olması. Elimizde söz konusu mahkeme emrinin bir bölümü var. Buna göre bir suç işlediğimizden şüpheleniliyor ve e-posta hesaplarımıza erişilmesinin bunun soruşturulmasına yardımcı olacağı kaydediliyor. Suçlamalar arasında casusluk, komplo kurmak, bilgisayar aracılığıyla sahtekarlık ve suistimal var. Su suçlamalarla bu emrin çıkartıldığını biliyoruz ama neden bizim seçildiğimizi bilmiyoruz.
DW: Google'ın bu uygulaması kesin olarak teyit edildiğinde tepkiniz ne oldu?
Harrison: Wikileaks çalışanları olarak yüksek güvenlik kuralları uyarınca çalışıyoruz. Kitlesel bir gözetleme değilse de, sonuçta bir hedef konumunda olduğumuzun farkındayız. Beni en çok üzen sanırım bunun benim yıllardır sahip olduğum kişisel hesabım olması. Ailem ve arkadaşlarımla yaptığım kişisel yazışmalardan bahsediyoruz. Bu özel hayata müdahaleye bambaşka ve somut bir boyut getiriyor.
DW: Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Harrison: Yasal bir süreç başlattık. Avukat ekibimiz Google'a yazılı olarak konuşma yasağı emrine neden karşı koymadıklarını sordu. Doğu Virginia Mahkemesi’ne yazarak, daha fazla bilgi almaya, e-postaları tam olarak neden istediklerini anlamaya çalışıyorlar. Yasal süreci gerektiği şekilde sürdüreceğiz.
©Deutsche Welle Türkçe
Leon Jakov