1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

FAZ: Halka açık mekanlar masumiyetini kaybetti

30 Temmuz 2019

Almanya'nın Frankfurt kentinde sekiz yaşında bir çocuğun trenin önüne itilerek öldürülmesi ve Rusya'da muhaliflere yönelik sert uygulamalar Alman basınında öne çıkıyor.

https://p.dw.com/p/3MwVC
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/A. Arnold

Alman basınında, ülkede son dönemde artan şiddet eylemleri ve saldırılar geniş bir şekilde yer aldı. Frankfurter Allgemeine Zeitung'da, 20 Temmuz'da Voerde garında 34 yaşında bir kadının, dün ise Frankfurt ana tren garında 8 yaşındaki bir çocuğun, trenin önüne itilerek öldürülmelerinin toplumda yol açtığı korku şu ifadelerle mercek altına alınıyor:

"Neden olduğu korku büyük. Çünkü tren garlarında, yani yola çıkılan ve gidilmek istenen yerlere varılan, çok işlek olan yerlerde, ansızın, hiç beklenmedik bir anda hedef alınılıyor. Halka açık mekanlar 11 Eylül 2001 yılındaki saldırılardan bu yana masumiyetlerini kaybettiler. Pazar alanları ve garlar daha önce de suç işlenen yerlerdi. Ama dikkatlerin buralara odaklanması, olabildiğinde çok insanı öldürebilme hedefiyle yapılan İslamcı saldırılardan bu yana söz konusu… Son iki münferit cinayet genel güvenlik durumunun özünde bir değişime yol açmıyor. Ama burada da sözkonusu olan güvenlik. Kriz toplantısı için tatilini yarıda kesme kararıyla da Bakan Seehofer siyasi bir mesaj vermiş oldu."

Frankfurter Rundschau ise 8 yaşında bir çocuğun ölümüne yol açan Frankfurt saldırısı üzerine Almanya için Alternatif Partisi (AfD) Federal Meclis Grup Başkanı Alice Weidel'in sosyal medyada yaptığı, "Önce ülkemizin vatandaşlarını koruyun” paylaşımını yorum sütununa taşıdı:

"Alice Weidel gibi bir kadını, pişirdiği kirli çorbası için bir zanlının kökenini araçsallaştırmaya iten nedir? Frankfurt ana tren garında bir çocuğun öldüğü haberi duyulur duyulmaz, 'Sınır tanımayan hoşgeldin kültürünüz yerine artık önce ülkemizin vatandaşlarını koruyun!' tweetini attı ve hemen ardından da fanları alkışlamaya başladı. Daha bir hafta önce Hessen eyaletinde, Wächtersbach'ta, Eritreli bir kişi saldırıya hedef oldu. Bu gayet tabii ki aynı ülke vatandaşı olan Frankfurt saldırısı zanlısının suçunu hafifletmez. Ama Alice Weidel o zaman tweet attı mı? Hayır. Bir insan şiddet eylemine girişiyor, korkunç olan da bu zaten. Suçlular ve kurbanlar var. Artık lütfen bunları vatandaşlıklara ve ten rengine göre sınıflandırmaya son verin."

Lüneburg’da yayınlanan Landeszeitung'ta, Rusya’da zehirlendiğinden şüphelenilen muhalif lider Aleksey Navalni bağlamında Vladimir Putin'in yönetim anlayışı ele alınıyor:

"Rusya Devlet Başkanı şimdi Financial Times'a liberalizmin hayatta kaldığını söylüyor. Bunun karşısında Kremlin, Rusların yolunun sonsuzluğu hedeflediğinden emin görünüyor. Peki bir rejim sadece giderek kaybolan bir azınlığın aslında hiçbir anlam taşımayan bir seçim için düzenlediği protesto eylemini bastırdığı sürece mi istikrarlıdır? Muhaliflerin gözaltında tutulurken birdenbire zehirlenme semptomları göstermeye başladıkları bir rejim mi? Hayır. Ancak korkan bir devlet böyle hareket eder. Kendi halkından korkan bir devlet. Eğer Putin tarihi yalnızca kendi iktidarını güçlendirmek için istismar ediyor olmasaydı, halka karşı orantısız güç kullanılmasının iktidar sisteminde bir dokuma hatası ve sıklıkla çöküş anlamına geldiğinin farkına varabilirdi."

Reutlinger General-Anzeiger'in yorum sütunlarında da Rusya'daki protestolar ön planda:

"Navalni'nin gerçekten hapishanede zehirlenmeye çalışılıp çalışılmadığı ya da bir alerji şoku geçirip geçirmediğini tespit etmek mümkün değil. Bu, Rusya'daki siyasi tartışma için de aslında birincil önem taşımıyor. Navalni'nin tutuklanması ve zehirlenmesi tartışması, eylemciler açısından bir uyarı niteliğinde. Yerel seçimlere bağımsız adayların katılmasına izin verilmemesine karşı sokağa çıkmışlardı. Su götürmez mesaj şu: Eğer boyun eğmezseniz, sizin başınıza da Navalni'nin başına gelenler gelir. Devlet daha güçlüdür ve onun karşısında sizin bir şansınız yoktur."

dpa / DW,BÜ,ET

©Deutsche Welle Türkçe