1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ekonomide resesyon işaretleri

Karl Zawadzky15 Kasım 2007

Amerikan gayrımenkul sektöründeki gelişmelerin uluslararası mali piyasalarda neden olduğu kriz henüz durulmadı. Uzmanlar ortaya çıkan birçok faktörü durgunluk işaretleri olarak yorumluyor.

https://p.dw.com/p/CAs8
Karşılıksız kredilerin öz sermaye üzerinden amortismanı dünyanın büyük bankalarına yüz milyarlarca dolar kaybettirdi.
Karşılıksız kredilerin öz sermaye üzerinden amortismanı dünyanın büyük bankalarına yüz milyarlarca dolar kaybettirdi.Fotoğraf: AP

Gerçekler artık bir bir gün ışığına çıkıyor. Başta Avrupa ve ABD’dekiler olmak üzere dünya bankaları riskli ipotek senetlerine yaptıkları yüklü yatırımlardan büyük zararla çıktı. Para kazanmadığı ya da geliri çok düşük olduğu halde ev sahibi olmak isteyen Amerikalılar’ın ipotek sözleşmelerine yatırılan paralar sonunda finans piyasalarını çökme noktasına getirdi.

Wall Street’teki dünyanın en büyük borsasında spekülatörlerin en sevdikleri soru, ‘sıra şimdi kimde?’. Büyük bankaların en üst katlarında kimin koltuğundan olacağı sürekli merak konusu. İpotek krizi yüzünden işini kaybedenler oldukça yüksekten düşmekle birlikte yumuşak iniş yaptı. Merrill Lynch’in yönetim kurulu başkanı 160 milyon dolar tazminat alırken Ctigroup’un acar yönetim kurulu başkanı Charles Prince 95 milyon dolarlık emeklilik ikramiyesiyle köşesine çekildi.

Karşılıksız kredilerin hacmi belirsiz

Avrupalı işletmecilerse ağzını havaya açtı. İsviçre ve Almanya’daki bankalarını Amerikan ipotek spekülasyonuna kurban eden yöneticiler kapıdışarı edildi. Çürük emlak kredisi kağıtlarına yatırılan milyarların battığını hatırlatan Amerikan borsa komisyoncusu Stephen Popora skandalın daha da büyümesinden endişeli: “Gayrı menkul kredileri krizinin ne boyutlar alacağını kimse kestiremiyor. Çürük kredi paketleri dünya bankaları arasında hızla el değiştiriyor ama kimse karşılıksız kredilerin hacmini söyleyemiyor.”

Amerikan gayrımenkul piyasasındaki bonitesi düşük müşterinin artan faizlerin altından kalkamayacağı belliydi. Sabit faiz sisteminin geçerli olmadığı Amerika’da kredi simsarları, mal sahibinin gelir durumuna bakmadan ipotek sözleşmeleri imzalatıyor ve bunları buket halinde sermaye piyasasına pazarlıyordu.

”Bankalar ateşle oynadı”

Denetim mekanizması bu gibi oyunların farkına varmıyordu ama bankalar da ateşle oynuyordu. Çünkü yatırım fonları iş sağlantılarında öz sermayeyi asgaride tutuyor ve aldıkları şirketlerin bedelini banka kredileriyle karşılıyorlardı. Bal tutup parmağını yalamak isteyen bankalar bu kârlı işi kaçırmamak için kendi sermayeleriyle yan şirketler kurup onlardan kredi almaya başlamışlardı. Borsa tahlilleri yapan Jerome Levy, ‘kaçınılmaz noktaya gelindiğinde yani müşteri ipotek kredisini ödeyemez duruma geldiğinde krizin çığ gibi büyümesi önlenemezdi’, diyor: “Tam bir kısır döngü içindeyiz. Krediler pahalanırken emlak fiyatları düşüyor ve tüketicinin güveni kayboluyor. Bütün bu faktörler ekonomik resesyonun habercisi.”


”Aklın yerini para hırsı aldı”

Karşılıksız kredilerin öz sermaye üzerinden amortismanı dünyanın büyük bankalarına yüz milyarlarca dolar kaybettirdi. Risk yönetiminin iflas ettiği, ve aklın yerini para hırsının aldığı finans aleminde öncelikle bankerler soğuk terler döküyor. Efsanevi Amerikan yatırımcı Warren Buffet bundan iki yıl önce bu serüvenin sonunu kestirmişcesine kalitesiz ipotek kredilerinin ‘finans piyasasının zehirli atıkları’ olduğunu söylemişti. İktisat profesörü Allan Meltzer en çok, geliyorum diyen krize seyirci kalmalarını eleştiriyor: “Böyle bu işler. Hatasız kapitalizm, günahsız dine benzer. Mümkün değil.”