Dezenformasyona hapis cezasında değişikliğe gidilecek mi?
8 Haziran 2022AKP ve MHP milletvekillerinin imzasıyla geçtiğimiz hafta TBMM Başkanlığına sunulan 40 maddelik "Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi", Dijital Mecralar Komisyonu’nun ardından yarın da Adalet Komisyonu’nda görüşülecek. Tali komisyon olan Dijital Mecralar Komisyonu’ndaki görüşmelere basın meslek örgütlerinin temsilcileri de davet edilmiş; muhalefet ve meslek örgütlerinin temsilcileri, kanun teklifindeki tartışmalı maddelere yönelik itirazlarını gündeme getirmişti. AKP’li yetkililer de bazı maddelerdeki düzenlemelerle ilgili talepleri değerlendireceklerini ifade etmişti.
AKP'liler düzenlemeyi ele alacak
İtirazların ardından AKP’li yetkililerin bir çalışma başlattığı öğrenildi. Adalet Komisyonu üyesi AKP'li milletvekillerinin bugün bir araya gelmesi ve yasa teklifi ile ilgili tartışmalı maddeleri bir kez daha masaya yatırması bekleniyor. Teklifin özellikle en tartışmalı maddelerinden birisi olan ve "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçuna bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngören 29'uncu madde de değerlendirilecek maddeler arasında yer alıyor. Bu arada Adalet Bakanlığı yetkililerinin de yargının iş yükünü artıracağı gerekçesiyle ilgili maddenin yeniden düzenlenmesi yönünde talebi olduğu öğrenildi.
CHP’li Adıgüzel: AKP’lilerin de kafası karışık
Peki yasa ile ilgili hangi tartışmalar yaşanıyor ve muhalefet ile basın meslek örgütleri ne talep ediyor? DW Türkçe, muhalefete ve basın meslek örgütü temsilcilerine yasal düzenlemenin ayrıntılarını sordu. Yasa teklifine ilişkin itirazların ana hedefi, hapis cezasını düzenleyen madde. Teklifin 29. Maddesi "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunu düzenliyor ve bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Suçun örgütlü halde yapıldığı tespit edilirse ceza bir buçuk katına kadar çıkıyor. Dijital Mecralar Komisyonu görüşmeleri sırasında itirazını dile getiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, teklifle ilgili DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı. Adıgüzel, düzenlemenin keyfi uygulamalara neden olacağını belirterek, Anayasa ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu dile getirdi. Adıgüzel, "AKP’lilerin de kafasının karışık olduğunu komisyon görüşmelerinde gördük. Bir kişinin bir tweet attı diye üç yıl hapis cezası alması kabul edilemez" ifadesini kullandı.
"Orman yangınına dikkat çekmek dezenformasyon mu?"
Dezenformasyon tanımının da tam olarak yapılamadığını kaydeden Adıgüzel, hangi bilginin ne düzeyde halkı yanıltıcı bilgi olarak değerlendirileceğinin büyük bir belirsizlik taşıdığını ifade etti. Adıgüzel, buna örnek olarak da, "Dezenformasyonu yapan kim? Ormanlar yanıyor devlet nerede diyerek orman yangınına dikkat çeken bir kişi mi? Ya da 128 milyar dolar nerede diyerek devletin hazinesindeki 128 milyar doların nasıl yönetim anlayışıyla çar çur edildiğine dikkat çekmeye çalışan biri mi?" sorularını yöneltti. Adıgüzel teklif sahibi milletvekillerinin, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki düzenlemeleri örnek aldıkları iddiasını da eleştirerek, "Avrupa’da örneği olmayan düzenlemeleri getiriyorlar" söyleminde bulundu.
"BTK, yetkisini fişleme için mi kullanacak?"
Adıgüzel, Bilgi Teknolojileri Kurumu’na (BTK) verilen yetkilere de dikkat çekti. Teklif yasalaşırsa BTK, Whatsapp, Skype ve Zoom gibi platformlardan rapor isteyebilecek, istediği veriyi talep edebilecek. Siyasallaşmış bir kurum olan BTK’nın bağımsız olmadığını savunan Adıgüzel, "Bu sınırsız yetkilerin gelecekte ifade özgürlüğünün önüne geçeceğini, muhalif seslerin susturulması için kullanılacağını hatta BTK’ya verilen bu yetkilerin kişilerin fişlenmesi için kullanılacağını söylüyoruz" dedi. Adıgüzel, "Burada bir örtülü dinleme çabası amacı mı var? Bu mecraları dinlemek, takip etmek derdi nereden kaynaklanıyor?" sorularını da dile getirdi.
"Hafifletilebilir ya da tamamen kalkabilir"
Parlamento Muhabirleri Derneği Genel Başkanı Kemal Aktaş da, 29'uncu maddenin Adalet Komisyonu’nda değişikliğe uğrayabileceğine dikkat çekti. 12 basın meslek örgütünden oluşan Medya Dayanışma Grubu olarak yasa ile ilgili görüş ve önerilerini tüm gruplara aktardıklarını kaydeden Aktaş, "Teklif sahipleri, dezenformasyonla ilgili başlıkların yeniden elden geçirebileceğine ilişkin sözler verdi" dedi. Dezenformasyonun hukuki boyutlarıyla Adalet Komisyonu’nda ele alınacağını kaydeden Aktaş, bu toplantı için de davet aldıklarını açıkladı. 29'uncu maddenin hem toplumsal yaşamda hem de habercilik anlamında sansürün önünü açacağını belirten Aktaş, "Belki Adalet Komisyonu’nda yani esas komisyonda dezenformasyona hapis cezası ya hafifletilecek ya da tamamen ortadan kaldırılacak. Bizim beklentimiz bu yönde çünkü bu anlamda sözler verildi" ifadesini kullandı.
"Enformasyon görevlisi, basın kartında keyfiliğe yol açar"
Aktaş, basın kartı verilecek kişiler arasında "enformasyon görevlisi" tanımı yapıldığını ancak bu düzenlemenin gazetecilik mesleğini yürütmeyen kişilere keyfi bir şekilde basın kartı verilmesinin önünü açacağını savundu. Bunun yanında dernek ve vakıflara da basın kartı verilmesinin öngörüldüğünü kaydeden Aktaş, bu düzenlemelerle ilgili de iptal olması yönünde değişiklik beklediklerini ifade etti. Aktaş, 8'inci maddede yer alan, teslim ve muhafaza yükümlülüğüne uymayan haber sitelerine 300 milyon TL’den başlayan cezalar öngören maddenin de yanlış yazıldığını ve değiştirileceğini kaydetti.
ÇGD: Geri adım atılmasını umuyoruz
Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Can Güleryüzlü de teklifte geri adım atılmasını umduklarını vurguladı. Adalet Komisyonu görüşmelerine bir gün kaldığını hatırlatan Güleryüzlü, "Türkiye’nin yıllarca tekrar bir sorunla boğuşup enerjisini buraya yönlendirmemesi açısından bu yanlıştan umarız dönülür" dedi. Basın kartlarının verilmesine ilişkin uygulamaların yönetmelikle düzenlendiğini ve kartların İletişim Başkanlığı tarafından belirlenen Basın Kartı Komisyonu aracılığı ile verildiğini hatırlatan Güleryüzlü, "Basın özgürlüğünü kısıtlayan bu düzenleme yasalaştırılmak isteniyor" diyerek, basın kartının meslek örgütleri tarafından verilmesi gerektiğini belirtti.
"Basın İlan Kurumu, yargının yerine mi geçiyor?"
Tartışılan bir diğer madde ise süreli yayınların beyannamelerinin cumhuriyet başsavcılığı yerine Basın İlan Kurumu’na verilmesini öngören düzenleme. Muhalefet, siyasallaştığını iddia ettiği Basın İlan Kurumu’nun, yargısal yetkisi olmamasına karşın yargının yerine geçirileceğini savunuyor.
Herhangi bir internet haber sitesinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda çalışanların basın kartlarının iptal edilmesine yönelik bir düzenleme de teklifte yer alıyor. Bu düzenlemenin de suçun şahsiliği ilkesine aykırı olduğu ve gazetecilerin cezalandırılacağı savunuluyor. Cevap ve düzeltme yazısının hiçbir düzeltme ve ekleme yapılmadan yayınlanması zorunluluğu da getirilirken, bu madde ile de cevap ve düzeltme hakkı için yargı yolunun kapatıldığı ve bunun da her haber için cevap ve düzeltme yazısı yayınlamak zorunluluğu doğuracağı ifade ediliyor.