1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Bu kriz kalıcı'

15 Eylül 2015

Sığınmacı krizi, Alman basının yorum sütunlarının başlıca konusunu oluşturuyor. Gelişmelerin bölücü potansiyelinin Yunanistan krizinden çok daha yüksek olduğuna dikkat çekiliyor.

https://p.dw.com/p/1GX1c
Fotoğraf: Reuters/O. Orsal

16.09.2015 - Alman basınından özetler

Sığınmacı krizinde Avrupa Birliği içinde ortak bir çizgi bulmakta yaşanan zorluklar, bugünkü Alman gazetelerinde de yorum sütunlarında ağırlıklı olarak ele alınan konu olmaya devam ediyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung okurlarına şu yorumu sunuyor:

„Sığınmacıların dağılımının en büyük tartışma konusu olması bir sürpriz değil. Avrupalılar, iltica başvurusunda bulunanları hep diğer ülkelerin sorunu olarak görmeye alışmıştı. Şimdi yoğun bir şekilde dayanışma talep eden Alman hükümeti de aynı tavır içindeydi uzun süre. Almanya ve Avusturya şimdi devlet ve hükümet başkanlarının acilen bir zirvede bir araya gelmesini talep ediyor. Bir uzlaşma sağlanması için iyi bir fikir bu. Oylama çoğunluk prensibiyle yapıldığı takdirde Berlin, Paris ve Brüksel'in talep ettiği kotalar Doğu Avrupa ülkelerinin muhalefetine rağmen kararlaştırılabilir. Ancak bu Avrupa Birliği'nin bütünlüğü konusunda çok riskli bir adım olacaktır.”

Başkent Berlin'de çıkan Der Tagesspiegel gazetesinin yorum sütununda ise, sığınmacıların dağılımı konusunda üye ülkelerin sorumluluğu paylaşmaya pek yanaşmadığına dikkat çekiliyor:

„ AB'ye üye ülkelerin içişleri bakanlarının buluşmasında, bazı üyelerin hâlâ, mültecilerin kendilerinde kalmamasını, diğer ülkelere geçmelerini istediği gözlemlendi. Özellikle de Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Macaristan bu çizgide olan ülkeler. Doğu Avrupalılar, bağlayıcı bir kota sistemine muhalefetten vazgeçecek gibi görünmüyor. Oysa söz konusu olan sadece 120 ile 160 bin sığınmacı, bu nispeten düşük bir sayı. Özellikle de Almanya Başbakan Yardımcısı Gabriel'in ülkeye bu yıl gelecek sığınmacı sayısı konusundaki beklentilerinin 1 milyona çıktığını açıklamasından sonra.”

Berliner Zeitung da Almanya Başbakanı Merkel'in mültecilere yönelik politikasını savunmasını yorum sütununa taşımış:

„’Acil durumlarda dostane bir yüz gösteremezsek, o zaman burası artık benim ülkem olmaktan çıkmıştır.’ Merkel’in bu sözleri, mülteci politikasındaki duruşunu fazlasıyla olumlu bularak eleştiren kardeş parti Hristiyan Sosyal Birlik’e, eyalet başbakanlarına ve kendi partisi içindeki bazı isimlere birer tokat niteliğinde. Yunanistan krizi, Euro krizi, Ukrayna krizi – Angela Merkel tüm bunları nispeten sakin bir tavırla geçirdi. Ancak sığınmacı akını başbakanda yeni bir tutkuyu gün ışığına çıkarmış görünüyor. Bunun arkasında belki de bir taktik var, ancak Merkel gayet samimi bir izlenim veriyor. Başbakanı eleştirenler ise, durumun vahametini göremeyen ve gündelik işleyişteki hataları dev sorunlar gibi gösteren dar görüşlü mızmızlar konumuna düşüyor.”

Avrupa'nın sığınmacı ve mülteci politikaları Kölner Stadt-Anzeiger gazetesinde şu satırlarla değerlendiriliyor:

„AB Ekim ayında 120 bin sığınmacının dağılımını kararlaştıracak. Karşılaştırmak gerekirse, bu sayı dört haftasonunda Münih'e gelen sığınmacı sayısıyla eş. AB Komisyonu, ama özellikle de üye ülkeler henüz felaketin boyutlarını idrak edebilmiş değil. Bu kriz kalıcı. Aynı Avrupa'ya akın eden insanlar gibi. Krizin üstesinden gelinmesi onyıllar sürecek. Ve sorunlar her yerde karşımıza çıkacak. Her şehirde, her okulda, her mahallede. Bu krizin bölücü potansiyeli, Yunanistan krizinden çok daha yüksek.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Aydın Üstünel