Bozdağ’dan ABD yargısına Çağlayan eleştirisi
11 Eylül 2017Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Amerika Birleşik Devletleri'nde eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile ilgili alınan tutuklama kararı hakkında bu ülkedeki makamları eleştirdi.
ABD'nin İran'a uyguladığı yaptırım rejimini ihlal ettiği gerekçesiyle hakkında başlatılan soruşturma neticesinde tutuklama kararı çıkartılan Çağlayan'ı savunan Bozdağ, eski bakanın yaptıklarının ulusal ve uluslararası hukuku ihlal etmediğini söyledi.
Hükümet Sözcüsü, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının arkasında olduğu öne sürülen Fethullah Gülen yapılanmasına atıfta bulunarak "Türkiye ile İran arasındaki ticari ilişkiler hukuka uygun … Sayın Bakanımızın işine karıştığı durum şu: 17-25 Aralık sürecinde FETÖ'nün yapmak istediğini Amerikan yargısı ile gerçekleştirmeye çalışmaktır” ifadesini kullandı.
Çağlayan hakkındaki dosyanın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde değerlendirildiğini ve komisyon araştırması sonucunda Yüce Divan'a gönderilmemesine karar verildiğini hatırlatan Bozdağ, "Sayın Bakan bu dönemde Türkiye'nin çıkarlarını korumuştur … Ortada delil yok, uydurma şeyler var. İddianameyi hazırlayan savcı bilgisayarda oynarken bazı kısımları unutmuş belli. ‘Zafer Çağlayan parlamentoda görev yapmaktadır' diyor. Çağlayan görev mi yapıyor? Yok” şeklinde konuştu.
Erdoğan'ın korumaları
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en son ABD ziyareti sırasında korumaları ile Erdoğan'ı protesto eden bir grup arasında çıkan arbededen sonra haklarında yakalama kararı çıkarılan korumalarla ilgili de açıklama yapan Bozdağ, iddianamenin iki ülke arasındaki ilişkilere zarar verdiğini kaydetti.
Sözcü, "Washington Savcılığı bir iddianame düzenlemiş. 15 korumadan 4'ü orada değil. Bu iddianame PKK-PYD terör örgütü destekçilerinin verdikleri ifadeler esas alınarak hazırlanan bir iddianame. Korumaların ifadesi yok. Orada bir eylem yapıldığında bunu önlemesi gereken ABD güvenlik görevlileridir. Bu yanlı bir iddianamedir” ifadesini kullandı.
Neler yaşanmıştı?
Hükümet Sözcüsü Bozdağ'ın ifadeleri, aralarında yaklaşık dört yıl bulunsa da arkasında Gülen yapılanmasının olduğu iddia edilen iki olayı kapsıyor.
İlki 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında aralarında dört bakanın isminin de geçtiği birçok kamu ve hükümet görevlisinin görevlerini kötüye kullandığı ve yolsuzluk yaptığı iddiası ile başlatılan soruşturmalarla ilgili.
Operasyonlar başlatıldıktan kısa bir süre sonra ilgili savcılar görevden alınmış ve soruşturmalar, göreve atanan başka savcılar tarafından devralınmış ve isimleri geçen kişiler hakkında nihai olarak herhangi bir yasal işlem yapılmamıştı.
O dönem Başbakan olan Erdoğan operasyonları devlet içine konuşlanmış bir "paralel yapı” olarak nitelendirmiş ve bu tarihten sonra hükümetin Gülen yapılanmasına karşı verdiği mücadelede 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine kadar gidecek bir süreç kamuoyu önüne serilmişti.
İkinci olay ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu yılın Mayıs ayında ABD Başkanı Donald Trump ile resmi temaslarda bulunmak üzere bu ülkede bulunduğu sırada meydana gelmişti. Erdoğan'ı protesto eden bir gruba saldıran korumaların yetkilerini aştığı ve aşırı güç kullandığı gerekçesiyle ABD'de başlatılan soruşturmada, 15 koruma görevlisi hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı.
Türk hükümeti Gülen yapılanmasını her iki olayın da perde arkasında olmakla suçluyor.
© Deutsche Welle Türkçe
DW,Reuters,AP/ÇÖ,BÖ