Berlin ve Ankara'ya basın özgürlüğü uyarısı
26 Ekim 2018Almanya Ekonomi Bakanı Peter Altmaier, Ankara'daki temasları çerçevesinde Türkiye'deki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile de bir araya geldi. Bu görüşmede yer alan Sınır Tanımayan Gazeteciler Temsilcisi Erol Önderoğlu, Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkilerde Türkiye'deki insan hakları ve basın özgürlüğü savunucularının beklentilerini aktardı.
DW Türkçe: Almanya – Türkiye ilişkilerinde insan hakları sizin açısından nasıl bir önem arz ediyor?
Erol Önderoğlu: Almanya kendi açısından insan hakları karnesini düzeltememiş bir Türkiye ile muhatap olmak durumunda. Ki bu sorunlar, artık kendi topraklarında da yaygınlık gösteriyor. Dolayısıyla Almanya, Türkiye'deki sosyal-ekonomik meselelerin düzelmesini istiyor. Ancak son 15 yılda Avrupa Birliği adaylığından git gide otoriter bir ülkeye dönüşen bir Türkiye ile insan hakları meselelerinin ne şekilde müzakere edileceği veyahut Almanya‘dan ne gibi bir karşılıkla ele alınacağı gibi bir sürü boyut işin içine giriyor. Şunu görüyoruz ki, uluslararası insan hakları düzenlemelerine dayanan bir görüşme, bir ilişki tarzı söz konusu değil. İkili ilişkiler, iki stratejik partnerin belirli dosyaları çözmeye çalışması şeklinde yürütülüyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler olarak biz bu sorunu, insan haklarının geliştirilmesi konusunda stratejik işbirliğine yeterince irade gösterilmemesine bağlıyoruz.
DW Türkçe: Basın özgürlüğünü savunan bir organizasyonun temsilcisi olarak Almanya'dan bu konudaki beklentileriniz nedir?
Önderoğlu: Almanya, AB'nin ekonomik ve stratejik açısından öncü gücü. Türkiye ister AB üyesi olsun isterse stratejik partner olsun, insan hakları ve sosyal meselelerin çözümünde, ayrıca belirli stratejik referansların ortaya konulmasında Almanya'nın özel bir rolü var. Eğer Türkiye ile gerçekten ekonomi dısında da yapıcı ve istikrarlı bir süreç ortaya konmak isteniyorsa.
DW Türkçe: Berlin'in insan hakları ve basın özgürlüğü konusunda şimdiye kadarki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Önderoğlu: Almanya‘nın özellikle medya özgürlüğü ve tutuklu Almanyalı veya çifte vatandaş gazetecilerin tutukluluğu konularında gösterdiği hassasiyet Türkiye‘de hak savunucuları çevresinde, kendi vatandaşlarına endeksli bir diplomasi yürüttüğü izlenimini uyandırdı. Gazeteciler camiası içerisinde de belirli bir süre bu şekilde konuşuldu. Deniz Yücel‘in "Eğer söz konusu ise kirli pazarlıkların bir aracı olarak kullanılmayı rededdiyorum" şeklindeki sözleri de bu açıdan önemli bulundu. Eğer Türkiye‘de gazetecilerin tutukluluğu AB ülkelerinin genelinde bir endişeye neden olmuyorsa bu, AB ile Türkiye arasında temel insan hakları ihlalleri konusunda irade zayıflığını da ortaya koyuyor.
DW Türkçe: Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkilerin ekonomik boyutu ile ilgili ne söylersiniz. Almanya Ekonomi Bakanı Altmaier'nın temaslarının odağında da ekonomi vardı.
Önderoğlu: Yakın zamanda Türkiye'nin yaşadığı ekonomik krizin Almanya dahil olmak üzere Avrupa‘da bölge ülkelerinde nasıl bir istikrarsızlığın sinyali olduğunu hep birlikte gördük. Dolayısıyla Türkiye ekonomisinin de şeffaf, hesap verebilir ve hukuk devleti şartları içerisinde faaliyet yürütmesini, aynı zamanda finans alanında habercilik yapan meslektaşlarımızın özgürce faaliyet göstermesini de gerektiyor. Hukuk devleti olmadan, gazeteciler açısından şeffaf bir zemin olmadan güvenilir ticari ilişkilerin oturtulmasının da zemini kalmıyor.
Söyleşi: Hülya Schenk
© Deutsche Welle Türkçe