Belarus seçimleri adil değildi
29 Eylül 2008Demokratik seçim, yalnızca muhalefet liderlerinin isimlerinin oy pusulalarında yer alması ve gizlice de olsa muhalif adayların seçim kampanyası yürütebilmesi demek değil. Belarus Devlet Başkanı Aleksandır Lukaşenko, muhalefet partisi adaylarının parlamento seçimlerine katılmasına izin verdiğinde ve Avrupa Birliği'nin ülkesine uyguladığı yaptırımların yürürlükten kaldırılmasını talep ettiğinde, belki de seçimlerin demokratik olduğuna inanıyordu. Lukaşenko, Rusya ile ilişkileri gittikçe kötüleşen Avrupa Birliği ve Amerika'nın, Belarus'taki demokrasi açıklarını gözardı edeceği ve kendi çıkarları nedeniyle Minsk'le olan ilişkilerini derinleştireceği beklentisi içine girmiş de olabilir.
Ancak gerçek özgür ve adil seçimler biraz daha farklı özelliklere sahip. Özgür ve adil seçimlerin temel koşullarının pek çoğu Belarus'ta yapılan seçimlerde yerine getirilmedi. Bütün partiler ve adaylar için eşit ve adil şartlar sağlanması, medyaya erişimin özgür ve açık olması ve toplum sorunlarının yoğun bir şekilde tartışmaya açıldığı gerçek bir seçim atmosferi, gerçek demokratik seçimlerin olmazsa olmazları. Ayrıca, kişilerin dokunulmazlığı ve daha önce yapılan seçimlerde kimi zorunlu uygulamalara tabi tutulan muhalefet adaylarının dokunulmazlığı gibi temel insan haklarının dikkate alınması da, bu koşullar arasında yer alıyor.
Daha açık ve net bir şekilde belirtmek gerekirse: Seçimler, muhalif siyasetçiler seçimi kazandığında değil, bütün siyasi erkler seçimlerden önce eşit başlangıç şartlarına sahip olduğunda demokratik sayılır. Belarus'taki durum böyle değildi.
Belarus'taki son seçimlerde kimi yüzeysel iyileşmeler göze çarpsa da, bu seçimler hakkında verilecek hüküm de bir öncekinden daha farklı olmayacaktır: Seçimler özgür ve adil değildi. Bu nedenle Avrupa Birliği kendi kararlarına sadık kalmalı ve Lukaşenko rejimine karşı sürdürdüğü sert tutumdan taviz vermemelidir. Lukaşenko'nun Brüksel'e yakınlaşma çabaları ve agresif bir şekilde istediği Avrupa Birliği ile Belarus arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, Avrupa Birliği tarafından alınan önlemlerin etkinliğini azaltacak ve rejime daimi bir zarar verecektir. Yoksa kendi hükümranlığını muhafaza etmek isteyen Lukaşenko neden Avrupa Birliği'nin kapıları açık tutması için çaba sarfetsin?