Baskı ve isyan arasında İranlı kadınlar
22 Kasım 2024Mehri Talebi Darestani, X hesabından paylaştığı bir mesajında, kıyafetleri İslami giyim kurallarına uymayan kadınlara "yardım" için 3,5 milyon euro maliyetle, başkent Tahran'da bir "sosyal güzellik kliniği" kurulacağını duyurdu.
Devlet tarafından finanse edilen "İyiyi emretmek kötüyü yasaklamak" adlı organizasyonun kadın ve aile birimi yöneticisi olan Darestani'nin bu paylaşımı İran'da büyük bir öfke dalgasına neden oldu. Çok sayıda sosyal medya kullanıcısı tepkisini, "Rüşvete karşı bir rehabilitasyon merkezi kurmak daha iyi olmaz mıydı?", "Elektrikler sürekli kesilmiyor mu? Bu parayı daha mantıklı bir şekilde kullanamaz mıydık?" gibi ifadelerle dile getirdi. İran haber portalı "Haber-Online" da, Darestani'nin paylaşımı ile ilgili haberine başlık olarak "Bu bir şaka olmalı" ifadesini kullandı.
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan hükümeti de, yaptığı bir açıklamada "sosyal güzellik kliniği" planı ile arasına mesafe koyarak söz konusu projeyi desteklemediğini ifade etti. Jamaran.ir isimli haber portalı ise, hafta başında bu açıklama üzerine yaptığı haberde, "O halde bütçeyi kim onayladı?" sorusunu gündeme getirerek, toplumsal öfkeyi sayfasına taşıdı.
Baskıya karşı isyan: Ahu Deryayi olayı
Foto muhabiri Aliye Mutallibzade, Darestani'nin duyurusunu yaptığı proje hakkında alaycı bir dille "Bu 'yaratıcılığın' ardında mutlaka sıkı bir araştırma, fikir ve şüphesiz dev bir bütçe var" diyor. "İran Basın Özgürlüğünü Savunma Birliği" adlı örgütün başkan yardımcısı olan ve kadın hakları için gösterdiği çabalar sebebiyle defalarca tutuklanan Mutallibzade, DW ile röportajında "Kadınlar üzerinde daha fazla baskı kurulması, onların zorunlu tesettüre karşı protesto eylemlerini daha da radikalleştirecektir" ifadesini kullanıyor.
"Ahlâk polisine karşı protesto amacıyla halka açık alanda iç çamaşırlarına kadar soyunan üniversite öğrencisi Ahu Deryayi olayı gösteriyor ki, bu genç cesur kadınlar sert protesto eylemlerinde bulunmaktan çekinmiyor" diyen Aliye Muttalibzade, sözlerine şöyle devam ediyor: "Çok sayıda kadın onları anlayışla karşılıyor. Burada birçok kişi empati gösterdi. O'nun eylemi, sert baskılar sebebiyle uzun süredir biriken öfkenin bir sonucuydu."
Tahran'da bulunan İslami Azad Üniversitesi'nin öğrencisi 30 yaşındaki Ahu Deryayi, 2 Kasım'da başörtüsünü kurallara uygun takmadığı gerekçesiyle sokakta durdurulmuş ve baskıya maruz kalmıştı. Olay esnasında kıyafetinin bir kısmı yırtıldığı söylenen Deryayi, protesto amacıyla üstünde sadece iç çamaşırları kalana dek soyunmuş ve üniveristenin iç avlusunda bulunan alçak bir duvarın üstüne oturmuştu. Kısa süre sonra tutuklanan Deryayi hakkında açıklama yapan yetkililer, "psikolojik dengesizlik" yaşadığını öne sürdükleri öğrencinin bir ambulansla psikiyatriye götürüldüğünü duyurmuştu.
Kiyanuş Sencari'nin intiharı
Aliye Mutallibzade, Deryayi'nin sağlık durumu konusunda endişeleri olduğunu ifade ediyor. İran'da protesto eylemlerinde bulunduğu için cezaevine ya da psikiyatriye gönderilen pek çok kişi ya bu esnada ya da serbest kaldıktan sonra ağır sağlık sorunları yaşıyor. Ahu Deryayi, İran'da bir protesto eyleminden sonra psikiyatriye götürülen ilk kişi değil. Zorla psikiyatrik tedavi altına alınan ve burada elektroşok uygulamasına maruz kalan Kiyanuş Sencari isimli gazeteci ve insan hakları savunucusu, 13 Kasım'da, başkent Tahran'ın merkezinde bir binanın tepesinden atlayarak intihar etmişti.
Berlin'de yaşayan İranlı insan hakları aktivisti, sanatçı ve yazar Mina Khani, DW ile söyleşisinde "Direniş gösteren her kişi İran siyasi sisteminin bakış açısına göre deli kabul ediliyor" dedi. Khani, Ahu Deryayi ile ilgili olarak "Protesto eyleminde bulunan öğrencisinin ismi uzun süre bilinmedi. Çevresinden kimse medya ya da insan hakları örgütleri ile iletişime geçmeye cesaret edemedi. Eski kocası olduğu öne sürülen ve kameralar önüne çıkarılan bir erkek, kamuoyuna çağrıda bulunarak Deryayi'nin fotoğraflarının yayılmamasını ve olayın takip edilmemesini istedi. O'nun (Deryayi'nin) yaptığı şey İran'daki ataerkil toplum için bir şoktu. Bir daha o'ndan haber alamayabiliriz. Ancak protesto eylemi mutlaka bir iz bıraktı" ifadelerini kullanıyor.
İran Psikiyatristler Birliği Başkanı Vahid Şeriat, 17 Kasım'da X hesabından paylaştığı mesajında, Ahu Deryayi'nin 7 Kasım'da taburcu edildiğini duyurdu. Ancak Deryayi'nin ne durumda olduğu ve nasıl bir "tedavi" gördüğü bilinmiyor.
Uzmanlardan eleştiri: Bilim suistimal ediliyor
Katı kıyafet kurallarına uymayı kabul etmeyen kadınlar için bir "sosyal güzellik kliniği" kurma fikri, hem kadınları sindirme hem de siyasi sistemin dini tabanına hitap etme çabası gibi görünüyor. "İyiyi emretmek kötüyü yasaklamak" adlı örgüt, "sosyal güzellik kliniği" girişiminin, kıyafet kurallarının toplum tarafından giderek artan oranda gözardı edilmesi sebebiyle, çocukları ve çökme tehlikesi ile karşı karşıya olan ailenin tamamı için endişe hisseden çok sayıda ailenin ısrarlı talepleri ile gündeme geldiğini öne sürüyor.
Kadınları, davranışlarını değiştirmeye zorlayan girişimler ülkedeki uzman çevrelerce sert bir dille eleştiriliyor. İran Psikiyatristler Birliği Başkanı ve İran Tıp Bilimleri Üniversitesi Öğretim Görevlisi Psikiyatrist Prof. Vahid Şeriat, ülkesinde yayınlanan "İtimad" gazetesine verdiği demeçte, kurulacak bir klinikle insanların hayat tarzının değiştirileceğine ya da tedavi edilebileceğine inanmanın temel bir hata olduğunu vurguladı.
"Bu fikir bilimsel dilin ve bilimsel kelime dağarcığının suistimal edilmesi ve nihayetinde bilimin kendine zarar verilmesi anlamına geliyor" diyen Şeriat, "Bilimsel prensipler keyfi şekilde yorumlanamaz ve her gün yeni bir şey hastalık ya da anomali olarak nitelendirilemez. Biz farklı bakış açılarını yoldan çıkma olarak etiketleyip, ardından bunu 'iyileştirmeyi' deneyemeyiz ve denememeliyiz" ifadelerini kullandı.
İran'da kadın hareketinin başladığı 2022 yılının Eylül ayından bu yana başörtüsü takma zorunluluğuna uymayan ve İslami giyim kurallarına hem de açık alanda karşı çıkan kadınların sayısı giderek artıyor. Ahlâk polisinin katı ve zaman zaman şiddet içeren kontrolleri de bu gelişmeyi durduramıyor. Kadın protestolarının çıkış noktası, iki yıl önce başörtüsünün altında saçının bir kısmı göründüğü için ahlâk polisi tarafından karakola götürülen Kürt asıllı İranlı Mahsa Amini'nin, gözaltına alındıktan kısa süre sonra hayatını kaybetmesi olmuştu.