1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Büyükada davasında 4 mahkumiyet 7 beraat

3 Temmuz 2020

Büyükada davasında kararını açıklayan mahkeme, yargılanan 11 sanıktan yedisi için beraat kararı verirken Taner Kılıç 6 yıl 3 ay, Günal Kurşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran ise 1 yıl 13 ay hapis cezasına çarptırıldı.

https://p.dw.com/p/3ekKz
Fotoğraf: Getty Images/AFP/O. Kose

Temmuz 2017'de Büyükada'da "İnsan Hakları Savunucularının Korunması ve Dijital Güvenliği” başlıklı toplantıya katıldıkları gerekçesiyle haklarında "terör örgütüne üyelik” suçlamasıyla dava açılan 11 insan hakları savunucusunun karar duruşmasında dört sanık hapis cezalarına çarptırılırken yedi sanık hakkında beraat kararı verildi.

İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Af Örgütü Onursal Başkanı Taner Kılıç "örgüt üyeliği" iddiasından 6 yıl 3 ay, hak savunucuları Günal Kurşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran ise "örgüte yardım" suçundan 1 yıl 13 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Mahkeme, dava kapsamında yargılanan diğer sanıklar Nalan Erkem, İlknur Üstün, Ali Gharavi, Peter Steudtner, Veli Acu, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli hakkında ise beraat kararı verdi.

Büyükada davasında dört hak savunucusuna hapis cezası

Geçen yıl Kasım ayında mütalaasını veren savcı, Taner Kılıç, Nejat Taştan, Veli Acu, Günal Kurşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran için 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis isteminde bulunmuş, diğer hak savunucuları İlknur Üstün, Ali Gharavi, Peter Frank Steudtner, Nalan Erkem ve Muhammed Şeyhmus Özbek içinse terör örgütlerine yardım yapıldığına dair delil olmadığı gerekçesiyle beraat talep edilmişti.

Karara tepkiler

Sanık avukatlarından Deha Boduroğlu, dosyada sanıklar aleyhinde "tek bir somut, tartışılmaz, kesin delil bulunmadığı"na işaret ederek mahkemeden çıkan kararı "dayanaksız bir cezalandırma" olarak nitelendirdi. Boduroğlu DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada "Bir hukuk devletinde normal koşullarda bu kadar kötü, hatta berbat denebilecek bir iddianameye dayalı olarak yürütülen kovuşturmanın sonucunda böyle bir kararın çıkması yanlıştır. Dileriz temyizde, istinafta, ikinci derece incelemede cezalandırma kararları bozulacaktır" diye konuştu.

Af Örgütü Kampanyalar Direktörü Tarık Beyhan da sanıklar hakkındaki tüm suçlamaların delilleriyle çürütüldüğünü söyleyerek "Bu yapılan tek şey, hak savunucuları üstündeki baskıyı artırmak, insan haklarına karşı savaş açmaktan ibarettir. Fakat bu kararı Yargıtay'a taşındığı süreçte de istinafa taşındığı süreçte de hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşındığı süreçte de takip etmeye devam edeceğiz. Bu karar burada kalmayacak" dedi.

Kamuoyunda da dört sanığa hapis cezaları verilmesi yoğun tepkilere yol açtı. CHP İstanbul milletvekili ve insan hakları aktivisti Sezgin Tanrıkulu, "İnsan hakları savunucularına hukuk dışı delillerle hukuk dışı cezalar verildi. Büyükada davasında verilen bu kararlar yargı tarihine kara bir leke olarak geçecek" tepkisini verdi.

İstanbul milletvekili ve DEVA partisinin Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu da yargılama sürecinin "tutarsız ve adaletsiz" olduğu eleştirisinde bulunarak mahkumiyet kararının somut delil olmadan verildiğine dikkat çekti.


İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi'nden yapılan açıklamada da dört sanığa verilen hapis kararları kınandı:

Gazeteci Yıldıray Oğur ise mahkemeyi çifte standart uygulamakla suçladı.

Almanya'dan Türkiye'ye çağrı

Alman hükümetinin İnsan Hakları Sorumlusu Bärbel Kofler, 11 insan hakları savunucusunun yargılandığı davada verilen karara ilişkin yazılı açıklama yaptı. "Taner Kılıç, İdil Eser, Günal Kurşun ve Özlem Dalkıran’a verilen cezaların anlaşılır olmadığını" belirten Kofler, "Verilen cezaların Türkiye’de hukuk devleti esasları ve insan hakları için mücadele edenlere yönelik vahim bir işaret olduğunu" vurguladı. "Verilen kararlara ilişkin temyiz sürecinin hızlı ve adil bir şekilde işlemesi için Türk yargısına çağrıda bulunuyorum" diyen Kofler, Büyükada davasında verilen beraat kararlarıyla ilgili memnuniyetini de dile getirdi.  

 

Ne olmuştu?

Polis, 5 Temmuz 2017 tarihinde Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, İsveç vatandaşı Ali Gharavi, Yurttaşlık Derneği'nden Özlem Dalkıran ile Nalan Erkem, Alman vatandaşı insan hakları eğitimcisi Peter Steudtner, İnsan Hakları Gündemi Derneği üyeleri Veli Acu ile Günal Kurşun, HAK İnisiyatifi'nden Şeyhmus Özbekli, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği'nden Nejat Taştan ve Kadın Koalisyonu'ndan İlknur Üstün'ün İstanbul Büyükada'da katıldığı toplantıya baskın düzenlemiş, baskının ardından 10 hak savunucusu gözaltına alınmıştı.

Gözaltına alınan hak savunucuları emniyetteki sorgunun ardından adliyeye sevk edilmiş, sekizi hakkında tutuklama kararı verilmişti. 113 gün sonra, 25 Ekim 2017'de görülen ilk duruşmada tutuklu hak savunucularının tamamı serbest kalmıştı. Mahkeme, telefonunda ByLock bulunduğu iddiasıyla Haziran 2017'de tutuklanan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi'nden Taner Kılıç'ın dosyasını da Büyükada davasıyla birleştirmişti.

DW/BDN,BK,JD

©️ Deutsche Welle Türkçe