Bütün zamanların en büyüğü 70 yaşında
17 Ocak 2012
Muhammed Ali’nin boksa başlamasına bisikletinin çalınması neden oldu. Cassius Marcellus Clay, o zamanlar 12 yaşındaydı ve ABD’nin Kentucky Eyaleti’ndeki Louisville kentinde yaşıyordu. Onu keşfeden Joe Martin sonradan o günü anlatırken “ağlayarak kollarıma koşup, bir gün o hırsızı döveceğine yemin etmişti“ diyor. Boks antrenörü Martin, kanatları altına aldığı bu fakir siyahi genç için "o bugüne kadar çalıştığım en zor çocuktu“ diyor.
Clay’ın o zamanlar vuruş gücü eksik olsa da son derece çevikti, bacakları yıldırım gibiydi. 1960’da Roma’da Olimpiyat Şampiyonu olduğunda 18 yaşındaydı. Ancak daha sonra, yaşadığı şehirde siyahilere ayrımcılık yapılmasına kızarak altın madalyasını Ohio Nehri’ne attı. 108 maçta 100 galibiyet aldıktan sonra amatör boks yaşamını sonlandırdı. Louisvillili 11 işadamı güçlerini birleştirerek, Clay’in profesyonelliğe geçmesini sağladı.
“Ben en büyüğüm“
Son derece yetenekli ve kendine güveni tamdı. Maçlardan önce "tüm zamanların en büyük, en iyi boksörü benim“ diyerek rakiplerine gözdağı verirdi. 1964 şubatında dünya şampiyonluğu unvanı için şampiyon Sonny Liston’un karşısına çıktığında favori gösterilmiyordu. Ancak Liston 6’ncı tur sonunda havlu attı. Yeni şampiyon mikrofona "en büyük benim“ diye haykırdı.
Aynı yıl siyahi insan hakları savunucusu Malcolm X ile tanıştı. Müslümanlığı kabul ederek Muhammed Ali adını aldı. Vietnam savaşına karşı olduğu için 1967’de askerlik hizmetini reddetmesi ona boksörlük lisansını kaybettirdi. Beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kefaletle özgürlüğüne kavuştu.
Yüzyılın mücadelesi
Aralarında Richard Burton, Henry Fonda ya da Truman Capote gibi sanatçı, aydın ve yazarların bulunduğu tanınmış simalar Ali’nin yeniden boksa dönmesini istiyordu. Zoraki ara 3 yıl sürdü. Sadece iki maç sonra, 8 Mart 1971'de New York’daki Madison Square Garden’da şampiyon Joe Frazier’in karşısına çıktı. “Asrın maçı“ boks mücadelesinden çok daha fazlasını ifade ediyordu. Ali siyasi tutumuyla Amerikan karşıtı kültürü, Frazier ise kalburüstü kesimi temsil ediyordu. 15 raundluk insanüstü bir mücadelenin sonunda Fraizer puanla galip geldi. Muhammed Ali profesyonel boks kariyerinde ilk yenilgisini almıştı.
“Kelebek gibi uçar…“
Ali daha sonraki mücadelelerinde boks tarihi yazdı. 1974’te o güne kadar namağlup olan dünya şampiyonu George Foreman’a meydan okudu. Foreman, maçlarının çoğunu nakavt ile kazanmıştı. Ali ise ringdeki rakipleri karşısında adeta dans ederek “kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım“ diyordu.
Üç kez dünya şampiyonu
Yaklaşık 100 bin kişi önünde ilk raunddan itibaren üstünlük sağladığı maçta rakibini beklenmedik bir taktikle, 8’inci raund sonunda nakavtla yendi. Floyd Patterson’dan sonra Dünya Şampiyonluğu’nu tekrar hakeden ikinci boksör oldu ve asla geri dönemeyecek diyenlere en güzel yanıtı verdi. 1978’de Leon Spinks'e önce yenildi ama aynı yıl içinde onu yenerek 3’üncü kez Dünya Şampiyonu olmayı başardı.
Profesyonel kariyerinin sonu
Boks tarihinin unutulmazlarından biri de 1975’te Joe Fraizer ile Filipinlerin’in başkenti Manila’da yaptığı maçtır. 25 bin kişinin izlediği maçta Frazier, 14 raundluk müthiş mücadelede havlu atmak zorunda kaldı. Ali bir daha böyle yüksek bir performansa ulaşamadı. Profesyonel kariyerini gereğinden fazla uzattı ve ne zaman çekileceğini kestiremedi.1981’de Trevor Berbick’e yenilip ringlere veda ettiğinde 40 yaşındaydı.
Parkinsonlu yıllar
Parkinson hastası olmuştu. Durumu yıllar geçtikçe kötüleşiyordu. Yıllar boyunca aldığı darbelere bağlı hastalığın sonucu olarak yürürken ve konuşurken zorluk çekmeye başlamıştı. Ancak hastalığını gizlemişti. 1996’da titreyen elleriyle Atlanta’daki Olimpiyat meşalesini yaktığında, Ali’nin kaderi, tüm dünyanın içine dokundu. Bugün (17.01.2012) 70 yaşına basan Muhammed Ali, en büyük onurlara layık bulundu. Örneğin, 1999’da Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından “Yüzyılın Sporcusu“ ilan edildi. Bir zamanlar en büyük rakibi iken artık iyi arkadaş oldukları George Foreman, Muhammed Ali için “O benim için bir kahramandır. Tanıdığım boksörler arasındaki en büyük insandır“ diyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Stefan Nestler / Çeviri: Ufuk Çakır
Editör: Ahmet Günaltay