1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa’nın kalbi Brüksel

Barbara Gruber7 Kasım 2003

Brüksel bir idari merkez, bürokratlar kenti olarak tanınır. Bunun nedeni, Avrupa Birliği’nin merkezi olması. Ancak Brüksel sadece bir bürokrat kenti değil, büyük çelişkiler barındıran bir kent. Barbara Gruber, sürprizlerle dolu bu kenti gezdi...

https://p.dw.com/p/AapA
Brüksel'in ünlü meydanı 'Grand Place'
Brüksel'in ünlü meydanı 'Grand Place'Fotoğraf: Illuscope

Brüksel’in dar sokaklarında Özbek müzisyenler kalabalıkta kendilerine bir yol açıyor. Rue de l’Etuve ile Rue du Chêne’in kesiştiği köşede, Maenneken Pis’in önünde bir grup turiste rastlıyorlar. Bu ufak işeyen çocuk heykeli, Brüksel’in belki de en ünlü sembolü. Hatta Maenneken Pis’e sürekli yeni elbiseler giydiriliyor. Küçük çocuk heykelinin dolabında yaklaşık 700 elbisesi var. Belediye Başkanı Freddy Thielemans da Maenneken Pis’le gurur duyuyor.

Kentin merkezi Pazar meydanı Grand Place, buradan sadece birkaç yüz metre mesafede. Brüksel’in kalbi burada atıyor. Grand Place, gotik belediye binası ve işlemeli evleriyle herhalde Avrupa’nın en güzel meydanlarından biri.

Chansonlar kralı Brel

Tarihi kent merkezide gezenler, birçok sürprizle de karşılaşıyor. Örneğin karikatürler. Brüksel bir çizgi roman başkenti aynı zamanda. Tin tin, Red Kit... Hepsinin doğum yeri Brüksel. Ama sedece onlar değil, chansonlar kralı Jacques Brel de Brükselli.

Brel’in sesi hala Brüksel’de yankılanıyor. Brel dünyaya geldiği kenti, oradaki barları ve cafeleri hiç unutmadı. Bu barlardan biri Moeder Lamic. St. Gilles semtindeki barın içecek listesinde, 300’ün üzerinde Belçika birası var. Barın sahibi Alexandre, biranın Belçikalılar‘ın yaşamındaki önemini açıklıyor:

“Bir anlamda bira bizim şampanyamız ya da şarabımız. Mutlu olduğumuzda ya da kendimizi iyi hissetmediğimizde hep bira içeriz. Bira bizim ruh halimizi yansıtır.”

Avrupa Mahallesi

Brükselliler, kentin en tarihi semtlerini yok eden Avrupa Birliği’ne ise pek iyi gözle bakmıyor. Avrupa Mahallesi... Ya da, burada anıldığı şekliyle, “Quartier Europeenne”. Burası 60’lı yıllardan beri hep bir şantiyeyi andırıyor. Eskiden güzel eski evlerin bulunduğu bu semtte, bugün bürolar içeren büyük binalar ve altı şeritli caddeler var. 19. yüzyıldan kalan az sayıda örnekten biri, Marcel Hastir’in evi. 97 yaşındaki ressamın neredeyse tüm yaşamı burada geçmiş. İkinci kattaki atölyesi, tavana kadar Hastir’in 20’li 30’lu yıllarda yaptığı resimlerle dolu:

“Tüm bu semtte villalar vardı, çok çüzel evler, hatta küçük saraylar. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hepsi yıkıldı. Evler yok pahasına satıldı ve dev gibi binalar inşa edildi. Burada Avrupa Birliği için 200 bina yapılacaktı. Ama ben buna karşı mücadele ettim. Kraliçe Paola’ya, Kral’a ve on bakana mektup yazdım. Hepsine bu evin hikayesini anlattım.”

Hastir geçtiğimiz yüzyılda direnişin sembolü oldu. Sadece Avrupa Birliği’ne karşı değil. Sanatçının atölyesi İkinci Dünya Savaşı sırasında da, Hitler Almanyasına karşı direnişin örgütlendiği merkezlerden biriymiş. Bugünde burası bir kültürel buluşma noktası.