Arkeologlar Hasankeyf için uyarıyor
30 Mart 2007Alman hükümeti, Batman'ın Hasankeyf ilçesindeki tarihî eserleri sular altında bırakacağı için eleştirilen Ilısu Barajı projesinin kredi teminatını onayladı. Bu onay, Türkiye’de ve Almanya’da eleştirilere yol açtı. Projeye karşı çıkanlar, endemik bitkilerin de bulunduğu bölgenin ekolojik sisteminde ortaya çıkabilecek sorunların yanı sıra sular altında kaybolacak tarihe dikkat çekiyorlar. Bu konuyu Hasankeyf ile ilgili çalışmaları olan İstanbul’daki Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün eski müdürü Dr. Adolf Hoffmann ile konuştuk.
Soru: Bay Hoffmann, Alman hükümetinin, Türkiye’nin Dicle Nehri üzerinde yapmayı planladığı Ilısu Barajı için kredi teminatını onaylaması Hasankeyf’i yeniden gündeme getirdi. Hasankeyf, hem halen yaşanan hem de arkeolojik açıdan önemli bir yer. Sizce Hasankeyf’i ne gibi tehlikeler bekliyor?
Hoffmann: “Baraj projesi çok eski bir proje. Uzun zamandır bu barajın, yapılması halinde nasıl bir sonuçla karşılacağı tartışılıyor. Hem Türkiye’de hem de Almanya’daki tartışmalarda şu gerçege işaret ettik: Hasankeyf çok önemli kültürel ve tarihi bir yapıya sahip ve doğu Anadolu`da bu anlamda emsalsiz. Çünkü hem Ortaçağ hem de İslam medeniyetine ait mirası geniş bir alanda ve çok iyi korunmuş haliyle yansıtıyor. Ayrıca hala yaşanmasına rağmen modern yaşamdan çok fazla etkilenmemiş bir bölge.”
Soru: Dolayısıyla bu proje hem tarihi mirası hem de bugünkü orada yaşayanları etkileyecek...
Hoffmann: “Aynen öyle. Yani küçük bir bölge olmasına rağmen, birkaç binlik nüfusa sahip. Dolayısıyla bu bölgede yaşayanların başka yerlere yerleştirilmesi gerekir. Ancak bu baraj projesinin genel bir sonucu, yani bir tek Hasankeyf’i değil, barajın yapılacağı yerde bulunan birçok yerleşim yeri bu açıdan aynı şekilde etkilenecek. Hasankeyf’in bu anlamdaki özelliği ise tarihi kalıntıların bugünkü yaşamla bu kadar olağanüstü bir şekilde birleşmesinde yatıyor.”
Soru: Baraj yapılan yerlerde bölge nüfusunun başka bir bölgeye aktarılması bilindik birşey, peki tarihi yapının taşınması arkeolojik olarak mümkün mü?
Hoffmann: “Genelde bu konuyla bağlantılı olarak Mısır’daki Ebu Simbel örneği veriliyor. Ama oradaki eserler çok daha farklıydı. Dev heykeller birbirinden ayrılarak tekrar biraraya getirelebilecek yapıdaydı. Hasankeyf’teki durum çok daha güç. Çünkü Hasankeyf`de bahsi geçen abideler yekpare taş değil ya da kısmen yekpare, çoğunlukla tuğlalardan örülmüş çok katlı eserler. Bunların parçalanması ve taşınması çok daha zor. Yeniden kurulsalar bile yapıların otantik yapısı da tam manasıyla korunamayacak.”
Soru: Sizce nasıl kurtarılabilir bu yapı?
Hoffmann: “Barajı başka bir yere nakletme konusunu düşünerek!”