1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya, BM’de daha etkin rol arıyor

Tobias Gerhard22 Temmuz 2008

Bir zamanlar ‘düşman devlet” olarak görülen Almanya bugün, Birleşmiş Milletler’in barış ve istikrar çabalarının en büyük destekçilerinden biri haline geldi. Almanya şimdi, BM Güvenlik Konseyi’nde sandalye talep ediyor

https://p.dw.com/p/CzuC
G-4 olarak adlandırılan, Almanya, Hindistan, Brezilya ve Japonya'dan oluşan grup, Güvenlik Konseyi’ne kendileriyle birlikte 6 yeni daimi üye alınmasını talep ediyor.
G-4 olarak adlandırılan, Almanya, Hindistan, Brezilya ve Japonya'dan oluşan grup, Güvenlik Konseyi’ne kendileriyle birlikte 6 yeni daimi üye alınmasını talep ediyor.Fotoğraf: DW Fotomontage

“Almanya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olmaya ve bununla birlikte daha fazla sorumluluk almaya hazırdır.”

Almanya Başbakanı Angela Merkel, 2007 yılı Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na seslenirken, bu sözlerle Berlin’in daha aktif rol oynama kararlılığını ifade etti.

Almanya, halen Birleşmiş Milletler örgütünün en büyük destekçilerinden. 192 ülkenin üye olduğu BM’ye en fazla mali katkıyı yapan ülkeler sıralamasında Almanya; Japonya ve ABD’nin ardından üçüncü sırada bulunuyor. Berlin, BM bütçesinin yüzde 8,6’sını karşılıyor. Almanya, dünya genelinde birçok barış misyonuna da, çok sayıda personeliyle destek sağlıyor.

‘Düşman devletin’ yerine ‘örnek öğrenci’ aldı

Almanya, son dönemde uluslar arası krizlerin çözümünde, ciddi ve güvenilir bir arabulucu olarak öne çıkıyor. İran nükleer krizinin barışçıl yollardan çözümü için Tahran’a önerilen “teşvik paketine” Berlin önemli katkı sağladı. Avrupa Birliği’nın dış politika yüksek temsilcisi Javier Solana’nın yürüttüğü müzakerelerde, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin yanı sıra Almanya da masada oturuyor.

Bundan 60 yıl önce ise durum çok farklıydı. O dönem oluşturulan Birleşmiş Milletler Şartı’nda, İkinci Dünya Savaşı’nın mağlup ülkeleri Almanya ve Japonya’ya, “düşman devletler” olarak atıfta bulunuluyordu. Fiilen anlamını yitirmiş olan BM Şartı’nın 53. maddesindeki bu ifadelerin, yeni reform tartışmaları çerçevesinde değiştirilmesi bekleniyor.

Almanya, BM kurumlarına ev sahipliği yapıyor

24 ayrı BM biriminin bulunduğu Almanya’da en önemli merkez ise, eski başkent Bonn’da bulunan “Birleşmiş Milletler yerleşkesi.”
24 ayrı BM biriminin bulunduğu Almanya’da en önemli merkez ise, eski başkent Bonn’da bulunan “Birleşmiş Milletler yerleşkesi.”Fotoğraf: AP

BM’de daha fazla rol üstlenmek isteyen Almanya, örgütün birçok kurumuna da ev sahipliği yapıyor.24 ayrı BM biriminin bulunduğu Almanya’da en önemli merkez ise, eski başkent Bonn’da bulunan “Birleşmiş Milletler yerleşkesi.” Yerleşkede BM’nin, iklim değişimi, çölleşmeyle mücadele ve gönüllüler programı gibi önemli birimlerinin merkezleri yer alıyor.

BM Güvenlik Konseyi’nde reform

Dünya politikalarına yön veren BM Güvenlik Konseyi’nde güç dağılımı, İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan dengeyi yansıtıyor. Konseyin veto hakkına sahip 5 daimi üyesi ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa, çoğu zaman ulusal çıkarlarını da gözeterek, politikalarda söz sahibi oluyor.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, BM'de daha aktif rol alma beklentilerini, BM Genel Sekreteri'nin bu ay Berlin'e yaptığı ziyarette yineledi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, BM'de daha aktif rol alma beklentilerini, BM Genel Sekreteri'nin bu ay Berlin'e yaptığı ziyarette yineledi.Fotoğraf: AP

Ancak 21. yüzyılda yaşanan büyük değişimlerin ardından, BM Güvenlik Konseyi’nde reform talepleri giderek daha sesli bir şekilde dile getiriliyor.

G-4 olarak adlandırılan, Almanya, Hindistan, Brezilya ve Japonya'dan oluşan grup, Güvenlik Konseyi’ne kendileriyle birlikte 6 yeni daimi üye alınmasını talep ediyor.

Ancak bu plan ilk aşamada, Hindistan’ın bölgesel rakibi Pakistan ve Brezilya’nın rakibi Arjantin’in itirazlarıyla karşılaştı.

Geçtiğimiz haftalarda Almanya, BM Güvenlik Konseyi’ne 7 yeni üye eklenmesi önerisiyle gündeme geldi. 7 sandalyenin ikisinin Avrupa ülkelerine verilmesi ve bunlardan birinin de Almanya’ya verilmesi öngörülüyordu. Ancak bu plan da henüz yeterince destek bulabilmiş değil.

Berlin’in bir başka önerisi, Avrupa Birliği’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde tek bir sandalye ile temsil edilmesi. Ancak bunun kısa vadede gerçekleşmesi hiç de mümkün görülmüyor. İngiltere ve Fransa, kendi koltuklarından vazgeçmek istemiyor. 27 üyeli Avrupa Birliği ise, ortak bir dış politika oluşturmakta güçlük çekiyor. Lizbon Antlaşması’nın İrlanda referandumunda reddedilmesiyle oluşan siyasi belirsizlik ortamı da, bu öneriyi anlamsız kılıyor.

Şu anda tartışılmaz olan bir gerçek var: BM Güvenlik Konseyi’nde reform şart. Bu reform bir gün gerçekleşecek, ancak Almanya’nın bu reformla birlikte üstleneceği rol, bugün için belirsiz olmayı sürdürüyor.