"Alan Kurdi sembolik gücünden hiçbir şey yitirmedi"
2 Eylül 20202 Eylül 2015 Çarşamba sabaha karşı 25-30 sığınmacının yer aldığı bir bot Yunanistan'ın İstanköy Adası'na (Kos) doğru yola çıktı. Yola çıkmasından kısa süre sonra da alabora oldu. Aynı günün sabah saatlerinde Bodrum sahilinde üç yaşında Alan Kurdi adlı Suriyeli çocuğun cansız bedeni bulundu.
Ayağında ayakkabıları, üzerindeki mavi şortu, hafif yukarı çıkmış kırmızı tişörtü ile sahilde uyuyan bir çocuk gibi görünen Alan Kurdi, İstanköy Adası'na yola çıkan o bottaki sığınmacılardan biriydi. Onun yüzüne dalgaların vuruşunu gösteren o anlar ve cansız bedenini taşıyan jandarmanın kırılgan fotoğrafı bütün dünyaya yayıldı. Fotoğraf, Suriye Savaşı ve 2015'teki mülteci hareketliliği ile Avrupa'nın yıllarca tepkisiz kalarak sürdürdüğü başarısız mülteci politikasının açık iflası olarak da hafızalara kazındı.
Alman Basın Konseyi, Alan Kurdi'nin Bodrum sahiline vuran cansız bedenini gösterip göstermeme konusundaki tartışmalarda bir prensip kararı aldı: Mültecilerin ve çektikleri acının sembolü ve kamuoyunun onu görmesindeki gereklilik sebebiyle fotoğrafın yayınlanmasına karar verdi.
Dalgalar artınca kaçakçı suya atladı
Bütün dünya medyasına yansıyan fotoğraftaki Alan Kurdi'nin babası Abdullah Kurdi, daha sonra o geceyi ve yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Yüksek dalgalar botu devirince iki oğlum ile eşime yardım etmeye çalıştım, bir saatten fazla öylece bota tutunduk. Büyük oğlum ölünce diğerlerine yardım edebilmek için onu bıraktım. Eşim ile öbür oğlumu da kaybettikten sonra üç saat suda kaldım. Sonra kurtarıldım".
Abdullah Kurdi, 2 Eylül 2015'te eşi Rihan ve oğulları Alan ve Galip ile Yunanistan'a geçebilmek için yola çıktıklarında botun tıka basa dolu olduğunu anlatıyor. Kaçakçılara dört bin euro ödediklerini, dalgalar yükselip de botu sarsmaya başlayınca ilk atlayıp gidenin de kaçakçı olduğunu söylüyor.
Abdullah Kurdi ile ailesinin hedefi Kanada'ydı. Alan ve Galip'in orada yaşayan halası Tima Kurdi, "Alan'ın fotoğrafı bir yardım çığlığıydı, politikacılar da dahil herkesi harekete geçmeye götüren bir çığlık" diye konuşuyor.
Merkel sığınmacılara kapıların kapatılmaması emrini verdi
Alan Kurdi'nin fotoğrafının bütün dünyaya yayılmasından iki gün sonra Almanya Başbakanı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili Angela Merkel, o dönem Avusturyalı mevkidaşı Werner Faymann ile de konuştuktan sonra Suriyeli mültecilerin ülkeye gelişinin engellenmemesi kararı aldı.
Merkel'in bu kararı ile Almanya, Ortadoğu ve Afrika başta gelmek üzere savaş ve kriz ülkelerinden yola çıkan, Yunanistan ve Balkanlar'da biriken sığınmacıların en çok gelmek istediği ülkelerden biri oldu. 2016 yılında Almanya'ya 745 bin 545 sığınma başvurusu yapıldı. 2015 yılından bugüne yapılan toplam sığınma başvurusu ise yaklaşık 1 milyon 900 bin oldu.
O dönem Avrupa'ya gelen sığınmacı sayısı yakın tarihin en yüksek seviyesine ulaştı. Pek çok ülke insani sebeplerle sığınmacılara yönelik sert çizgisini yumuşattıysa da bu durum Avrupa ülkeleri arasında başta Macaristan gibi devletlerin itirazlarıyla bölünmeye neden oldu. 2016 yılında Türkiye ile bir mülteci mutabakatı sağlandı. Mutabakat Avrupa'ya gelen sığınmacı sayısını frenlediyse de Brüksel ile Ankara arasında gerilimler de yarattı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa'yı sık sık kapıları açmak ve mültecileri yollamakla tehdit etti.
Yunanistan'daki kamplar doldu taştı
Avrupa Birliği'nin ortak bir mülteci politikasında uzlaşamaması ve mültecileri üye ülkelere dağıtamaması nedeniyle özellikle Yunanistan'daki sığınmacı kamplarındaki durum giderek kötüleşti. Kapasitesinin çok üzerinde dolu olan kamplardaki sığınmacıların dağıtımına Macaristan, Polonya ve Çekya gibi ülkelerin ısrarla itirazı nedeniyle çözüm bulunamadı.
Beş yıl önce cansız bedeni Bodrum sahiline vuran, Avrupa'nın mülteci politikasının iflasını gözler önüne seren Alan Kurdi'nin Kanada'daki halası Tima Kurdi, hergün yeni trajediler yaşandığı için insanların duygularının köreldiğini düşünüyor ve "Savaşı durdurun, durumu iyileştirin" çağrısını yineliyor.
Af Örgütü: Mültecilerin durumu daha da kötüleşti
Uluslararası Af Örgütü Almanya şubesinin Siyaset ve Aktivizm Bölümü Başkanı Dr. Julia Duchrow, Alan Kurdi'nin fotoğrafının taşıdığı sembolik gücü bugün hâlâ yitirmediğini söylüyor. DW Türkçe'nin sorularını cevaplayan Duchrow, Alan Kurdi'nin fotoğrafının, sığınmacıların Avrupa'ya gelebilecekleri yasal ve güvenli kanallara ihtiyacı olduğunu gözler önüne serdiğini kaydediyor. Son beş yılda mültecilerin durumunun daha da kötüleştiğini belirtiyor.
Dr. Julia Duchrow, sığınmacılarla dayanışmayı o zaman da bugün de sadece özel kurtarma inisiyatiflerinin gösterdiğini vurguluyor ve koronavirüs pandemisinin bu projeleri de engellediğini belirtiyor. Karantina uygulamalarının Mart 2020'den bu yana kurtarılan mültecilerin karaya çıkarılmasını engellediğini de aktaran Duchrow, pandemi gerekçesiyle yardım örgütleri çalışanlarının kamplara sokulmadığını, bakım ve tıbbi personel eksikliği çekildiğini, sığınma ve iltica başvurularının geçici olarak durdurulduğunu bildiriyor. Julia Duchrow, Alman hükümetinden, pandeminin mültecilere yardım önünde engel gösterilmesine son vermesini de talep ediyor.
Almanya'nın sene sonuna kadar sahip olduğu Avrupa Birliği dönem başkanlığının sığınmacılarla dayanışma göstermek için aslında bir fırsat olabileceğini de söyleyen Duchrow, Avrupa'da insan haklarıyla bağdaşır ortak bir iltica sistemi kurmanın elzem olduğunu da belirtiyor.
Alan Kurdi’nin halası Tima Kurdi, üç yaşındaki Alan’ın Bodrum sahilindeki cansız bedenini gösteren fotoğraf yayınlanırken kendilerinden izin alınmadığını söylüyor ve karışık duygular içinde olduklarını belirtiyor. Diğer yandan fotoğrafın bütün dünyayı sarstığını kaydederek, "Mültecilerin çektiklerini ve yaşadıkları acıyı göstermede bir faydası varsa, onlara bir yardımı dokunacaksa, tamamdır" diye devam ediyor. Ve "Bütün dünyaya elimden geldiğince sahildeki küçük çocuğu unutmamaları için, Alan'ı hatırlatmaya devam edeceğim" diye konuşuyor.
DW, dpa/ ETO, AÜ
© Deutsche Welle Türkçe