Agrobay işçileri için Alman yasası devreye girebilir
29 Ocak 2024İzmir'in Bergama ilçesinde Bayburt Grup'a bağlı Agrobay Seracılık'ta sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarıldıklarını belirten tarım işçilerinin eylemleri beş ayı aşkın süredir devam ediyor.
Maaş ödemeleri yapılmadan tazminatsız işten çıkarılan işçilerin aylardır yaşadığı mağduriyet, şirketin ihracat yaptığı ülkelerden biri olan Almanya'yı da ilgilendiriyor.
Agrobay Seracılık, Almanya-Neckarsulm merkezli indirimli market zinciri Lidl'in en önemli tedarikçilerinden.
Almanya'da geçen yıl Ocak ayında yürürlüğe giren "Tedarik Zincirlerinde Şirketlerin Özen Yükümlülüğü Hakkında Kanun (LkSG)" ya da yaygın adıyla Alman Tedarik Zinciri Yasası, Alman şirketlerin, tedarik zincirlerini hem ülke içinde hem de ülke dışında insan hakları ve çevre standartlarına uygunluk açısından gözden geçirmelerini zorunlu kılıyor. Bu kanun, Almanya ile ticari ilişkileri olan Türkiye şirketleri için de önemli sonuçlar doğuruyor.
Soruşturma devam ediyor
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Lidl Stiftung & Co. KG'nin kurumsal iletişim birimi, Agrobay işçilerinin karşılaştığı hak ihlallerine ilişkin Alman Tedarik Zinciri Yasası uyarınca soruşturma başlattıklarını ve bu soruşturmanın devam ettiğini söyledi.
Avrupa Perakendecileri Tarım Ürünleri Çalışma Grubunun İyi Tarım Uygulamaları (EUREPGAP) sertifikasına sahip olan Agrobay, 2002'den bu yana faaliyette. Yıllık 20 bin ton üretim kapasitesiyle 600 dönümlük kapalı alanda üretim yapan Agrobay, kurumsal web sitesinde Avrupa'nın en büyük serası olduğunu ifade ediyor. Ana ürünleri salkım domates ve Kaliforniya biberi olan şirket, Almanya'nın yanı sıra İngiltere, İspanya, İsveç, Hollanda ve Rusya'ya da ihracat gerçekleştiriyor.
Ancak şirketin adı son birkaç aydır ürünlerinin kalitesi ya da başarılı ekonomik performansıyla değil işçi haklarına karşı uygulamalarla anılıyor.
Agrobay işçisi: Tuvalete bile göndermiyorlardı
Agrobay'da 22-25 Ağustos tarihleri arasında ikisi beyaz yakalı, 37'si işçi toplam 39 kişi işten çıkarıldı. İşten çıkarılan işçilerin 34'ü ise kadın.
İş yerinde ağır şartlarda çalıştıklarını, ekipmanlarının yetersiz olduğunu, tuvalete gitmenin kısıtlandığını, mobbinge maruz kaldıklarını ifade eden işçiler, işten çıkarılmalarından kısa süre önce Tarım İşçileri Sendikası'nda (Tarım-Sen) örgütlendiklerini söylüyor.
DW Türkçe'ye konuşan sera işçilerinden Ayten Yavuz, 19 Ağustos'ta sendikaya üye olduğunu, 23 Ağustos'ta ise işten çıkarıldığını belirtiyor.
Yavuz, iş yerindeki çalışma şartlarını şöyle anlatıyor: "Ben bitki bakımında çalışıyordum. Diğer arkadaşlarım da öyle. Şartlarımız tabii ki kötüydü, tuvalete bile göndermiyorlardı. Serayla tuvaletler arasındaki mesafe uzun olduğu için mühendisler kızıyordu. Hatta bir gün regl olan bir arkadaşım mazeretini söylemesine rağmen kadın mühendis izin vermedi, 'molayı bekle' dedi. Mühendislerin hakaretlerine maruz kalıyorduk. Baş mühendis sürekli, 'Benim 5 yaşındaki oğlum bile sizden daha akıllı. Siz geri zekalı mısınız?' diyordu. Bu tür hakaretlere maruz kalıyorduk."
"İnşaat işi de yaptık"
Bu sene kendi görev tanımlarında olmamasına rağmen inşaat işi de yaptıklarını söyleyen Yavuz, "Akşama kadar kürekle kum attık, brandalar kaldırdık. 50-60 derece sıcaklıkta 70-80 metre uzunluğundaki demirleri kaldırdık. Erkeklerin yapacağı işi biz kadınlar omzumuza yükledik. Neden yükledik? Çünkü kadınları ucuz iş gücü olarak görüyordu. Eğer bu iş erkeklere yaptırılsaydı daha maliyetli olurdu. 'Nasılsa benim elimde asgari ücretle çalışan kadınlar var. Ben inşaat işini onlara yaptırayım' diyordu. Yani en azından biz öyle düşünüyoruz" diye devam ediyor.
Tarım-Sen'in verdiği bilgiye göre işçilerin 34'ü ise Kod 46 maddesiyle işten çıkarıldı. Türkiye İş Kanunu'nun 25/2. Maddesi, işçinin ahlaka aykırı fiilleri nedeniyle işverene iş sözleşmesini haklı fesih imkânı veriyor.
Bu maddede belirtilen işten ayrılış kodlarından biri olan Kod 46'da belirtilen ahlaka aykırı fiiller arasında "işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanması, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda" bulunmasının yanı sıra "hırsızlık yapmak" gibi yüz kızartıcı bir suç da bulunuyor.
Tarım-Sen: Hırsızlıkla itham edilmiş oldular
Kod 46 ile fesih sonucunda işçi, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamazken işsizlik ödeneğinden de yararlanamıyor. İşyerinden alacağı varsa geçmişte elde etmiş olduğu bu hakkını da kaybediyor. Ayrıca Kod 46 ile işten çıkarılan bir işçi, ahlaksızlıkla da damgalandığı için daha sonra yeni bir iş bulabilme imkânı zorlaşıyor.
DW Türkçe'ye konuşan Tarım-Sen Başkanı Umut Kocagöz de "İşçi arkadaşlarımız yeni iş ararken zorlanıyorlar. Çünkü herhangi bir hırsızlık, ahlaksızlık vesaire yapmamış olmalarına rağmen hırsızlıkla itham edilmiş oldular" diyor.
Kocagöz, işten atılan çoğu işçinin işe başladığında sigortalarının yapılmadığını, iş yerinde iş kazalarının örtbas edildiğini, ekipman sıkıntısı nedeniyle meslek hastalıklarının yoğun olarak görüldüğünü savunuyor.
"Müzakere etmeye hazırız"
İşverenle görüşme taleplerinin bugüne dek karşılık bulmadığını ifade eden Kocagöz, işçilerin maddi imkanlarının kısıtlı olduğunu, beş aydır tazminatlarını ve maaşlarını alamadıkları için mağduriyetlerinin arttığını belirterek "Biz müzakere etmeye, tartışmaya hazırız. Yeter ki işçi arkadaşlarımız daha fazla mağdur olmasınlar. Talebimiz 46 kodunun düzeltilmesi ve içeride kalan maaşlarla haklarının verilmesi" diyor.
Bir işçinin sendikal faaliyet nedeniyle işten çıkarılması Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'ya aykırı ve bir suç teşkil ediyor. Agrobay Seracılık ve Bayburt Grup, DW Türkçe'nin işten çıkarılan işçilerin eylemlerine ilişkin ilettiği sorulara yanıt vermedi. Agrobay'dan daha önce kamuoyuna yapılan açıklamada işçilerin sendikal faaliyetler nedeniyle işten çıkarılmadığı iddia edilmişti.
Ancak Türkiye'de işverenler, iş yerlerinde sendikal faaliyetlerin önüne geçmek için işçi haklarını kısıtlayan 25/2. Maddesi'ni sıklıkla kullanıyor. Buna ilişkin açılan davalar çoğunlukla işçinin lehine sonuçlansa da kararın çıkması birkaç yılı buluyor.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) Türkiye'de pandemi nedeniyle işten çıkarmaların yasak olduğu ancak bu maddenin istisna kapsamında yer aldığı 2020 yılı boyunca 176 bin 662 işçinin 25/2 kapsamında işten çıkarıldığını ortaya koymuştu. Pandemi boyunca işçi sağlığına yönelik önlemlerin yetersiz olduğu kamuoyunda uzun süre tartışılmıştı.
Sera işçilerinden Ayten Yavuz, "Umarım ki bizim mücadelemiz diğer patronlara, mühendislere örnek olur da diğer işçi kardeşlerimize kötü davranmazlar. Talebimiz şudur. Maaşımızı istiyoruz, tazminatımızı istiyoruz, içeride yıllık izinlerimiz var, mesailerimiz var, bunların hepsini istiyoruz. Tabii ki iş mahkemeleri 3-4 sene sürdüğü için biz mahkemeyi beklemek istemiyoruz. Bu ekonomik krizde para pul oluyor. Ben bu sene paramı istiyorum" diyor.
"Süreçten Lidl şirketi de sorumlu"
Tarım-Sen Başkanı Umut Kocagöz'e göre ise bu süreçten Lidl şirketi de sorumlu.
Türkiye'de sendikal haklar yasal olarak korunsa da açılan davaların uzun bir süre aldığını, Almanya'daki Tedarik Zinciri Yasası'nın da sendikal hakları tanıdığını dile getiren Kocagöz, "Bu işçiler Lidl'ın Almanya'da sattığı domatesi üretiyorlar, başka bir ülkede ucuz işçi olarak, düşük maliyetle ve hakları gasp edilerek. Dolayısıyla Lidl'ın da bu konuda aktif tutum geliştirmesi, ayrıca Alman Tedarik Zinciri Yasası'nın gereklerini yerine getirmesini bekliyoruz" diyor.
İşten çıkarılan Agrobay işçileri, şirketin ihracat yaptığı Almanya, İngiltere ve Rusya'nın konsoloslukları önünde de eylem yapmış, işçiler direniş boyunca birçok kez kolluk kuvvetlerinin sert müdahalesine maruz kalmıştı.
Kocagöz, Agrobay şirketinin, Almanya konsolosluğunun önüne gidip açıklamaya katılan işçilere manevi tazminat davası açtığını, şirketin "Almanya ile ticaret ilişkilerinin zedelendiğini" iddia ettiğini belirtiyor.
Tedarik Zinciri Yasası'nın yaptırım gücü ne?
Alman Tedarik Zinciri Yasası'na göre Almanya'da yerleşik şirketlerin, tedarik zincirlerindeki işçilerin karşılaştığı hak ihlallerini tespit etmesi, ihlalleri önlemek için önlemler alması ve uygun düzeltici eylemleri uygulaması gerekiyor. Aksi takdirde, Almanya merkezli şirketler, tedarik zincirlerinde yaşanan olumsuzluklardan sorumlu tutuluyor. İyileştirici tedbirler konusunda uzlaşı sağlanamazsa yasanın yaptırım gücü tedarikçi şirketle iş ilişkisinin son bulmasına kadar gidebiliyor.
Lidl, DW Türkçe'nin Agrobay'la iletişime geçip geçmedikleri konusundaki sorusuna cevap vermezken soruşturmanın gizli yürütüldüğünü belirtti. DW Türkçe, aynı soruyu yönlendirdiği Agrobay'dan da yanıt alamadı.
İnsan hakları ihlallerine ilişkin her türlü kanıtı çok ciddiye aldıklarını ve tedarik zincirlerindeki ihlalleri etkili bir şekilde gidermek için çalıştıklarını vurgulayan Lidl'dan yapılan açıklamada, "Raporlama süreci sırasında ihlaller tespit edilirse, duruma göre uygun düzeltici önlemleri almaya çalışacağız. Ayrıca, gelecekte bu tür ihlalleri önlemek için önleyici tedbirlerin gerekli olup olmadığını da inceleyeceğiz" denildi.