1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Afganistan'da hala kadının adı yok

28 Ekim 2010

BM Güvenlik Konseyi’nin 1325 sayılı kararı, barış kurma, barışı koruma ve çatışmaları sona erdirmeye yönelik çabalarda kadınların eşit katılımının önemini vurguluyor. Peki, Afganistan'da durum nasıl?

https://p.dw.com/p/Pqbw
Fotoğraf: AP

Polis üniformalı bir kadın olarak, Afgan toplumunda pek alışılmamış bir görüntü sergileyen Marzia, Kunduz şehrinde güvenliğin ve düzenin sağlanmasında önemli rol oynuyor. Zira evlerde arama yapılırken, evdeki kadınların yatak odalarını ve gardroplarını Marzia kontrol ediyor. Afgan toplumunda bu görevi bir erkeğin üstlenmesi tasvip edilmiyor.

Erkek meslektaşlarıyla beraber çalıştığını belirten Marzia, şu anda kadınlar için hareket özgürlüğünün nispeten daha büyük olduğunu söylüyor ve "Nerede olursa olsun, ne iş olursa olsun, kadınlar çalışmalı.” diyor.

69 üyenin sadece dokuzu kadın

Sadece kaba kuvvetin geçerli olmadığı, sorunların konuşarak, diyalogla çözüldüğü bir toplum, tüm dünyada kadınların çıkarına. BM Güvenlik Konseyi bu amaçla 10 yıl önce barışı sağlama, koruma ve çatışmaları sona erdirmeye yönelik çabalarda kadınların eşit katılımının önemini vurgulayan 1325 sayılı kararı aldı. Ancak 30 yıldır savaş ve çatışmalara sahne olan Afganistan'da bu kararın çok etkisinin olduğu söylenemez. Afgan kadın hakları savunucusu Süreyya Parlika, Devlet Başkanı Hamid Karzai tarafından kurulan Barış Konseyi'nde bunun gayet açık bir şekilde görülebileceğini söylüyor. Toplam 69 üyenin sadece dokuzunun kadın olduğunu belirten Parlika, bunların yedisinin Karzai tarafından doğrudan atandığına dikkat çekiyor ve "Kadınlar şimdi, savaştan başka bir şey bilmeyen erkekler ile birlikte konseydeler. Ne görüşlerini dile getirebiliyorlar, ne de müzakerelerin akıbetini etkileyebiliyorlar.” diyor.

Vitrindeki kadınlar henüz sembolik

Herat şehrinde kadın hukukçuları bir araya getiren bir girişimin başkanı Gülsüm Sıddıki, birçok kadın için daha fazla siyasi sorumluluğa yönelik adımın fazla erken atıldığı kanısında. "Ben kadınların barış görüşmelerine katılmalarını o kadar olumlu bulmuyorum. Herhangi bir planları, ya da siyasi veya toplumsal sorumluluk üstlenecekleri makamlar için bir stratejileri yok." diyen Sıddıki, kadınların öncelikle başka sorunları ortadan kaldırmaları gerektiğini belirtiyor ve o yüzden toplumda öne çıkan kadınların, şu anda daha çok sembolik bir değer taşıdığını söylüyor.

Çocuklar anne sözü dinler

Herat Vilayet Meclisi üyesi Cemile Kerimi ise, kadınların Afganistan'daki siyaset sahnesinde neredeyse hiç ciddiye alınmadığını ve en azından ailelerinde etkili olarak, ülkenin geleceğinin daha barışçıl olmasını sağlayabileceklerini belirtiyor. Kadınların üzerine basa basa “savaş sona ersin artık” dediklerini, çünkü sürekli ailelerinden birinin, erkek kardeşlerinin, oğullarının, kocalarının çatışmalarda ölmelerinden korktuklarını söyleyen Kerimi, "Bence kadınlar çocuklarına, ellerine silah almamalarını öğretebilirler. Çocuklar okula gitmeli, eğitim almalı ve ülkenin geleceğini inşa etmeli. Sakallı bir aşiret reisi, kadınların, savaşın sona ermesi yönündeki taleplerini dinlemez, ama bir annenin sözünü dinler.” şeklinde konuşuyor.

Kadınlar ülkenin yeniden şekillendirilmesinde rol oynayamıyor

Taliban rejiminin devrilmesinin üzerinden dokuz yıl geçti, ancak yine de kadın-erkek eşitliğinin pek esamesi okunmuyor. Afgan kadınlar için 2005'te kararlaştırılan Ulusal Eylem Planı hayata geçirilmiyor. Af kanunları yüzünden, kadınlar Taliban rejimi sırasında maruz kaldıkları cinsel şiddeti de mahkemeye taşıyamıyorlar. Tüm bunlar, kadınların Afganistan'ın geleceğinin şekillenmesinde daha fazla rol oynamalarının önünde birer engel.

© Deutsche Welle Türkçe

Saber Yusufi & Ute Hempelmann, Çeviri: Aydın Üstünel

Editör: Meltem Karagöz