ABD ve Çin işbirliğini artıyor
24 Mayıs 2010Pekin’de bir araya gelen Çin Devlet Başkanı Hu Jintao ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton dünyanın en büyük ekonomik gücüyle dünyanın en büyük kalkınma halindeki ülkesi arasında sıkı işbirliği yapılmasının gerekliliğine işaret ettiler.
Clinton, Pekin’de yaptığı konuşmada Çin ve ABD’nin kendi başlarına hareket etmeleri durumunda büyük küresel sorunların çok azına çözüm bulunabileceğini vurguladı.
Hu’dan uyarı
Çin Devlet Başkanı Hu Jintao da iki ülke arasındaki görüş ayrılıklarını normal karşıladığını ve karşılıklı çıkar ve endişelere saygılı davranılıp kritik konularda makul davranılmasının son derece önemli olduğunu söyledi. Çin Devlet Başkanı bu sözleriyle, dolaylı olarak Tayvan ve Tibet sorunlarını kastetti.
ABD’nin Tayvan’a silah satması ve Başkan Obama’nın Dalay Lama’yı kabul etmesi Pekin yönetimini kızdırmıştı. Hu Jintao, Çin milletinin mili egemenlik ve toprak bütünlüğünün korunmasına her şeyden fazla önem verdiğini belirterek, Washington yönetimini bir kez daha uyarmış oldu.
Ekonomik sorunlar
Amerikan heyetinde Maliye Bakanı Timothy Geithnner ile Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke ve Ticaret Bakanı Gory Locke de hazır bulundu. 2006 yılında başlatılan ekonomik Çin – Amerikan diyaloğuna Başkan Obama göreve başladıktan sonra stratejik konular da dahil edilmişti.
Bu kez Pekin’de yapılan buluşmada ticari konularla, para politikasıyla ilgili anlaşmazlık, bir Güney Kore savaş gemisini batıran Kuzey Kore’nin yol açtığı buhran ve İran’ın tartışmalı nükleer programı da ele alındı.
Amerikan yönetiminin Çin’in ihraç mallarına haksız rekabet avantajı sağladığı gerekçesiyle Yuan’ın revalüe edilmesi şeklindeki talebi, Hu Jintao tarafından diplomatik bir dille reddedildi.
Çin Devlet Başkanı, kur mekanizmasını kontrollü ve kendi kararları doğrultusunda geliştirmeye devam edeceklerini söylemekle yetindi. ABD Maliye Bakanı Geithner’in, Yuan’ın değerinin serbest piyasada belirlenmesi ve ABD’deki kuralların Çin’de de geçerli olması için yaptığı çağrı bu kez de boşa gitti.
Washington’ın endişesi
Çin’in küresel kriz yıllarında da hızla büyümeye devam etmesi ve borç içindeki sanayi ülkelerinin bir numaralı alacaklısı durumuna gelmesi, Washington yönetimini endişelendiriyor. Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi çoğu ülkeyi gölgede bıraktı.
Pittsburgh Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Thomas Rawski, ABD’nin bu gelişmeyi izleyişinde iki faktörün önemli rol oynadığını belirtiyor:
Rawski’nin değerlendirmesi şöyle: “Amerikalıları en çok Çin’deki hızlı gelişmenin ekonomik boyutu kaygılandırıyor. Çin’in hızlı ekonomik kalkınması takdirle karşılanıyor ve Çin’in ekonomik alanda elde ettiği başarı Amerikalıları etkiliyor. Madalyonun öbür yüzündeyse, hızlı genişlemenin Amerikan ekonomisi üzerinde yaratabileceği yüksek işsizlik tehlikesi gibi sonuçlardan duyulan endişe var.”
Çin uzmanı Ken Dewoskin de ABD’de satılan çoğu tüketim malının ‘Çin malı’ damgasını taşımasından halkı tedirgin etmesinin anlaşılabilir bir durum olduğunu belirterek “Çin mallarının Amerikan piyasasını istila etmesiyle, halkın en büyük endişesi olan ABD’deki işsizliğin artması arasında rabıta kurulması normal. İthalat artışının birçok Amerikalının hayat standardını yükselttiği de unutulmamalı. Çünkü Çin malları anti- enflasyonist etki yapıyor ve bir çok ürünün ucuza alınmasını sağlıyor” diyor.
Clinton’dan çağrı
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da Pekin temaslarından önce Çin yönetimine, ‘Amerikan şirketlerine rekabet eşitliği tanınması ve ekonomik şeffaflığın sağlanması’ için çağrıda bulunmuştu.
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Ahmet Günaltay
Editör: Beklan Kulaksızoğlu