Alman basınından özetler
30 Temmuz 2014Bonn'da yayımlanan General Anzeiger gazetesinde Ortadoğu'daki duruma ilişkin olarak şu yoruma yer veriliyor:
“Bölgeden gelen görüntülerin korkunçluğu ve katlanılmazlığından bağımsız olarak şunun altını çizmek gerek: İsrail tünelleri çökertebilir, Hamas o tünelleri yeniden inşa edecek veya terörün başka yöntemlerini bulacaktır. İsrail'in Gazze Şeridi'nde kendilerini Hamas'ın baskısı altında hisseden insanları kazanması mümkün değil. Gerçek trajedi, bölge için kapsamlı barış planının olmaması. Ateşkesi, çok daha kanlı bir silahlı çatışma izleyecek.”
Berliner Zeitung gazetesinde de aynı konuda bir yorum göze çarpıyor:
“Ciddiye alınmak isteyen hiç kimse, ataları bir halkın soyunu silmiş bir ülkenin özel bir sorumluluğu olduğu konusunda şüpheye düşemez. Tartıştığımız şey şu: Merkel'in bahsettiği devlet izanı somut olarak ne anlama geliyor? Susmak mı, İsrail'in savaş suçlarını sessizce sineye çekmek mi demek bu? Daha ciddi bir durumda, tüm uluslararası anlaşmaların hiçe sayılması pahasına, İsrail'in eylemlerine dâhil olma anlamına mı geliyor yoksa? Peki, Merkel'in bizzat göklere çıkardığı vazgeçilmez değerlere karşı ortak sorumluluk ilkesi gereğince bunun tam tersi şekilde davranmak gerekmez mi?”
Rusya ile Ukrayna arasında arabulucu olarak Beyaz Rusya lideri Lukaşenko'nun ismi ortaya atıldı. Frankfurter Rundschau'da bu konuda bir yoruma yer veriliyor:
“Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, Rusya ile görüşmelerin devam etmesi için bir girişimde daha bulunuyor. Bu doğrultuda Beyaz Rusya Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko'yu devreye sokmak istemesi, durumun ne kadar umutsuz olduğunu gösteriyor. MH17 sefer sayılı Malezya uçağının düşürülmüş olması, Ukrayna trajedisinde hiçbir değişikliğe yol açmadı. Tek bir istisnası var; Avrupa ve ABD nihayetinde ‘yaptırım' adını hak eden yaptırımlara başvurdular. Ancak, Batı Rusya'yı köşeye sıkıştırmaktan kaçınmalı. Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in diplomasi yolunu kullanmayı tercih etmesinde haklılık payı var. Poroşenko'nun tartışmalı Lukaşenko girişimi bu yüzden desteği hak ediyor.”
Die Welt gazetesinde ise AB'nin Rusya'ya karşı uygulamaya koymayı kararlaştırdığı ekonomik yaptırımlara ilişkin bir yorum göze çarpıyor:
“Avrupa Birliği'nin Rusya'ya uyguladığı yaptırımlarda üç unsur öne çıkıyor. İlk olarak, Bu yaptırımlar doğru. İkincisi, Avrupa Birliği Putin'in kendilerini bölebilecek güce sahip olmadığını gösteriyor. Üçüncüsü ise Avrupalılar, iş o raddeye geldiğinde nereye ait olduklarını biliyor ve her şey Batı'nın bir değerler topluluğu olduğunu gösteriyor. Bunlar Putin'i düşünmeye ve sorgulamaya itebilecek üç neden. Avrupa, Putin'in Ukrayna'nın istikrarını bozmasına ve barışa bu kadar gönülsüz bir katkı sağlamasına müsaade etmiyor. Batı birlik içinde, özgürlük mücadelesi veriyor. Çelişkili ifadeler ve yarım ağızla verilmiş, hiç tutulmayan sözlerle yetinmiyor. Özgür ülkelerin kaosa sürüklenmesini ve Avrupa sınırları içinde tankların dolaşmasını sineye çekmiyor.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Başak Özay