1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2804 Presseschau 2

28 Nisan 2011

Protesto gösterilerine sahne olan Suriye'deki gelişmeler ile İtalya ve Fransa'nın mülteci akınını önlemek için dile getirdiği önlemler Avrupa basınında öne çıkan yorum konuları.

https://p.dw.com/p/115Dj

Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung Beşar Esad yönetiminin sert bir biçimde müdahale ettiği Suriye'deki protestoları ve Türkiye-Suriye ilişkilerini ele alıyor. Yorumda Ankara'nın son yıllarda ilişkilerinin iyi olduğu Suriye konusunda kaygılı olduğu belirtiliyor:

"Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Suriye rejiminin halka uyguladığı şiddeti kınadı, ancak bu konuda açık bir ifade kullandığı sözler geç geldi. Bu, sürpriz olmadı, çünkü Ankara için Suriye konusunda birçok tehlike sözkonusu. Şam rejimi devrilirse, en azından kısa vadede Ankara önemli bir siyasi müttefikini kaybetmiş olacak. Türkiye'nin son yıllarda İsrail'le ilişkisi nasıl kötüleştiyse, Suriye ile ilişkisi de o kadar iyileşti. 1998 yılında Suriye'nin Kürt terör örgütü PKK ve lideri Abdullah Öcalan'ı desteklemesi yüzünden neredeyse savaşın eşiğine gelinmişken, şimdi iki taraf ortak tatbikatlar yapıyor. Erdoğan Suriye Devlet Başkanı Esad'a geçici bir süre için başarılı bir biçimde, Suriye'nin uluslararası devletler topluluğuna yeniden kazandırılmasında arabulucuk yaptı. Bu, Erdoğan'a iç politikada da puan getirdi çünkü, Suriye ile sağlanan yakınlaşma Anadolu tabanında, Kemalistlerin bir zamanlar İsrail'le başlattıkları işbirliğinden daha fazla kabul gördü."

Fransız Paris Normandie gazetesi, Filistin'de aylardır gerginlik yaşayan El Fetih'le Hamas arasında sağlanan yakınlaşmayı yorum sütunlarına taşıyor:

" Dün Kahire'den, 2007 yılından beri çatışan, işgal altındaki Batı Şeria'yı yöneten Mahmut Abbas'ın El Fetih'i ile Gazze Şeridi'nin efendisi Hamas arasında uzlaşma arifesinde olunduğu haberi geldi. Düşman kardeşler Filistin'de parlamento ve başkanlık seçimlerini organize edecek, ortak bir geçiş hükümeti kurmayı planlıyorlar. Eğer gelen bilgiler doğruysa ve eğer bağladığımız umutlar bu kez boşa çıkmazsa, çok önemli ve tarihi bir adım atılmış olacaktır. Çünkü çıkmaza giren durum ancak bu iki gelişme yani, parlamento ve başkanlık seçimlerinin yapılmasıyla çözümlenebilir. Filistin devletinin uluslararası alanda tanınması ihtimali İsrail'i mümkün olduğunca çabuk bir biçimde müzakere masasına döndürebilir."

Danimarka'dan muhafazakar Berlingske Tidende gazetesi ise bugünkü sayısında Fransa ve İtalya'nın Kuzey Afrika'dan kaynaklanan mülteci akını nedeniyle Schengen Antlaşması'nda değişiklik talep etmelerini ve sınır kontrollerinin artırılmasını istemelerini ele alıyor:

"Dokunulmayacak bazı prensipler vardır. AB sınırları içinde vatandaşların özgürce hareket edebilmesi, bu prensiplerden biridir. Bu olmaksızın sadece 22 AB üyesi ülkesi ile İzlanda, Norveç ve İsviçre başarısızlığa uğramakla kalmayacaktır. Bundan daha da önemlisi, bu AB'nin temel prensiplerinden biri olduğu için, Birlik prestij kaybına uğrayacaktır. Yasadışı göçle ortaya çıkan güncel sorun, bütün AB'yi ilgilendiren, somut bir sorun olarak görülmelidir. Bu sorun, mevcut AB kuralları çerçevesinde çözümlenmelidir. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ile sadece bir tek konuda görüş birliği içinde olunabilir: O da AB içindeki somut sorunlar karşısında verilecek tepkide daha fazla dayanışma ve yardımlaşmanın sergilenmesi gerektiğidir."

Polonya'dan Gazeta Wyborcza ise bugünkü sayısında, Irak'taki Amerikan birliklerinin eski komutanı, General David Petraeus'un Amerikan İstihbarat Servisi CIA'nin başına getirilmesini ele alıyor:

"Petraeus'un CIA başkanlığına atanması, Beyaz Saray'ın terörle uzun vadeli mücadeleye hazırlandığını gösteriyor. Petraeus sadece Pentagon'un terörizme karşı izlediği güncel stratejinin mimarı değil, aynı zamanda generaller arasında Ortadoğu'yu en iyi tanıyan kişi de. Ortadoğu ve Kuzey Afrika önümüzdeki yıllarda ABD ve Avrupa için en büyük tehlike kaynağı olarak kalmaya devam edecektir. Hiç kimse sokaktaki isyanının dünyanın bu bölümünü nasıl değiştireceğini kestiremiyor. El Kaide büyük bir tehlike olarak kalacak. İran güçleniyor ve giderek daha iyi füzeler yapıyor. Irak'ın geleceği belirsizliğini koruyor. Nükleer silah geliştiren Pakistan giderek daha istikrarsız bir hâle geliyor. Petraeus'un önünde zor bir görev var. Anlaşılan Başkan Obama sadece bilgisine değil, aynı zamanda ona şimdiye kadar yardım eden şansına da güveniyor."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Ahmet Günaltay