20 maddede Sinan Ateş cinayetinin anatomisi
28 Haziran 2024Sinan Ateş cinayeti davasının ilk duruşması Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Cezaevi Kampüsü içerisindeki büyük duruşma salonunda 1 Temmuz Pazartesi günü yapılacak. Duruşmaya 22 tutuklu sanık ve avukatları, davanın müştekisi Selman Bozkurt ile Ateş'in eşi Ayşe Ateş katılacak. Başta CHP Genel Başkanı Özgür Özel başta olmak üzere davayı çok sayıda milletvekili ve siyasi izleyecek. Diğer yandan MHP'nin avukatlarının da duruşmaya katılarak mahkemeye bir dilekçe vermesi bekleniyor. Duruşma nedeniyle cezaevi çevresinde ve içerisinde yoğun güvenlik önlemleri alınacak.
Peki Ankara'yı sarsan bu cinayet öncesinde neler yaşandı? Cinayet nasıl MHP ile ilişkilendirildi? Soruşturma savcıları neden değiştirildi? Soruşturması dosyasına yansıyan bilgiler doğrultusunda cinayetin öncesinde yaşananları, cinayet sonrası ortaya çıkan bilgileri ve soruşturmadaki gelişmeleri 20 maddede derledik.
Sinan Ateş kimdir?
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Sinan Ateş, Balıkesir'de doğdu, Bursa'da büyüdü. Lise yıllarından itibaren Ülkü Ocakları hareketi içerisinde yer aldı. 12 yıl boyunca MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman'ın danışmanlığını yaptı. 2019 yılında Olcay Kılavuz'un yerine Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı'na atandı. Ancak 2020 yılında Devlet Bahçeli tarafından sürpriz bir şekilde görevinden alındı. Ateş'in görevden alınmasıyla ilgili o dönem birçok iddia ortaya atıldı. Buna göre, Ateş'in, 2019'da rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan Devlet Bahçeli'nin yerine kimin genel başkan olması yönünde bir diyaloğa girdiği öne sürüldü. Ateş'in bu konuda danışmanlığını da yaptığı Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman'ı işaret ettiği iddia edildi. Ülkü Ocakları'ndaki İstanbul grubu tarafından kayda alındığı belirtilen bu konuşmanın Bahçeli'ye dinletildiği savunuldu. Görevden alınan Ateş'in yerine ise MHP'nin Genel Başkan Yardımcıları İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın'a yakın bir isim olan Ahmet Yiğit Yıldırım getirildi.
Sinan Ateş ne zaman, nasıl hedef alınmaya başlandı?
Sinan Ateş görevden alındıktan sonra MHP ve Ülkü Ocakları içerisindeki muhalif bir çizgisini sürdürdü ve siyasi faaliyetlerine devam etti. Ayşe Ateş'e göre, eşi Sinan Ateş, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım'ın kontrolünde olan Orhun Haber'de 4 Mart 2022'de yayımlanan "Bir ihanet ateşi" başlıklı yazıyla ile hedef alınmaya başlandı. Ateş, bu haberin ardından eşinin sistematik şekilde Ülkü Ocakları yöneticileri ve üyeleri tarafından sosyal medyada tehdit edildiğini savcılığa bildirdi.
Ateş'in takip edilmesi emrini kim verdi?
Sinan Ateş'in, Orhun Haber'de çıkan haberin hemen ardından Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım'ın talimatıyla cinayetten dokuz ay önce takip ettirilmeye başlandığı dosyadaki belgelere yansıdı. Şüpheliler, bu konuda tanıdığı ülkücü polisler de yardım aldı. 10 Mart 2022 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal'a mesaj gönderen Ülkü Ocakları'nın eski yöneticilerinden Tolgahan Demirbaş, Ahmet Yiğit Yıldırım'ın Sinan Ateş'in adresini istediğini bildirdi. Komiser Aykal, "Reis" diye hitap ettiği Demirbaş'a, "Reis önceki GB'ye (genel başkan) çıkıyor bu numara" yanıtını verdi. Demirbaş ise "Aynen reis, onun ipini çekmişler" oldu. Aynı gün, Ankara Ülkü Ocakları Başkanlığına ait bir araç, Ateş'in ofisinin bulunduğu sokakta bekledi. Ateş, aracın fotoğrafını çekerek yakın arkadaşı Ömer Çağrı Özdemir'e 10 Mart 2022 tarihinde "Ankara Ocak, silahlı 4 kişi göndermiş" şeklinde mesajla gönderdi. Sinan Ateş'in takip edilmesi için eski MİT mensubu Çağlar Zorlu'dan da yardım istendi. 28 Mart 2022'de Tolgahan Demirbaş, Ateş'in konum bilgilerini "Bir haylaz arkadaşımız var, uyaracağız ama bulamıyoruz, adresine ihtiyacımız var" diyerek Zorlu'dan aldı. Demirbaş, Çağlar Zorlu'dan gelen bilgiyi Yıldırım'a "Araştırmalarım devam ediyor efendim, az önce böyle bilgi aldım, arz ederim" diyerek iletti. Aynı gün Yıldırım, Demirbaş'a, Sinan Ateş'in Türkiye'ye giriş yapıp yapmadığını sordu. Hemen baktıracağını söyleyen Demirbaş, bir gün sonra "Türkiye'ye dönmüş şu an ülkede" yanıtını verdi.
Sinan Ateş takip edilirken Mersin'de yapılan saldırı neydi?
Sinan Ateş'in Ülkü Ocakları Genel Merkezi tarafından sosyal medyada hedef alınıp takip edilmeye başlandığı bir dönemde Mersin'de dikkat çeken bir olay yaşandı. Sinan Ateş döneminin Mersin Ülkü Ocakları Genel Başkanı Çağrı Ünel, 15 Mart 2022'de Ülkü Ocakları üyesi bir grubun saldırısına uğradı. Çağrı Ünel, kendisine bıçakla saldırılması üzerine belindeki silahı çıkartarak ateşledi ve Kadirli Ülkü Ocakları mensubu Emrullah Kaplan hayatını kaybetti. Mersin'de işlenen cinayet, bu sırada Ankara'da yakından takip ediliyordu. Tolgahan Demirbaş, Çağrı Ünel'e saldıran iki kişinin çalıştığı Etimesgut Belediyesi'nde işçi olan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç'a saldırının olduğu gün 15 Mart'ta "Ortak var mı bir şey?" diye sordu. Demirbaş, yanıt alamayınca bu kez "Kardeş niye yazmıyorsun anlamadım ki" diye yazdı. Burak Kılıç, bunun üzerine, "Çocuk öldü, Kadirli ocaktan, Çağrı Ünel vurdu öldü" dedi. Demirbaş ise "Ne olacak şimdi?" diye sordu.
Sinan Ateş, Çağrı Ünel'e saldırıdan sonra ne dedi?
Çağrı Ünel'e saldırı girişimi sırasında bir Ülkü Ocakları mensubunun hayatını kaybetmesi nedeniyle Ülkü Ocakları yöneticileri Sinan Ateş'i sorumlu tutan paylaşımlar yapmaya başladı. Ateş, arkadaşı ve eski Bursa Ülkü Ocakları Genel Başkanı Cahit Özdemir'e 16 Mart 2022'de gönderdiği mesajda, "Beni öldürmeye karar vermiş arkadaşlar Ömer abi, sürekli geriyorlar ortamı, sağa sola haber yolluyorlar, arıyorlar bilmem ne. Havlamasını bilmeyen köpek sürüye kurt getiriyor, yeni insanlar ölsün istiyorlar", "Orası öyle, Reis 18-19 yaşında çocukları gaza getiriyorlar, Cahit'e de ekip yollamışlar, Mersin'de olan Bursa'da olursa, Allah korusun" diye yazdı.
Sinan Ateş'in arkadaşını uyarmak için giden "elçi" ne dedi?
Ayşe Ateş'in savcılığa verdiği ifadesine göre, Tolgahan Demirbaş, Ateş'in arkadaşı Haluk Türk'e giderek kendisini Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz'un elçi olarak gönderdiğini söyledi. İddiaya göre Demirbaş, Türk'e "Sinan Ateş'in yanında durma abi, Ocak onun kalemini kırdı, sen de zarar görme" dedi.
Sinan Ateş'in takip edilmesinde görev alan Ülkü Ocakları yöneticileri kim?
Sinan Ateş ile ilgili bilgi toplanması sürecinde bazı Ülkü Ocakları yöneticilerinin de etkin rol oynadığı görüldü. Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, 8 Nisan 2022'de Ateş'in Ankara'nın Yenimahalle ilçesindeki evinin önünde keşif yaptı ve çektiği fotoğrafları Tolgahan Demirbaş'a gönderdi. Ülkü Ocakları Ankara İl Başkan Yardımcısı Suat Yılmazzobu 8 Nisan 2022'de Sinan Ateş'in Yenimahalle'deki ev adresini, "Abi telefon numarası aktifmiş" diyerek Demirbaş'a gönderdi. 12 Nisan'da ise Yılmazzobu, "Abi aramızda kalsın da Muhabbet Başkan Şakir (kardeşi) ile konuşmuş. Ekibi kurduk kafasına sıkacaklar demiş" dedi. Demirbaş da bu kişiye "Biz de merakla bekliyoruz" yanıtını verdi. Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'a saldırı olayında kullanılan araç, Yılmazzobu adına kiralanmıştı. Esenboğa Havalimanı'nda çalışan eski Çubuk Ülkü Ocakları Başkanı Gürsel Horat ise Sinan Ateş'in 16 Mart 2022 tarihli uçuş bilgilerini Tolgahan Demirbaş'a gönderdi. Horat, bu mesajı gönderirken "Başkanım siz daha iyi bilirsiniz, Sinan silahla geliyordu limana, Haluk'un oradan da geçebilir" dedi. Demirbaş da "Bence de öyle olacak, ona göre yapacağız planı" karşılığını verdi.
Sinan Ateş'in infaz edilmesi işi kime ihale edildi?
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, Sinan Ateş'in öldürülmesi işi, İstanbul'da "Gülsuyu çetesi" olarak bilinen ve Hasan Ferit Gedik cinayeti davasında hüküm giyen "Dodo" lakaplı Doğukan Çep grubunaverildi. Gedik cinayeti davasında 62 yıl hapis cezası alan ve 4 yıl boyunca kaçan Çep, firari olarak aranırken cinayeti organize etti. Ülkücü kökenli olan Çep, aynı zamanda Suriye'de Türmendağı bölgesine giderek çatışan gruplar içerisinde de yer alıyordu. Cinayetin tetikçisi ise Çep'in cezaevi arkadaşı "Papi" lakaplı Eray Özyağcı oldu. Özyağcı da şantaj ve kapkaçtan yaklaşık 22 yıl hapis cezası aldı. Cinayet sırasında olay yerinde olan ve öncesinde de keşif yapan Suat Kurt'un ise yağma suçundan 8 yıl 4 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunuyordu. Bu üç şüpheli de Sinan Ateş cinayetine kadar kaçmayı başardı. Cinayet öncesinde Çep ve Özyağcı'ya para gönderdiği tespit edilen davanın tutuklu sanığı MHP İstanbul İl Yöneticisi Ufuk Köktürk de geçmişte bir lise öğrencisini öldürmekten 20 yıl hapis cezası almasına karşın tutuklanmadı. Bu davalarda Köktürk ve Çep'in avukatlığını ise Ateş cinayeti dosyasından tutuklanan Avukat Serdar Öktem yapıyordu.
Tetikçi nasıl İstanbul'dan Ankara'ya getirildi?
Tetikçinin Ankara'ya getirilmesi için İstanbul'un Ataşehir ilçesinde tutuklu sanık Mustafa Uzunlar'ın sahibi olduğu otopark seçildi. 27 Aralık 2022 tarihinde Doğukan Çep, Ankara'da bir düğün olduğunu, hediye vermek için bir araca ihtiyacı olduğunu, hatta iki polisin de birlikte gideceğini Uzunlar'a bildirdi. Daha sonra gün içinde özel harekat polisleri Muratcan Çolak ile Aşkın Mert Gelenbey ve tetikçi Eray Özyağcı geldi. Üç isim, birlikte yola çıkarken Doğukan Çep İstanbul'da kaldı. Transporter model araç, Ankara'ya yaklaştığında polis uygulamasında durduruldu. Ancak araçtaki polisler, kimliğini gösterince uygulamada herhangi bir sorun yaşamadan ayrıldı.
Tetikçi grubu Ankara'da nerede kaldı?
Cinayet organizasyonunda rol alan tetikçi Eray Özyağcı, keşifçi Suat Kurt ve tetikçiyi motosiklet ile olay yerinden kaçırmak için İstanbul'dan gelen Vedat Balkaya, Keçiören'de eski hükümlü Zekeriya Asarkaya'nın evinde 27-28 Aralık tarihlerinde buluştu. Asarkaya,1982 yılında işlediği silahlı soygun suçundan sonra toplamda 36 yıl ceza almış ve 26 yıl cezaevinde kalmıştı. Tetikçi grubuna Ankara'da kalacak yeri bulan kişi ise bir dönem Zekeriya Asarkaya ile Çankırı Cezaevi'nde kalan ve davanın tutuklu sanığı olan Hakan Saraç oldu. Saraç, yine tetikçi ve iki polise İstanbul'da transporter aracı veren otoparkın gayrı resmi ortağı Osman Bayraktar'ın da cezaevi arkadaşıydı.
Sinan Ateş cinayeti için ne dediler?
Tetikçi Eray Özyağcı, şüpheli olarak alınan ifadesinde Sinan Ateş'i kişisel bir husumeti nedeniyle öldürdüğünü öne sürdü. Özyağcı, "Kendisine gösterdiğim vefaya karşılık vermediği için aramızda kişisel bir husumet oluştu ve kendisini yaralamak amacıyla birtakım planlamalar ve ayarlamalar yaptım" dedi. Doğukan Çep ise Özyağcı'nın kendisini "Sıkıntılarım var, alacak verecek meselesinden kaynaklı Ankara'ya gitmek istiyorum, araca ihtiyacım var, yardımcı olur musun" diyerek aradığını öne sürdü. Mustafa Uzunlar ise Ankara'ya gidecek aracı Doğukan Çep'in düğün için istediğini anlatmıştı. Vedat Balkaya ise Özyağcı'nın kendisine bir hasmı ile meselesini çözmek için kendisinden yardım istediğini savundu. Suat Kurt da Doğukan Çep'in isteği üzerine Ankara'da Sinan Ateş'in ofisinin bulunduğu sokakta keşif yapmaya gittiğini anlattı.
Cinayet nerede, nasıl işlendi?
Tetikçinin, 27 Aralık gecesi Ankara'ya bırakılmasının ardından keşif işlemleri üç gün sürdü. Cinayet, Sinan Ateş'in ofisinin yer aldığı Ankara'nın Çukurambar semtinde bulunan Kızılırmak Mahallesi 1456 Sokak'ta 30 Aralık 2022 tarihinde saat 13.40 sıralarında meydana geldi. Suat Kurt'un haber vermesi üzerine Vedat Balkaya'nın motosiklet ile olay yerine bıraktığı Eray Özyağcı, bir aracın arkasına saklandı. Bu sırada Cuma namazından akrabası Selman Bozkurt ile dönen Sinan Ateş, Özyağcı tarafından beş kurşunla öldürüldü. Otopsi raporunda 5 kurşundan 4'nün öldürücü nitelikte olduğu vurgulandı.
Tetikçi olay yerinden nasıl kaçırıldı, nereye götürüldü?
Cinayet öncesinde Tolgahan Demirbaş ve Emre Yüksel, arasındaki telefon trafiği yaşandı. İkili arasında cinayetten 1 saat 15 dakika önce saat 12.20'de Facetime üzerinden bir görüşme yapıldı. Demirbaş, saat 12.58'de şüpheli Eray Özyağci'nin kaçışına ilişkin buluşma noktası olarak kullanılan Gölbaşı'ndaki yerin konumunu Emre Yüksel'e gönderdi. Aynı zamanda buluşma yeri olan Gölbaşı-Haymana yolu dönüşündeki benzin istasyonunun fotoğrafı da Yüksel'e iletildi. Kendisine de aynı konum atılan Balkaya, cinayetin hemen ardından tetikçiyi Gölbaşı'ndaki bu adrese 13.53'te bıraktı. Özyağcı'yı buradan araç ile alan kişi ise Tolgahan Demirbaş oldu. Demirbaş, tetikçiyi Haymana yoluna girerek, burada bir çiftliğe bıraktı. İddianameye göre, Tolgahan Demirbaş ve Emre Yüksel daha sonra Ahmet Yiğit Yıldırım'ın makam aracı olarak kullanılan Ülkü Ocakları'na tahsisli 06AT5021 plakalı araçla tetikçiyi buradan alarak önce Bolu'ya götürdü. İstanbul yoluna devam eden iki isim, daha sonra dönerek tetikçiyi Bolu'dan geri alarak İstanbul'a götürdü. Tetikçinin Bolu'ya bırakıldığı saatlerde dosyanın tutuklusu MHP'li Avukat Serdar Öktem ile Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı'nın da Bolu'ya geldikleri tespit edildi.
MHP Bolu Milletvekili'nin baba evinde ne arandı?
Sinan Ateş cinayetinden yaklaşık bir ay sonra MHP Bolu Milletvekili İsmail Akgül'ün Bolu'daki baba evi polis tarafından arandı. Yine MHP'li vekilin babasına ait bir araç Ankara'ya getirilip parmak izi araştırması yapıldı. Bunun nedeni ise tetikçi Eray Özyağcı'nın cinayetinin ardından Tolgahan Demirbaş ve Emre Yüksel tarafından geçici olarak Bolu'ya bırakılması oldu. Aynı gece tutuklu avukat Serdar Öktem de Bolu'daki Karaağaç Yaylası'na gelmişti. Bu yaylada MHP milletvekilinin babasının evi bulunuyor.
Telefonunun şifresini vermeyen şüpheliler kim?
Cinayetin ardından gözaltına alınan Avukat Serdar Öktem, sorgusunda telefonunun şifresini vermedi. Gerekçe olarak geçmişte geçirdiği Covid rahatsızlığını gösteren Öktem, "Şifreyi hatırlamıyorum" dedi. Cinayet Büro Amiri olarak Sinan Ateş soruşturmasında yaklaşık altı ay görev alan Komiser Mustafa Ensar Aykal da içerisinde özel bilgilerin bulunduğunu iddia ederek telefonunun şifresini vermek istemedi. Aykal, Emre Yüksel'in isteği üzerine Ateş'in avukatı Ali Yücel'in aracının plakasını sistemden sorgulattı.
Cinayet soruşturması sırasında savcılar nasıl değiştirildi?
Sinan Ateş cinayeti işlendiğinde dosyaya, o dönem nöbetçi savcı olan Ayhan Ay baktı. Ancak Ay, sağlık gerekçesi öne sürülerek Ocak 2023'te izne çıkarıldı. İddiaya göre, o dönem MHP'nin de isteğiyle dosya başsavcı vekili Durdu Özer'in koordinatörlüğüne verildi. Ayhan Ay'ın dosyada varlığı kâğıt üzerinde kalırken, soruşturmadaki işlemler Durdu Özer ve savcı Durmuş Ali Kaya tarafından yapılmaya başlandı. Ancak Durdu Özer, MHP'nin beklentisinin aksine cinayetin bağlantılarını çözmek başladı. Emre Yüksel, Tolgahan Demirbaş ve Serdar Öktem gibi kritik şüphelilerin tutuklanmasını sağlamasıyla birlikte Özer hedef oldu. Temmuz 2023'te adli tatile girileceği gerekçesiyle dosya bu üç savcıdan alınarak, MHP'ye yakın bir başkabaşsavcı vekili Ahmet Altun'a verildi. Bu aşamadan itibaren Sinan Ateş soruşturması durdu. Ancak Eylül 2023'te dosya, Altun'un koordinatörlüğünde yeniden Ayhan Ay'a verildi. Bu süreçte Sinan Ateş'e ilişkin bilgileri Tolgahan Demirbaş'a vermekle suçlanan cinayet büro amiri Mustafa Ensar Aykal tutuklandı. Ancak 31 Mart yerel seçimleri yaklaşırken 2024 yılı başında savcı Ay da ameliyat olacağı gerekçesiyle iki ay rapor alarak izne çıktı. Bu nedenle dosya bir kez daha işlemsiz kaldı. Dosya yeniden Ahmet Altun'da kaldı. Diğer yandan Durdu Özer, HSK'nın yaz kararnamesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğinden Ankara Bölge Adliye Mahkemesine tenzil-i rütbe ile düz savcı olarak gönderildi. Durmuş Ali Kaya ise Ankara'dan Diyarbakır Çınar Savcılığına atandı.
Başsavcı Ahmet Akça nasıl hedef alındı?
Soruşturma sürerken dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça ve soruşturma savcısı Ayhan Ay, Ülkü Ocakları kontrolünde olan Orhun Haber adlı internet sitesi tarafından hedef alındı. Akça'yı "FETÖ taktiği uygulamakla" suçlayan Orhun Haber, "ORHUN HABER olarak diyoruz ki, Türk Devletine ve Milletine ihanet eden tüm vatan hainleriyle mücadelemiz sonuna kadar sürecektir! Bilinmelidir ki, sayılmayız parmak ile, tükenmeyiz kırmak ile!" paylaşımını yaptı. Bu paylaşımın ardından gözaltına alınan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Mert Kerim Ejder tutuklandı ve hakkında dava açıldı. Bu paylaşımlar, Ahmet Yiğit Yıldırım'ın arasında bulunduğu tutuksuz şüphelilerin durumunun değerlendirildiği bir dönemde yapıldı.
İddianame ne zaman hazırlandı? İddianamede kimler sanık oldu?
31 Mart yerel seçimlerinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 26 Nisan 2024 tarihinde yalnızca 22 tutuklu sanık hakkında dava açtı. Sinan Ateş iddianamesinin altında ise savcı Mehmet Aykut Cihangir'in imzası yer aldı. Ancak iddianamede Ülkü Ocakları'nın rolünden hiç bahsedilmemesi ve Ayşe Ateş'in ifadesinin yer almaması nedeniyle eleştiri konusu oldu. Yine iddianamede, cinayetin neden işlendiği ve azmettiricinin kimler olduğuna ilişkin bilgeler de yer almadı.
Cinayette dosyasında isimleri ayrılanlar kim?
Sinan Ateş'in takip edilmesi emrini veren ve hakkında yurt dışı çıkış yasağı kararı bulunan şüpheli Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım'ın arasında bulunduğu 17 tutuksuz şüphelinin dosyası ayrıldı. Bu kişilere dava açılmadı. Bunlar arasında Sinan Ateş'e ilişkin bilgi toplama sürecinde görev alan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, Ankara Ülkü Ocakları Başkanı Ömer Şanlı, İl Başkan Yardımcısı Suat Yılmazzobu, eski Çubuk Ülkü Ocakları Başkanı Gürsel Horat da yer aldı.
Olcay Kılavuz'un cinayet dosyasındaki konumu ne?
Sinan Ateş cinayeti soruşturmasında şüpheli olan dönemin MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz ise ilk olarak Tolgahan Demirbaş'ı Bağlıca'daki evinde sakladığı olayla gündeme geldi. Buna göre, Demirbaş'ın Bağlıca'daki evde olduğunu tespit eden cinayet büro polisleri, 31 Aralık gecesi kapıyı çaldığında Kılavuz'un direnişle karşılaştı. Kılavuz'un polislere “Siz gidin ağababanız gelsin” dediği iddia edildi. Polislerin ısrarı üzerine Demirbaş gözaltına alındı. Ancak polisler, Demirbaş'ın Kılavuz'un bulunduğu evde gözaltına alındığına ilişkin tutanak tutmadı. Bunun yerine Demirbaş'ın Bağlıca'da bir sokakta araç içerisindeyken gözaltına alındığı şeklinde bir tutanak imzalandı. Diğer yandan dosyaya giren bilirkişi raporunda Kılavuz'un cinayetten sonra saat 14.07 ve 14.13'te Demirbaş'ı iki kez aradığı tespit edildi. Akşam saatlerinde ise telefonundan Bağlıca'daki bir konumu aratan Demirbaş, saat 22.35 ve 22.37'de Olcay Kılavuz ile 2 görüşme daha gerçekleştirdi.